Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri mahkemede beraat etmesine rağmen, üniformayla camiiye giden astsubayın ordudan atılmasını uygun buldu.

Haber Giriş : 05 Şubat 2004 11:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri mahkemede beraat etmesine rağmen, üniformayla camiiye giden astsubayın ordudan atılmasını uygun buldu.

Ardahan Jandarma Karakolu Yardımcısı astsubay hakkında, Çukurca Merkez Camii'nde üniformalı giderek, ibadet ettiği gerekçesiyle Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri Mahkemesi`nde dava açıldı. Ancak astsubayın dava sonuçlanmadan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ilişiği kesildi. Bu arada astsubay, suçun ceza hukukunda düzenlenmediği gerekçesiyle beraat etti.

Astsubay, bunun üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`ne (AYİM) başvurdu. AYİM, Astsubayın ordudan atılmasını onaylayarak, davayı reddetti.
AYİM, sözkonusu kararında, ibadetin kimi çevrelerce, Türk Silahlı Kuvvetleri`ni araç edinip siyasi propaganda vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla, bu kararın verildiğine işaret edildi.

Kararda, TSK İç Hizmet Yasası`na göre, Türk Silahlı Kuvvetleri`nin her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstünde olduğunu belirtildi. Kararda, İç Hizmet Yönetmeliği ve TSK İç Hizmet Yasası`nın Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmelerinin, bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları ya da her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk veya beyanat vermelerinin yasaklandığına da işaret edildi.

Mensuplarının yasal siyasi faaliyetlere dahi karışmasını men eden ve bunu ceza yaptırımı ile müeyyideye bağlayan TSK`nın, aynı kişilerin hukuk düzenince dahi uygun görülmeyen yasa dışı siyasi ve ideolojik faaliyetlerini hoş görmesinin düşünülemeyeceği belirtilen kararda, şöyle denildi: ``Bir ideolojik fikrin salt Ceza Kanunu'nda suç olarak gösterilmediği gerekçeleriyle, kamu görevlisinin kamu hizmetinin ifasında bunu serbestçe yayabileceği, bu düşüncesi doğrultusunda faaliyetlerde bulunabileceği gibi sakat ve çarpık bir sonuca ulaşmak mümkündür. Nitekim, İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği ile, TSK mensuplarının ordu içinde siyasi faaliyette bulunmaları, bu yönde ima ve davranışları dahi yasaklanmış olduğundan, ceza kanunlarında bir suç olarak gösterilmese dahi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşlerin Silahlı Kuvvetler bünyesi açısından `yasa dışı` olduğunda kuşku yoktur. Burada asıl olan, salt bu tür ideolojik fikir ve düşüncelere sahip olmak, bu tür faaliyetlerde bulunmak veya karışmak unsurlarının gerçekleşmesidir.``

Kararda, bu nedenle, idarenin, tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimseyen ya da bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılan kişiyi bünyesi dışına çıkarmasının; üstlendiği milli savunma kamu hizmetinin en iyi şekilde yerine getirilebilmesi bakımından gerekli ve zorunlu bulunduğuna dikkat çekildi.

Kararda, şöyle denildi: ``Anayasal bir güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetine, Anayasa`ya aykırı olarak herhangi bir kısıtlama getirilemeyeceği açıktır. Ancak ibadetin kimi çevrelerce Türk Silahlı Kuvvetleri`ni araç edinip siyasi propaganda vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri`nin bir parçası olan Jandarma teşkilatının özellikli görevi de dikkate alınarak verilen birlik dışındaki mescit ya da camilere, rütbeli personelin resmi elbise ile gitmemeleri, sivil elbise ile gitmeleri yolundaki emrin, ceza hukuku açısından suç oluşturmasa da Silahlı Kuvvetler`in konumu da göz önüne alınarak, idare hukuku açısından, ayırma işleminin oluşturulmasına gerekçe teşkil edecek nitelik ve nicelikte olduğu, davacının artık bu hizmet için elverişli bir kişi olma vasfını yitirdiği, tesis edilen idari işlemin tüm unsurları açısından hukuka uygun olduğu vicdani kanaatine varılmıştır.``

netgazete

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber