Erdoğan DTP'lilere sert çıktı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 09 Kasım 2007 15:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmeyen DTP'lileri isim vermeden sert bir dille eleştirerek, "Kendisini bu ülkeye ait hisseden herkes bu ülkenin, bu milletin bir parçasıdır. Bu ülkeye karşı yıkıcı emeller ve eylemler içinde olan herkes de Türk milletinin düşmanıdır. Bunu sayın Bush anlıyor da burdakiler niye anlayamıyor? Ben onu anlamakta zorlanıyorum. Bizim dostluk ve düşmanlık ölçümüz budur" dedi.

Münferit birkaç olayı ülkede sanki kamplaşma varmış gibi gösterenlerin bu ülkeye ve bu millete en büyük ihaneti yaptığını vurgulayan Erdoğan, terörü bahane ederek terörist dışındaki sivil halka düşmanlık etmenin Türk milletinin tarihine, inancına ve kültürüne aykırı olduğunu söyledi. Erdoğan, demokrasiyi teröre, ekonomiyi krizlere feda etmeyeceklerinin de altını çizerek, "Türkiye'nin tüm imkanları ve enerjisini milletin istekleri doğrultusunda kullanmasından rahatsız olan çevreler terör olaylarını

ayağımızı bağ ederek bizi durdurma en azından yavaşlatma amacı taşımaktadır. Ama bu oyun tutmayacaktır" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Tam Demokrasi İçin Elele' konulu sempozyuma katıldı. Eşi Emine Erdoğan ile birlikte salona gelen Başbakan Erdoğan, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, partideki hazırlıkları devam eden yeni Anayasa çalışmalarının toplumun tüm kesimlerinin görüş ve önerileri alınarak devam ettiğini söyledi.

AB'Yİ TERÖR KONUSUNDA HEM ELEŞTİRDİ, HEM TEŞEKKÜR ETTİ

Başbakan Erdoğan konuşmasının başında, Türkiye ile ilgili açıklanan AB İlerleme Raporu'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eskiden İlerleme Raporu'nda sayfalarca Türkiye'nin eksiklikleri ve yapması gerekenler sıralanırken, şu andaki eleştirilere bakıldığı zaman reformların yeteri kadar hızla devam etmediğine dair ifadelerin yer aldığını anlatan Erdoğan, sadece bu farkın bile Türkiye'nin AB standartlarında bir demokrasiyi tesis etme yolunda katettiği mesafeyi gösterdiğini kaydetti.

Türkiye'nin son aylarda genel seçimlere ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine endekslenmesinin AB sürecinde gereken dönüşümlerin ister istemez biraz yavaşlamasına sebep olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, buna da hak verdiklerini söyledi. Raporun bazı bölümlerine katıldıklarını, bazı bölümlerine ise katılmadıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, "Ancak bu konuda siyasi iradenin kararlılığı ve azmi tamdır. Yeni yasama dönemiyle birlikte çalışmalar hız kazanmaya başlamıştır. Açıklanan raporda Türkiye'nin katılmadığı hususların mevcut olduğunu söyledik ancak özellikle terörle mücadele konusunda AB'nin Türkiye'ye verdiği desteğe yazılı da olsa teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Sözlü olarak veya yazılı olarak verilen destekleri yeterli bulmadıklarının altını çizen Erdoğan, AB üyesi ülkeleri terör konusunda şöyle eleştirdi: "Bütün arzumuz bunu artık ve sözlü veya yazılı beyanlardan uygulamaya geçtiğini görmemizdir. Bunu gördüğümüz anda ancak dünyanın terörle mücadelede kararlı olduğunu, ortak bir mücadele içerisinde yer aldığını biz de kabul eder, buna inanırız. Bunu özellikle ifade ediyorum son yaptığımız ziyaretlerde de ülkelerin liderleriyle ve parlamento başkanlarıyla tek tek görüşme fırsatı buldum. Özellikle terör örgütünün en büyük desteği AB'deki veya AB üyesi ülkelerdeki yandaşlarından aldığını görüyoruz. Bu ülkelerde bunlara yataklık yapanlara, parasal destek verenlerin olduğunu görüyoruz. Bunları kendilerine ifade ediyoruz. Bazı liderlerin AB üyesi ülkelerde mahkemeden tutuksuz yargılanmasına diye kararın çıkması, ardından o ülkeden başka bir ülkeye geçip, ondan sonra da uçağa bindirilip Kandil Dağlarına gönderilmesi düşündürücüdür.

Aynı şekilde bir başka ülkede yine yargılanıp yine aynı kararla bırakılıp ondan sonra Irak'a gönderilmesi manidardır. Aslında bunların teslim edilmesi gereken yer malum Türkiye'dir. Halbuki bunlar kırmızı bültenle aranmaktadır. Buna rağmen bu adımların atılmayışı gerçekten terörle mücadele noktasında düşündürücüdür. Türkiye terörle mücadeleyi sadece kendi topraklarını savunma anlamında düşünmemektedir.

Bu konuda kendi üzerimize ne düştüyse bu adımları hep attık. Bundan sonra da atmakta kararlıyız. Türkiye'nin terörle mücadelede elde edeceği başarı bütün dünyada terörü bir yöntem olarak kullanarak sonuç almaya çalışan örgütlerin cesaretini kıracak, sorunların demokrasi ve hukuk içinde çözülmesinden başka kabul edilebilir meşru bir yol olmadığını ortaya çıkaracaktır. Dileğimiz AB yetkililerinin İlerleme Raporu vesilesiyle Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki çabalarına verdiği desteği

samimiyetle ve geliştirerek devam ettirmeleridir."

'AB MEKANİK YAKLAŞIM SERGİLİYOR'

Başbakan Erdoğan, İlerleme Raporu'nda yer alan eleştirilerin bir bölümünün zaten bizim hükümetin gündeminde olan konuları içerdiğini hatırlattı. İlerleme Raporu'ndaki eleştirilerin hükümetin çalışmalarının ne kadar isabetli olduğunu teyit eden ifadeler olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: "AB'nin müzakerelere başlama sürecinde Tkerin yer aldığını anlatan Erdoğan, sadece bu farkürkiye'ye çıkardığı zorlukları ve sonrasındaki gelişmeleri dikkate aldığımızda bu eleştirilerin tek taraflı yaklaşımı ifade ettiği söylenebilir. Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıları dikkate almadan mekanik yaklaşımla olayların değerlendirimmesine artık alıştığımız için bunların üzerinde durmamayı çok fazla istemiyorum.

Türkiye, AB'nin demokratik ve ekonomik kriterlerini herşeyden önce kendi ihtiyaçları için, insanlarının yaşam standartını yükseltmek için istemektedir. Türk halkının daha çok demokrasiyi, daha iyi ekonomik imkanları hak ettiği inancıyla bu çerçevedeki reformları AB bize ne kadar zorluk çıkartırsa çıkartsın kararlılıkla devam ettireceğiz. Kopenhag Siyasi kriterleriyle ilgili eğer önümüz kesilirse, bize yol verilmezse biz kopenhag kriterlerinin adını değiştirir ankara siyasi kriterleri koyarak yolumuza devam ederiz, dedik. Bugün de aynı inançla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şimdi maastricht kriterleri dönemindeyiz. Bu konuda da birçok AB ülkesini geçmiş durumdayız. Ülkemiz bu kriterlerin bir kısmını aşmış durumdadır."

'AB İSTEDİ DİYE ANAYASA YAPMIYORUZ'

"Biz yeni Anayasa'yı AB istediği için yapmadık. Böyle bir talep var diye de yapmadık" diyen Başbakan Erdoğan, AB'nin sadece Anayasa'da bazı değişiklikler yapılmasını yeterli gördüğünü ancak AK Parti'nin bir kısmını değiştirmek gibi kısa vadeli çözümler peşinde koşmadığını vurguladı. Çözümün Anayasa'nın tümünü değiştirmekten geçtiğini gördükleri için seçimlerden sonra çalışma başlattıklarını dile getiren Erdoğan, yeni Anayasa sözünü birçok siyasi partinin de meydanlarda verdiğini hatırlattı. Medyanın kayıtlarının buna şahit olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin Anayasa çalışmasına yönelik eleştirilere şöyle cevap verdi: "Ama bütün bunlara rağmen partimizin başlattığı çalışmayı bir siyasi parti nasıl yapar anlayışıyla değerlendirmek, buna bu şekliyle yaklaşmak hangi insaf sınırlanının içine sığar.

Bunu anlamakta zorlanıyorum. Bizlerin görevi bu tür çalışmaları yapmaktır, bol bol dedikodu üretmek değil. Biz Anayasa'yı sadece kendi başımıza hazırlayalım şeklindeki bir dayatmacı anlayışa sahip değiliz. Zaten bu mümkün de değil. Öyle olsaydı çoktan bu çalışma Meclis'e gelmiş olurdu. Geçen dönem de getirmiş olurduk. Biz Anayasa'nın Türk milletinin sorunlarına çözüm getirecek bir platform olmasını istedik. Herkesin ve her kesimin görüşlerini alarak çalışmaya nihai halini vermenin çalışması içindeyiz. Bu Anayasa çalışması nedeniyle insafsızca eleştirenlerin görüşlerini bile değerlendiriyoruz."

'BUSH ANLIYOR, BUNLAR ANLAYAMIYOR'

Başbakan Erdoğan, milletin kenetlenmesi ve ortak hedeflere yönelmesi halinde önünde hiçbir engelin duramayacağına vurgu yaparak, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, Cumhuriyetin kuruluşunda, daha sonraki dönemlerde yaşanan demokratik ve ekonomik atılımların hepsinde bu birlik ve beraberlik anlayışının gücünün açıkça görülebileceğini söyledi. AK Parti'nin ve hükümetin bu anlayışla hareket ettiğinin altını çizen Erdoğan, son dönemde Türkiye'de farklılıklar, ayrılıklar, ihtilaflar üzerinden sonuç alma çabaskin yer aldığını anlatan Erdoğan, sadece bu farkı içinde olunduğunu üzüntüyle gördüklerini bildirdi.

Erdoğan, son dönemde artan terör olaylarını değerlendirirken, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmeyen DTP'lileri isim vermeden şöyle eleştirdi: "Esasen son dönemde ülke gündeminin yeniden ilk sıralarına tırmanan terör olaylarının artmasının gerisindeki sebeplerden biri de öyle zannediyorum budur. Türkiye'nin tüm imkanları ve enerjisini milletin istekleri doğrultusunda kullanmasından rahatsız olan çevreler terör olaylarını ayağımızı bağ ederek bizi durdurma en azından yavaşlatma amacı taşımaktadır. Ama bu oyun tutmayacaktır. Biz terörün üstesinden gelirken aynı zamanda demokratik ve ekonomik gelişmemizi de sürdürme kararlılığına ve kabiliyetine sahip bir iktidarız. Zira demokrasiyi teröre, ekonomiyi krizlere feda etmeyeceğimiz bütün dünyaya göstereceğiz.

Bu millet teröre tepki göstermekle ülkemizde yaşayan insanlar arasında bin yıllık süreçte oluşmuş kardeşlik hukukunu bozmanın farklı şeyler olduğunun bilincindedir. Münferit birkaç olayı ülkede sanki etnik kamplaşma varmış gibi gösterenler bu ülkeye ve millete en büyük ihaneti yapmaktadır. Terörü bahane ederek terörist dışındaki sivil halka düşmanlık etmek Türk milletinin tarihine de, kültürüne de, inancına da aykırıdır. Kendisini bu ülkeye ait hisseden herkes bu ülkenin, bu milletin bir parçasıdır. Bu ülkeye karşı yıkıcı emeller ve eylemler içinde olan herkes de Türk milletinin düşmanıdır. Bunu sayın Bush anlıyor da burdakiler niye anlayamıyor, ben onu anlamakta zorlanıyorum. Bizim dostluk ve düşmanlık ölçümüz budur. Geleceğinin Türkiye'nin gelişmesinde, kalkınmasında, müreffeh ve adil bir toplum haline gelmesinde görenlerin başımızın üstünde yeri vardır."

Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunu AK Parti'nin Anayasa çalışmalarına ayırdı. Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğu konusunda geniş bir mutabakat olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, bu milletin vatandaşlarının ihtiyaçlarına ve taleplerine cevap verecek, dünya standartlarında bir Anayasa'ya kavuşma hakkı olduğunu söyledi. Halen yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın bugüne kadar pek çok değişikliğe uğradığını anımsatan Erdoğan, iç bütünlüğü bozulan bu Anayasa'yı toptan değiştirip tüm kesimlerin içine sindireceği yeni bir Anayasa'yı yürürlüğe sokmayı hedeflediklerini vurguladı.

Anayasa'nın her bir vatandaşın hassasiyetlerini, cumhuriyetimizin demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olma nitelikleriyle, milletimizin temel değerlerini koruma temeline oturacağını ifade eden Erdoğan, her kesimin görüşlerinin değerlendirilmesiyle hazırlanacak sivil ve demokratik anayasanın ancak milli iradenin onayıyla yürürlüğe gireceğini bildirdi.

Taslakla ilgili çalışmaların artık son noktaya geldiğini ifade eden Erdoğan, çalışmayı yakında kamuoyuna açıklayacaklarını söyledi. Bu taslağın kamuoyunda yapıcı şekilde tartışılmasını beklediklerini kaydeden Erdoğan, AK Parti'nin Anayasa çalışmasını eleştiren hukukçulara sert tepki gösterdi. Erdoğan, şöyle konuştu: "Kamuoyunda yapılan tartışmaların bir bölümünün maalesef çok da yapıcı olduğunu söyleyemem. Zira yapılan bazı insaf dışı yaklaşımlar gerçi alıştık bunlara gerçi ama bizleri de üzmekteden yer aldığını anlatan Erdoğan, sadece bu farkir. Hele hele değerli hocalarımız bunları yapıyor.

Bunu ilk zamanlarda çok gördük. Daha metni görmemiş, metni okumamış sadece böyle bir çalışmanın olduğunu duymuş ve hiç metni okumadan içinde olmayan şeyler üzerinde konuşuyor. Ya mübarek insan bir gör metni, bak ne var bunun içinde. İlk üç maddeyle ilgili hiçbirşey yapmadığımız halde, aramızdaki görüşmelerde bunları yapmadığımız halde buna bize bindirenler oldu. Fakat baktıkki bunlar kendi geçmişlerini örtmeye çalışıyor. Geçmişte bunlar bunu yapmış. Hepsi elimizde duruyor o belgelerin. O değiştirilemez denilen maddeleri nasıl değiştirdikleri ortada, Atatürk milliyetçiliğinden tutunda laiklik maddelerine kadar neler yaptıklarının hepsi ortadadır. Bizler tüm bunları inceledik. Dünyadaki örnekler üzerinde çalıştık.

Halkımızın ihtiyaçlarını çok büyük ölçüde karşılayacak bir Anayasa olacaktır. Belki yüzde yüz olmayacaktır, olmaz zaten. Eksikler olabilir ama bu konuda bugüne kadar çok çok ötesinde bir hazırlığın samimiyetle gerçekleştirilmesi gayreti olduğunu ifade etmek isterim. Çalışmalar ilerledikçe olumsuz eleştirilerin azaldığını yerini somnut önerilerin alacağını düşünüyorum. İnşallah bundan sonraki süreçte bu olumlu durum devam eder. Bu süreç büyük uzlaşma dediğim mutabakat zeminine ulaşmak için önemli imkan sağlayacak.

Eski tartışmalarla sınırlamadan özgürce tartışmanızı ve öneriler ortaya koymanızı bekliyorum. Tüm kurumlarımızı, kuruluşlarımızı, uzmanlarımızı, akademisyenlerimizi, sivil toplum örgütlerini yapıcı eleştiri yapmaya davet ediyorum." Erdoğan konuşmasının ardından sempozyuma konuşmacı olarak katılan hukukçulara plaket verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber