KİT'lere iç denetimsizlik geliyor

8.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Bağlı Ortaklıklarının 2014 yılına ait Genel Yatırım ve Finansman Programının 24. Maddesi ile 2014 yılı sonuna kadar doğrudan Genel Müdür'e bağlı iç denetim birimi kuracakları ve yeterli sayıda iç denetçi istihdam edecekleri açıklanıyor.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 04 Aralık 2013 12:27, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
KİT'lere iç denetimsizlik geliyor

Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararında özetle;

-KİT'lerde istihdam edilecek İç denetçilerin 399 sayılı KHK'nın 3/b bendi kapsamında istihdam edileceği yani iç denetçilerin KİT'lerin yürütülmesi gereken asli ve sürekli görevlerini yerine getiren ve I sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları ile aynı pozisyonda bulunacağı,

-İç Denetim Birimi Başkanının en az beş hizmet yılını doldurması, tercihan Kamu İç Denetim Sertifikası ve / veya CIA, CISA vb. sertifikalardan birine sahip iç denetçiler arasından KİT Genel Müdürünün teklifi üzerine Yönetim Kurulu tarafından atanacağı, iç denetçi olarak atanacaklarda ise iki yılı ilgili KİT'de geçirilmiş olmak üzere en az beş hizmet yılını doldurmuş olma şartı aranacağı, KİT'lerin bu kapsamda, görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliklerinde gerekli düzenlemeleri yapacağı,

-KİT'lerin, organizasyonlarını ve gerekmesi halinde mevcut kadrolarını yeniden yapılandırılacağı ve birimlerinin görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen iç mevzuatı yeniden düzenleyecekleri,

belirtilmektedir.

Bu kapsamda, 233 sayılı KHK'nın 29. maddesine göre, teşekküllere ait yıllık Genel Yatırım ve Finansman Programının Bakanlar Kurulunca karara bağlanacağının belirtilmesi nedeniyle, iç denetim konusunun yatırım ve finansman konularıyla yakından bir ilgisinin bulunmadığı ve KİT'lerin organizasyon, statü ve özlük haklarının 233 ve 399 Sayılı KHK'lar ile 657 sayılı DMK ve genel personel mevzuatı kapsamında yürütüldüğünün göz ardı edildiği ve bu hususta birincil mevzuat düzenlemesi ve YPK kararının bulunması gerektiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, KİT'lerde istihdam edilecek iç denetçilerin 399 sayılı KHK'nın 3/b bendi kapsamında istihdam edilmesinin anlamının, KİT'lerde 399 sayılı KHK gereğince I sayılı cetvelde istihdam edilen Müfettişlerle aynı statü ve özlük haklarına sahip olmalarını temin etmek olduğu görülmekle birlikte, KİT'lerdeki iç denetçilerin 657 sayılı kanunda müfettişler ve iç denetçiler için öngörülen statüden farklı bir durumlarının mevcut olduğu ve sözkonusu uygulama ile kariyer niteliğine, kamu iç denetim sertifikası veya benzeri sertifikalara sahip olmayan her statüdeki kamu personelinin iç denetçi olmalarının mümkün kılınacağı ancak yasal ve yargısal eksikliklerle malul olacağı görülmektedir.

Konunun hukuki boyutuna bakıldığında ise, KİT'lerdeki Teftiş Kurullarında istihdam edilen Müfettiş yardımcılarının işe başlatılmalarındaki yarışma sınavı ve daha sonra yeterlik sınavı ile Müfettişlik mesleğine kabul edilmelerindeki prosedürün kariyer meslek olmalarının olmazsa olmaz şartlarından bulunması ile GİH sınıfındaki diğer personel ve KİT'lerdeki sözleşmeli personel pozisyonundan farklı bir statüde bulunduklarının muhtelif Danıştay ve Bölge İdare Mahkemeleri kararları ile yargı güvencesine kavuşturulduğu bilinmektedir.

Bu itibarla, KİT'lerde 2014 yılına ait Genel Yatırım ve Finansman Programının 24. maddesi ile ihdası öngörülen iç denetim birimi ve iç denetçilik statüsünün, genel personel mevzuatı içinde 5018 sayılı yasa ile ihdas edilen iç denetçilik statüsü ile ismi dışında hiçbir organik bağlantısının bulunmadığı, 5018 sayılı yasaya göre istihdam edilen iç denetçilerin yasa ile kazanılan statüleri ve özlük hakları karşısında, KİT'lerde uygulanan 233 ve 399 sayılı KHK'lardan kaynaklanmayan bir ikincil düzenleme vasıtasıyla KİT'lerde istihdam edilecek iç denetçilere kazandırılmak istenen statü ile özlük haklarının hukuki dayanaklarının bulunmadığı ve KİT'lerde yapılacak iç mevzuat çalışmaları ile hukuki alt yapı oluşturulmasının bu kapsamda mümkün görülmemesinin yanısıra,

KİT'lerde Genel Müdüre bağlı olarak faaliyet gösteren Teftiş Kurullarına paralel bir yapılanma ile iç denetçi istihdamı suretiyle, Teftiş Kurulları ve Müfettişlik unvanını kaldırma yönündeki önceki benzeri olumsuz örneklerin hukuki bulunmayarak yargıdan döndüğü hatırlandığında, birincil mevzuat düzenlemesinden mahrum bir şekilde ikincil ve üçüncül mevzuat düzenlemeleri kanalıyla denetimin kariyer yapısını ortadan kaldırmaya yönelik bu tür düzenleme girişimleri Türkiye'deki denetim kavramını güçlendirmekten ziyade denetimsizlik kavramını ön plana çıkaracağından olumlu ve kalıcı bir uygulama olarak görülmemektedir.

Sonuç olarak: 5018 sayılı Kanuna göre oluşturulan iç denetim birimi ve iç denetçilik unvanının KİT'lerin hukuki statüsü ile personel rejimini düzenleyen 233 ve 399 sayılı KHK'ler ile KİT'lerin Ana Statüsünde yer almayan bir düzenleme yapılarak KİT Yönetim Kurullarının kararı ile iç denetim birimi ve iç denetçilik kadrosu ihdas edilmesinin hukuki alt yapısının bulunmadığı,

KİT'lerde yeni bir Daire Başkanlığı veya kurul düzeyinde birim kurulabilmesi için Yönetim Kurulu Kararından sonra Yüksek Planlama Kurulu Kararının istihsal edilmesinin gerektiği, ayrıca iç denetim konusunun Bakanlar Kurulu Kararı gereğince yayınlanan Genel Yatırım ve Finansman Programı ile yakından bir ilgisinin bulunmadığı ve KİT'lerin organizasyon, statü ve özlük haklarının 233 ve 399 sayılı KHK'lar ile 657 sayılı DMK ve genel personel mevzuatı kapsamında yürütüldüğünün göz ardı edildiği ve bu hususlarda birincil mevzuat düzenlemesinin gerektiği,

399 Sayılı KHK'nın 3/b bendi kapsamında istihdam edilecek iç denetçilerin bu kapsamdaki Müfettişlerle aynı statüde değerlendirilmeye çalışılmasının ve iç denetçiliğe atanmasının, Müfettişlik kariyerine ve kamu iç denetçilik sertifikasına sahip bulunmayan ve sadece beş hizmet yılını doldurmuş olmak şartına ve görevde yükselme Yönetmeliğine bağlanmasının yine hem mevcut yasal düzenlemelere ve hem de emsal yargı kararlarına uygun olmadığı,

Teftiş kurullarının varlığından duyulan rahatsızlığın paralel bir uygulama ile denetim görünümlü fakat işlevsiz bir yapılanmaya dönüştürülmesi gayretinin yanısıra, denetimin köklü yapısının tahrip edilerek "denetimin adı var" temelindeki girişimlerin Derneğimizce fark edildiği kamuoyuna saygıyla duyurulur.

DEVLET DENETİM ELEMANLARI DERNEĞİ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber