Teziç'ten Arınç'ın sözlerine eleştiri

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 27 Nisan 2006 14:41, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın 'parlamentonun dışında herhangi bir kurumun alınan kararlara, yapılan düzenlemelere müdahale etmemesi' yönündeki temennisinin isabetli olmadığını" belirterek, "bütün gelişmiş demokratik ülkelerde parlamentoların yanı sıra kurumların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirdiklerini" söyledi.

Teziç, Cumhuriyet'in "laiklik ve ülkenin bütünlüğüne" dayalı iki büyük dayanağı bulunduğunu belirterek, "Türk üniversiteleri bu konuda son derece duyarlılar ve bu konuda ödün verilmesi söz konusu değil" dedi.

Teziç, Rektörler Komitesi'nin ardından yaptığı açıklamada, son günlerde tartışılan konulara ilişkin görüşlerini dile getirdi.

"Ülkemizin içinde bulunduğu hassas durumda, Sayın Cumhurbaşkanımızın Harp Akademileri'nde dile getirdiği laiklik ile ilgili endişeler, terörle ilgili endişeler zaman zaman üniversitelere de yansımaktadır" diyen Teziç, şöyle devam etti:

"Laiklikle ilgili endişelerimiz, Yükseköğretim Kurulu'nun yetkisinde olan konuların siyasi otoriteler tarafından düzenlenerek, bir emrivaki ile karşılaşarak öğretim sistemimizdeki yapılanmayı sarsıcı, bozucu sonuçlar doğurması bizleri hayli endişelendiriyor.

Bunların çözümü konusunda da yargı yoluna gidiyoruz ama buradaki endişe ortadan kalkmıyor.

Türk üniversiteleri rektörleri başta olmak üzere bütün üniversitelerimiz anayasanın değişmez ilkeleri çerçevesinde faaliyetlerini sürdürme sorumluluğu altındadırlar. 2547 sayılı Kanun'un 4. maddesi bunu açıkça ifade ediyor. Bu ilkelerle bağlıyız.

Cumhuriyetimizin iki büyük dayanağı var, onsuz olmaz dayanakları.

Birisi laiklik, öteki de ülkenin bütünlüğü, bölünmezliği. Türk üniversiteleri bu konuda son derece duyarlılar ve bu konuda üniversitelerin ödün vermesi söz konusu değil. Laikliğin açık tanımı, Anayasa'nın 24. maddesinin son fıkrasında var. Dinin siyasete alet edilmemesi yönünde. Bu konuların üniversite çatısı altına itilmesi, taşınması hepimizi rahatsız ediyor." "Bunun gündemden kaldırılmasının, bu konularda duyarlı olunmasının Cumhuriyet'in geleceği açısından çok önemli olduğunu" söyleyen Teziç, herkese sorumluluklar düştüğünü ifade etti.

"SİYASİLERİN TEKELİNDE DEĞİL"

"Ülkenin bütünlüğünün herkesin geleceği olduğunu" belirten Teziç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buna bir şey daha eklemek istiyorum. Geçen gün Meclis Başkanı'nın yaptığı açıklamada kurumlar saltanatından söz etmiş olması ki neyi kastettiğinin üstü örtülü, ama kurumlar saltanatı parlamentonun dışında herhangi bir kurumun alınan kararlara, yapılan düzenlemelere müdahale etmemesi yönündeki temennisi isabetli değildir.

Böyle bir kurumlar saltanatından söz edilemez. Hukuk devletinde yetkiler vardır ve bu yetkiler bütün gelişmiş demokratik ülkelerde de parlamentoların yanı sıra bu tür kurumlar kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirirler, yapılan düzenlemelerde seslerini yükseltirler, görüşlerini ortaya koyarlar. Siyasi hayat, hiçbir gelişmiş demokratik ülkede siyasilerin tekelinde değildir.

Bunun açık ifadesi anayasamızda da vardır. Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir, bundan bir kuşku yok. Aidiyet konusunda hiçbir kuşku yok. Ama egemenliğin kullanılması bir tek elde değildir.

Egemenliğin kullanılması Anayasa'nın öngördüğü yetkili organlar eliyle olur. O bakımdan egemenliğin varlığı, aidiyetiyle egemenliğin kullanılması arasındaki ayırıma çok dikkat etmek lazım. Egemenlik bir kağıt üzerindeki formül değildir. Egemen gücün hukuksal faaliyetleri yasama, yürütme, yargılama olarak ortaya çıkar, canlılık kazanır.
Bunun kaynağında millet egemenliği vardır, ama bu kurumlar faaliyetlerini yaparken ulus adına bunları yaparlar. Özerk kurumlarla anayasanın kendilerine tanıdığı yetki alanları içinde görüşlerini ortaya koyarlar, faaliyetlerini yaparlar. Bir saltanat, astlık, üstlük; birimin kendisini mutlak yetkili görmesi gibi bir husus söz konusu değildir." "Parlamentonun işlemlerinin denetlenebileceğini, bağımsız yargının özlemi çekilen sivil toplumun onsuz olmaz bir kurumu olduğunu" vurgulayan Teziç, yargı kararlarının bu nedenle önem kazandığını ifade etti.

Teziç, şunları kaydetti:

"Beğenmedikleriniz olsa bile yargı kararlarına uymak hepimizin sorumluluğundadır. Uygulanmayan yargı kararlarının ağır sorumlulukları vardır, cezai yaptırımları vardır. O bakımdan biz Anayasa'nın 138. maddesi karşısında nasıl kendimizi yargı kararlarıyla bağlı hissediyorsak, bütün kurumlar da kendilerini bağlı hissettiği oranda da hukuk devletinde sıkıntı olmaz. Beğenilmeyen kararlar varsa bunların müracaat yolları vardır. Bu yollar sonunda hukuksal gerçek ortaya çıkar. O bakımdan yargı kararlarını uygulamayacağız yönlü demeçler, beyanlar rahatsızlık yaratmanın ötesinde hukuksal yaptırımlara bağlıdır. Uygulanmayan karar, bir gün onun yargı önünde hesap vermesi tablosuyla karşılaşır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber