Dışişlerinde beyin fazlalığı var

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 18 Kasım 2007 08:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

The Economist dergisi son sayısında Başbakan Erdoğan'ın dış politika danışmanı Ahmet Davutoğlu hakkında bir değerlendirme yazısı yayınlamış. Derginin editörlerine göre Davutoğlu bir ?Eminence grise' ve Türkiye'nin sesini yükseltmeye başlayan yeni aktif dış politikasının arka planındaki vizyoner. Bu yoruma karşı değiliz, yazmış olduğu kitaplar hayli eleştirilmiş olan Davutoğlu'nun bir vizyoner olup olmadığını zaman gösterecek. Burada dikkat çekmeye çalışacağımız konu, Türkiye'nin dış politikasının yürütülmesinde bir beyin fazlalığı olduğunun açıkça görülmesidir.

Başbakan, malum dış politikada inisiyatifi hayli ele almış durumda. Ancak Cumhurbaşkanı da bu konuda çok aktif ve öyle de kalmayı planlıyor. Hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu'na ?Hoca' diye hitap ediyorlar. Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı Gül'e kendisini daha yakın hissettiği de siyasi çevrelerde konuşuluyor.

Tabii bir de Dışişleri Bakanımız var. Bakan işin içine dahil edilmeden dış politikayı konuşmak doğru olmaz. Onun işi hayli zor çünkü pek de inisiyatifine bırakılmayan bir konuda bakanlık yapmaya çalışıyor. Onun da Gül'e yakın olması işini daha da zorlaştıracak bir öğe olarak görülüyor. Çünkü Başbakan'ın Cumhurbaşkanı'nın dış politikada fazla aktif olmasından çok memnun kalmayacağı bir ortamda Davutoğlu'nun yanı sıra Gül'e yakın bir başka isme, Dışişleri Bakanı'na karşı tavrının nasıl olacağı da merakla bekleniyor. Hoca'nın Başbakan'a yakınlığını bilenler ve cumhurbaşkanlığının konumunu göz önüne alanlar, bu durumda harcananın Dışişleri Bakanı olacağını söylüyorlar.

Doğrusunu isterseniz Başbakan'ın Beyaz Saray görüşmesini izleyen gazetecilerin Dışişleri Bakanı'nın o görüşmede arka planda bırakılması gözlerine çarpmıştı. Başbakan, Dışişleri Bakanı'na ne fikir soruyor ne de ona söz veriyordu. Beyaz Saray'a girişlerinde bile Bakan'ı yanına almayıp onu arkada, tek başına bırakmayı tercih etmişti. Siyasi yaşamda sembolik jestler son derece önemli. Daha derin gelişmelerin göstergesi olabilirler. Bu da bilinen bir gerçek.

Tüm bu karmaşa yetmiyormuş gibi bir de Egemen Bağış gerçeği var ortada. Daha çok Başbakan'ın görüşmelerinde tercüme işini yaptığı dönemde devletin sırlarını öğrenen Egemen Bağış, Erdoğan tarafından seçim sonrasında başkan yardımcılığı görevine getirilerek güçlendirildi. Egemen Bağış, Amerikan politikalarını yakından takip etmesinin avantajını da kullanarak, dış politika oluşmasında etkinliğini her fırsatta ortaya koymaya çalışıyor.

Egemen Bağış'ın geleceğin dışişleri bakanı olarak hazırlandırıldığı siyaset çevrelerinde konuşuluyor.

Bu da tabii ki çok daha uzun dönemli bir başka senaryonun gerçekleşmesine de bağlı. Burada 6 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Gül'ün cumhurbaşkanlığını bırakmasından sonra Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla birlikte Babacan'ın arada geçen sürede bir farklı gelişme olmadığı takdirde partinin başına getirileceği ve o zaman da Egemen Bağış'ın Dışişleri'ne kaydırılacağı konuşulan senaryo. Bu da bilinsin.

Tabii bu senaryo AKP'nin ebediyen iktidarda kalacağı ve sözü geçen isimlerin gelecekteki o güne kadar aralarında sertleşmeyecekleri varsayımına dayandırılıyor. Varsayımlar olmadan model geliştirilemez ama gerçek yaşam modeller kadar mükemmel olamıyor tabii ki.

Serdar TURGUT

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber