Yargıtay komşuluk sorunlarından kaynaklanan davalarda örf ve adetlere de bakacak

Haber Giriş : 14 Haziran 2007 09:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargıtay, komşuluk sorunlarından kaynaklanan davalarda karar verirken mahalli örf ve adetlere de bakılması gerektiğine dikkat çeken bir karara imza attı.

Akşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nin verdiği kararı bozan Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisini ve ailesi ile taşınmazının zararına neden olacak eylemlerden kaçınılması gerektiğini de kaydetti.

Konya'nın Akşehir ilçesinde oturan T.K. evinin yanında bulunan su arkını hendekle kapatarak akan suların kendi evini basması üçerine komşusu G.H. hakkında zararını karşılaması talebiyle dava açtı.

Mahkeme,davayı reddetti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozarak emsal bir karara imza attı.

?HOŞGÖRÜ SINIRLARI AŞILMAMALI'

İşte, Yargıtay'ın komşuluk hukukuna açıklık getirdiği emsal kararı:

?Dava, Türk Medeni Kanunun 737. ve devamı maddelerinde düzenlenen komşuluk hukuku ile ilişkilidir.

Türk Medeni Kanunun 683. maddesi hükmünce bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o yer üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip ise de, az yukarıda sözü edilen 737 madde hükmü taşımaz maliklerinin yararlanma sırasında komşularını etkileyecek taşkınlıktan kaçınmasını öngörmüş, böylelikle mülkiyet hakkına sınırlama getirmiştir.

Özellikle taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan taşkınlıklardan kaçınılmalıdır.

Buradaki taşkınlıktan amaç, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisini ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş veya eylemlerdir. Bu eylemlerin varlığının saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanım amacına, niteliğine mahalli örf ve adetlere bakmak gerekir.

Eğer davacının 554 parselinden akmakta olan su, doğal olarak akan su kabul edilirse davalı buna o yerde tabii ark olmasa dahi katlanmak zorunda olacağından su akışını diğerinin zararına değiştiremeyeceği gibi, alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısı ile akan sulardan zarar görmekte ise gideri üstteki arazi malikine ait olmak üzere kendi arazisinden bilirkişinin öngöreceği mecra ile bu suların akıtılmasına rıza göstermek zorundadır.

Somut olay bu çevrede incelendiğinde mahkemece yapılacak iş; yerinde yeniden keşif yapılarak davalıya ait 555 parsele, davalının 554 parselinden akan suların, doğal olarak akan su olup olmadığın belirlemek, olağan hoşgörü sınırları içerisinde katlanıp katlanamayacağını saptamak, davalı ileri derecede bir zarara maruz kalmakta ise ve davacıya ait 554 parselde su baskınına uğrayıp zararlanıyorsa gideri üstteki arazi malikine ait olmak üzere davalı zarara uğramadan ne gibi önlemlerle alt taraftaki arazisinden yapılacak mecra ile suyun akışının sağlanabileceğini tespit etmek, bütün bunlardan sonra oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurmak olmalıdır. Değinilen yönler bir yana bırakılarak istemin yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber