Kemal Alemdaroğlu emekli oldu

Haber Giriş : 15 Şubat 2006 08:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu da, emekliler safına katıldı. Rektörlüğün ardından, öğretim üyeliği de önceki gün resmen sona erdi. Alemdaroğlu, bundan sonraki yaşamına Alman Hastanesi'nde cerrah olarak devam edecek...

Önceki gece Büyük Kulüp'te gerçekleşen veda yemeğinde, duygusal anlar yaşandı. Ağlayanlar ve İstanbul Üniversitesi'nin 500 yıllık geçmişini unutup, Alemdaroğlu'nu gelmiş geçmiş en büyük rektör ilan edenlerin yanı sıra yemekte renkli konuklar da vardı. Örneğin iki eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakki Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu ile emekli kuvvet komutanları, eski bakanlar ve milletvekilleri...

YÖK Başkanı Teziç ve Rektör Parlak'ın böylesi bir gecede olması beklenemezdi. Zaten yoktular. Keşke olsalardı. Aralarında ne kadar tatsızlık olsa da yakın mesai arkadaşıydılar. Gürüz'ün olmaması ise şaşırtıcıydı. Ama Alemdaroğlu ile aynı çizgideki bazı rektörler oradaydı: Dokuzeylül Rektörü Emin Alıcı, Malatya İnönü Rektörü Fatih Hilmioğlu, Samsun 19 Mayıs Rektörü Ferit Bernay, eski Trakya Rektörü Osman İnci.

Balo salonu tıklım tıklımdı. Görünen o ki daha büyük salonlar olsaydı o da dolardı. Çünkü gelmek isteyip de yer olamadığı için gelemeyen ya da hiç haber verilmeyen daha yüzlerce isim varmış.

Geceyi Nur Serter düzenledi. Her ne kadar gizli tutup, sürpriz yapmak istese de son dakikada sızmalar olmuş. 13 Şubat aynı zamanda Alemdaroğlu'nun doğum günüymüş. Eşi Duygu Hanım'la birlikte bir pastayı da birlikte kestiler. Dans ettiler...
Alemdaroğlu'nun, İstanbul Üniversitesi'nde başlayan ve daha sonra tüm Türkiye'ye yayılan türban yasağıyla ilgi anekdotu da bir hayli ilginçti:

Türban yasağı ne zaman...
"1998'de bir Alman profesöre fahri doktora verecektik. Alman konsolosu ve yabancı konuklarla rektörlükte tören saatini bekliyorduk. Dışarıdan gürültüler geldi. Türbanlılar, doktora salonunu basıp slogan atmaya başladılar. Rektör yardımcımı gönderip yabancı misafirlerimiz olduğunu ve törenin başlamasına az bir sürenin kaldığını hatırlatıp salonu boşaltmalarını istedim. Ama uzun süre çıkmadılar. İşte o gün karar verdim. Artık başını açmayan öğrenci, kesinlikle üniversiteye giremeyecek dedim. Ertesi gün, vali, emniyet müdürü, MİT başkanı, il jandarma komutanı ve diğer kent yöneticilerinin katıldığı toplantıda, vali, cuma günü üniversitenin önünde 35 bin kişi toplandığında ne yapacaksın deyip kararı yumuşatmamı istedi. Geri adım atmadım. En fazla bizi ezer geçerler. Ama orada ezilen de biz değil devlet olur dedim..."
İşte bu aşamada, polis olmazsa başka güçler var derken gözleri Genelkurmay başkanlarına yöneldi. Anlaşılan o ki o dönem de askerlerden en azından moral destek görmüş...

Aman Hoca gaza gelme
Yemekte pek çok isme mikrofon uzatıldı. Ben de birkaç söz söyledim. Alemdaroğlu ile 7 yıllık rektörlüğü döneminde, üç kez görüştük. Ama rektörlükten alındıktan sonra onlarca yazı yazdım. Çünkü görevden alınan, İstanbul Üniversitesi rektörüydü. Suçluysa cezasını elbette çekmeliydi. Yargısız infaz edildiğini iddia ediyordu ve sesini duyuramıyordu. Üniversitesi, YÖK ve akademisyenler, o gün İstanbul Üniversitesi rektörü niye görevden alındı diye biraz ilgilenselerdi, Van olayı yaşanmazdı.
Gecede övgüler arş-ı âlâya sığmaz hale gelince, "Aman Hoca, gaza gelme. Bugün burada konuşanlar, görevden alındığında neredeydiler?" demeden edemedim.
Özetin özeti: Üniversitelerde bir dönem ve bir isim daha böylece tarihe karıştı. Salondaki Alemdaroğlu imajı ile sokaktaki öylesine birbirinden farklıydı ki!..

abbas güçlü/milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber