Yükseköğretim de iki önemli proje için düğmeye basıldı

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 20 Haziran 2009 09:35, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Size üniversitelerle ilgili iki önemli projeden söz edeceğim. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çarşamba günü, yarım saat arayla peş peşe bazı rektörlerle görüştü. Perşembe günü de YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'la bir saatlik görüşme gerçekleştirdi. Öğrendim ki bugün de Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu vakıf üniversitelerin mütevelli heyet başkanlarıyla Dolmabahçe Sarayı'nda bir araya geliyor. Dün Ankara'daydım, 'bu trafiğin perde arkasını merak ettim' YÖK Başkanı'yla görüştüm. Üniversite öğrenimiyle ilgili büyük kitleleri de ilgilendiren, hayli önemli konularda haberler aldım.

Özcan, Başbakanlığa gittiğinde makamda Erdoğan ile MİT Müsteşarı Emre Taner'in görüşmesi sürüyormuş. Özcan, 'eyvah yine aynı şey' dediğini aktardı, güldü ve 'daha önceki randevumda yine olağanüstü bir gündem vardı. Başbakan, Genelkurmay Başkanı ile görüşüyordu' dedi. Evet anlıyoruz ki; YÖK'ün gündemi de bu aralar oldukça yoğun.

SİNOP ÜNİVERSİTE ŞEHRİ

Başbakan Erdoğan YÖK Başkanı'na 'Anadolu'da bir şehri, mesela Sinop'u bir üniversite şehrine dönüştürelim' talimatı vermiş. Özcan'ın, 'neden Sinop?' sorusunu da şöyle cevaplandırmış: 'Sinop çok yeşil bir şehir, üç tarafı da denizle çevrili, potansiyeli yüksek, güzel bir üniversite şehri olur.' Dün itibarıyla YÖK bürokratları bu konuda çalışmalara başlamış durumdalar.

ANKARA'YA İKİ DOKTORA ÜNİVERSİTESİ GELİYOR

Özcan'ın Başbakan Erdoğan'a da ilettiği bir başka önemli proje var. Ankara'da iki yeni devlet üniversitesi açmayı planlıyorlar. Bu üniversiteler, tamamen lisansüstü eğitim verecekler. Sadece master ve doktora öğrencisi yetiştirmeyi ve böylece üniversitelerdeki öğretim üyesi açığını kapatmayı hedefliyorlar. YÖK Başkanı dün, 'Türkiye'de bütün üniversitelerde toplam 2 bin 900 doktora öğrencisi mezun olabiliyor. Oysa biz düşündüğümüz yeni üniversitelerin her birinde 3 bin yüksek lisans öğrencisi yetiştireceğiz' diye anlattı.

Özcan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek ve TOKİ Başkanı Bayraktar'la da bu konuyu konuşmuş. Uygun arazileri beraber incelemişler. Birisi Eskişehir yolunda, diğeri Gölbaşı bölgesinde iki büyük arazi konusunda mutabık kaldıklarını aktardı. YÖK Başkanı bunu söylerken, Başbakan Erdoğan iki-üç yıl önce üniversitelere yönelik 'yeterince öğretim elemanı yok' şeklindeki eleştirilerini dile getirmiş ve 'yetiştirmek zorundayız' demişti, bunu hatırladım. Her ile bir üniversite projesinde en ciddi aksama öğretim üyesi açığından kaynaklanıyor. En azından orta vadede YÖK'ün bu ihtiyacı karşılamaya yönelik iki üniversite kurma projesi daha da önem kazanmış durumda.

Özcan'la sohbetimiz üniversitelere bu yıl ayrılan kontenjanlarda ilahiyat fakülteleri lehine ayrımcılık yapılıp yapılmadığı konusuyla başladı. Özcan, 'Böyle bir şey yok' dedi ve artışı şöyle izah etti:

'Beş ana koldaki kontenjanları artırdık. Bilgisayar ve mühendislik bölümlerine ekonomik krizi düşünerek rekor artış verdik. Bu alanlardan mezun olanların iş bulma sorunu olmuyor. Tıp fakültelerinde açık vardı, onu karşıladık: Bir de ilahiyat bölümlerinde... Bunun sebebi de açık: Benden önceki 12 yıl boyunca yönetimler üç büyük il dışındaki ilahiyat fakültelerini kapanma noktasına getirmişler. Neredeyse hiç kontenjan vermemişler. Mesela Erzurum'da 20 öğrenci var ama 60 öğretmen hizmet vermek üzere bekliyor. Şimdi biz bu fakülteleri kapanmaktan kurtarıyoruz. Düşünün; Diyanet İşleri kadrolarının sadece yüzde 6'sı üniversite mezunu. Ondan sonra bağnazlık diye şikayet ediyoruz.'

REKTÖRLER TATİLE GİDERKEN BENDEN İZİN İSTİYOR, OLUR MU BÖYLE?

Başkan Özcan'a Sabancı Üniversitesi'nde yaşanan tartışmayı ve üniversitelerden gelen, akademik camianın 'YÖK çok müdahaleci' şeklindeki eleştirilerini hatırlattım. Sabancı'da uygulanan sistemin başarılı olduğunu söyleyen Özcan, '30 yıl önce ben ABD'de üniversitede okurken bu sistem vardı. Sabancı gayet güzel uyguluyor. Ancak bazı kriterlerin konulması gerekiyordu. Şimdi bunu yaptık. Sistemi herkesin ulaşabileceği formata soktuk' dedi.

'Kesinlikle müdahaleci olmak amacında değiliz' diye savunma yapan Özcan, 'yapısal bazı sorunlar olduğu ortada. Sistemin hatalı kurgulandığı yerler var ama biz mümkün olan en üst düzeyde serbestlik peşindeyiz. Şu anda rektörler bile tatile giderken bana izin için başvuruyorlar. Olur mu böyle bir şey? Tüm bunları kaldıracağız?'

diye ekledi.

Vakıf üniversitelerinin Türkiye'deki yüksek öğretimin gelişmesi yolunda büyük hizmetler verdiğini belirterek 'biz vakıf üniversitelerinin daha da büyümesi için teşvik edici çalışmalar yapıyoruz' şeklinde konuştu.

ASİSTAN SEÇİMİNDE GERİ ADIM YOK

YÖK Başkanı'na 'asistan seçimlerine kadar sizin merkezden belirleyiciliğiniz eleştiri konusu yapılıyor' diye hatırlattım, şunları söyledi:

'Eski sistemle üniversitelerde asistan alımı ideolojik kriterlere veya eş-dost ilişkisine göre yapılıyordu. Buna daha fazla izin veremezdik. Kendi asistanını kendisi belirlemek istiyor, belirleyemez. Biz de belirlemiyoruz. Yine imtihanlarını kendileri yapıyorlar. Biz ise belli standartlar koyduk. Sınavlardan kaç puan almaları gerektiğini filan belirledik. Bunlara uygun alımlarını yapabilirler. Bunun dışında geri adım atmak yok. Zaten ağırlıklı olarak iki büyük üniversiteden itiraz geliyor.'

YÖK Başkanı'nın başka projeleri de var. Anladığım kadarıyla Başbakanlık, üniversitelerin çok daha işlevsel hale gelmesi, akademik özgürlüklerin genişlemesi için devrede. Sisteme dönük bazı çalışmalar yürütülüyor. Vakıf üniversitelerinin geleceği daha parlak görünüyor. Bakalım bugünkü toplantıdan nasıl sonuçlar çıkacak?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber