Merkez Bankası faiz indirecek mi?

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 01 Ekim 2009 16:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 17 Eylül 2009 tarihinde yaptığı toplantının özeti yayımlandı. Raporda daralmanın bittiği yer alırken enflasyon ve faiz oranlarına ilişkin şu tahminde bulunuldu.Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, iktisadi faaliyette 2008 yılı 2. çeyreğinden itibaren süregelen daralmanın sona erdiği bildirildi.

Özette, öncü göstergelerin yılın 3. çeyreği itibarıyla istihdam koşullarında belirgin bir iyileşmeye işaret etmediği kaydedildi.

Özette, gıda fiyatlarının yıllık artış oranının bir önceki aya kıyasla 1,67 puan azalarak yüzde 6,83'e gerilediği, bu gelişmede, mevsimsel ortalamaların üzerinde azalan sebze ve meyve fiyatlarının etkisiyle gerileyen işlenmemiş gıda grubu fiyatlarının belirleyici olduğu bildirildi.

İşlenmiş gıda grubunda ise fiyatların yıllık bazda azalış eğilimini sürdürdüğü, önümüzdeki dönemde baz etkisi nedeniyle işlenmiş gıda grubunun yıllık enflasyonunda sınırlı artışlar gözlenebileceği ifade edildi.

Özette, vergi oranlarındaki indirimlerin ekim ayı ile birlikte sona ermesinin, dayanıklı mal grubu yıllık enflasyonunu önümüzdeki dönemde artırıcı yönde etkileyeceğine dikkat çekildi.

Para Politikası Kurulu, enflasyonun ana eğiliminin düşük seyrini koruduğu değerlendirmesinde bulundu.

ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR

Özette, 2009 yılı ikinci çeyreğine ilişkin milli gelir verilerinin temmuz ayı Enflasyon Raporu ile uyumlu bir görünüm arz ettiği, gayri safi yurt içi hasıla (GSYH), yıllık bazda gerilemeye devam ederken mevsimsellikten arındırılmış verilerle dönemlik bazda hızlı bir artış sergilediği ifade edildi.

Böylelikle iktisadi faaliyette 2008 yılı ikinci çeyreğinden itibaren süregelen daralmanın sona erdiği, yurt içi talebin 2. çeyrekte özel tüketim kaynaklı bir yükseliş sergilerken, net dış talebin büyümeye olumlu katkısının azalarak sürdüğü değerlendirmesinde bulunuldu.

Öncü verilerin ihracattaki artış eğiliminin ağustos ve eylül aylarında yavaşlayarak da olsa sürdüğünü gösterdiğini belirtilirken, Kurul, küresel ekonomiye paralel olarak ihracattaki toparlanmanın da yavaş ve kademeli gerçekleştiğine işaret ederek, bu çerçevede dış talebin de bir müddet daha zayıf seyredeceği yönündeki öngörüsünü yineledi.

Toplantı özetinde, imalat sanayi kapasite kullanım oranları ve güncel ihracat verileri doğrultusunda sanayi üretimindeki ılımlı toparlanma eğiliminin ağustos ve eylül aylarında da devam etmesinin beklendiği ifade edildi.

Özellikle mevsimsellikten arındırılmış verilerle sanayi sektöründeki istihdam kayıplarının sürmesinin, istihdamdaki toparlanmanın henüz başlamadığına işaret ettiği, ayrıca, öncü göstergelerin yılın 3. çeyreği itibarıyla istihdam koşullarında belirgin bir iyileşmeye işaret etmemekte olduğu kaydedildi.

''TOPARLANMA YAVAŞ VE KADEMELİ OLACAK''

Kurul üyeleri, önümüzdeki dönemde para politikasının seyrinin büyük ölçüde iktisadi faaliyetteki toparlanmanın gücüne bağlı olacağını belirtirken, 2. çeyreğe ilişkin GSYH verilerinin özel tüketim talebinde belirgin bir artışa işaret etse de alt kalemlerdeki gelişmelerin bu artışın büyük ölçüde dönemsel teşviklerden kaynaklanan kısmi bir canlanmayı yansıttığını ve henüz güçlü bir toparlanmaya dönüşmediğini göstermekte olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Yakın dönemde açıklanan verilerin, Kurul'un iktisadi faaliyette gözlenen toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağına ilişkin görüşünü teyit ettiği belirtilerek, dolayısıyla, ekonomideki kaynak kullanımının uzunca bir süre potansiyel düzeyinin altında seyredeceğinin düşünüldüğü ifade edildi.

Özette, ''Enflasyon Raporu'nda çizilen perspektifle uyumlu biçimde, enflasyonun düşük seyrini uzun bir süre koruyacağı tahmin edilmektedir'' denildi.

Kurul, 2008 yılı Kasım ayından bu yana sürdürülen faiz indirimlerinin, küresel risk algılamalarındaki iyileşmenin sürmesi halinde, kredi piyasası üzerindeki etkisini göstermeye başlayacağı öngörüsünde bulunurken, özette, Temmuz Enflasyon Raporu'nun yayımlandığı dönemden bu yana tüketici kredisi faizlerinde istikrarlı bir düşüş eğilimi başladığı, bu süreçte bankaların kredi verme iştahında da kayda değer bir artış gözlendiği ve finansal koşullardaki sıkılığın azalmaya devam ettiğinin görüldüğü kaydedildi.

Bu gelişmelerin, önümüzdeki dönemde kredi kanalının toplam talebe olan desteğinin artacağına işaret ettiği vurgulandı.

Küresel ekonomideki sorunların henüz tam olarak giderilememiş olmasının ve istihdam koşullarındaki olumsuz seyrin, toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam etmesine neden olduğu belirtilerek, Kurul üyelerinin, tek başına kredi arzındaki iyileşmenin, faiz indirim sürecini sonlandırmak için yeterli olmadığı değerlendirmesinde bulunduğu ifade edildi.

Dip noktasının geride kaldığına dair algılamaların güçlenmesi nedeniyle, indirimlerin yavaşlama ihtimalinin de gündeme alınmasının ve ay içindeki veri ve haber akışına bağlı olarak esnek bir politika izlenmesinin bu aşamada daha uygun olacağı konusunda mutabakata varıldığı belirtildi.

''FAİZ İNDİRİMİ TOPARLANMANIN HIZINA BAĞLI OLACAK''

Özette, ''Kurul, para politikasının aşağı yönlü esnekliğini uzun bir süre koruması yönündeki görüşünü teyit etmiştir. Faiz indirimlerinin büyüklüğü ve ne kadar süreceği iktisadi faaliyetteki toparlanmanın hızına bağlı olacaktır'' denildi.

Para Politikası Kurulu Toparlanma Özeti'nde şu değerlendirmelerde bulunuldu:

''Önümüzdeki dönemde, para politikası kararları açısından önemli olabilecek bir diğer önemli unsur risk algılamalarını etkileyebilecek gelişmelerdir. Küresel kriz sürecinde finansal sistemimizin sağlam yapısına ilişkin farkındalığın güçlenmiş olması kredi riskimizde göreli bir iyileşmeye neden olmuştur. Bu durum, önümüzdeki dönemde küresel risk iştahının artmaya devam etmesi halinde, portföy kanalıyla ithal malların yurt içi fiyatlarını düşürerek enflasyonun hedefin belirgin olarak altında kalma olasılığını artırabilecektir. Merkez Bankası'nın böyle bir durum karşısında vereceği tepki faiz indirimlerinin Enflasyon Raporu'nda öngörülene kıyasla daha uzun sürmesi olacaktır.

Risk primi üzerinde etkili olabilecek bir diğer unsur maliye politikasına ilişkin gelişmelerdir. Orta Vadeli Program'da öngörülen tutarlı çerçeve mali disiplini sağlamlaştıracak düzenlemelerle desteklenerek daha da güçlendirildiği taktirde, ülkemizin kredi riskindeki iyileşme devam edebilecektir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi de faizlerin aşağı inme olasılığını artıracaktır.

Özetle, risk priminde gözlenebilecek ilave iyileşmeye bağlı olarak politika faizlerindeki indirimlerin daha uzun sürmesi söz konusu olabilecektir.''

''Merkez Bankası, küresel krizin yurt içi ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak için üzerine düşeni yapmaktadır'' denilen özette, geçen bir yıl içinde para politikasının iktisadi faaliyetteki daralmayı sınırlamaya odaklandığı, bu süreçte bir yandan kısa vadeli faiz oranlarını süratli bir şekilde aşağı çekerken diğer yandan dengeleyici bir likidite politikası izleyerek piyasalardaki sıkışıklığı rahatlatmayı amaçladığı belirtildi.

Küresel krize karşı ekonominin direncinin korunması için basiretli bir para politikasının gerekli olduğu fakat bunun tek başına yeterli olmadığı ifade edilirken, orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin, beklenti yönetiminin etkinleştirilmesi ve para politikası kararlarının olumlu etkilerinin desteklenmesi açısından büyük önem arz ettiği kaydedildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber