Ülkemi ve mesleğimi seviyorum ama Bakanımı sevmiyorum

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 09 Kasım 2005 11:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
?MEB öğretmenler için yeni kriterler belirledi: Öğretmen öğrencilerine ?evladım ? diyemeyecek.Sınıfta başarısızlığın nedenini önce kendinde arayacak. Çocukları evlerinde ziyaret edecek?

Böyle yazıyordu Radikal Gazetesinin 8/11/2005 tarihli Betül Kotan'ın yazısı. Her gün büyük bir iştiyakla okuduğum,didik didik ettiğim gazetemi bu yazıyı okuduktan sonra bıraktım. Sinirimden devam edemedim.

Artık tak edercesine düşünmeye başladım. Ve dayanamayıp bilgisayarımın başına oturdum. Yazmak istedim. Bağırmak,çağırmak,haykırmak ve ülkemi yöneten insanların neden bizi bu kadar değersiz gördüklerinin hesabını sormak istedim. Gelecek toplumu oluşturacak çocuklarımızın eğitimini,bu denli önemsememelerine üzüldüm. Her defasında ?her şeyin başı eğitim' deyip kendi kendileri ile çelişen tümcelerin arkasında küçük görünen bu insanları, bu prototipleri kurguladım ve nedenlerle dolu soru tümceleri kurdum kendimce...

Neden!Neden!Neden!

Artık anlamıyorum. Aklım almıyor. Bu nasıl izan bu nasıl anlayıştır. Sene başında yeni müfredatla ilgili bilgi verildi. ?Efendim artık öğretmene çok iş düşüyor. Yeni müfredatla birlikte öğretmenimiz çok yorulacak, devamlı faal olacak?.

Güzel hoş! Faal olmasına olalım da; siz 50-60 kişilik sınıflarda öğretmenin nasıl faal olmasını bekleyebilirsiniz. Yeni müfredatın uygulamasını ve bundan da başarılı olmasını isteyebilirsiniz. bu durumda her öğrenciyi nasıl teşvik edebilirsiniz. Önce sınıfların mevcudunu düşürün ondan sonra öğretmene yük bindirin.

"Öğretmen başarısızlığın sebebini kendinde arayacak. Öğretmen uzman sınava tabi tutulacak. Öğretmen Performans Geliştirmeye göre değerlendirilecek.Öğretmen Çoklu Zeka Kuramını sınıfta uygulayacak.Öğretmen öğrenci psikolojisini bilerek hareket edecek. Öğretmen ?evladım' diyemeyecek?vs."

Yeter artık!

Nereye kadar gidecek her şeyi öğretmenden bekleme ve her başarısızlığı öğretmene yükleme hali. Alt yapı oluşmadan jakoben yaklaşımlarla Ankara'dan emir veren haşmetmahap bakanlarımız bizi hiç mi düşünmüyor. ?

Zorunlu Hizmet Bölgeleri oluşturulup öğretmen zorunlu olarak gönderiliyor çeşitli bölgelere. Zorla gönderirseniz öğretmeni o da zorla okula gider, zorla derse girer.Dayatma ile hiçbir çözüme ulaşılamaz. Ve başarıda elde edilemez.

Bunun çözümü yok mu peki? Madem onlar düşünemiyor ben söyleyeyim;

Bakanımız daha önce zor şartlarda görev yapan illerde, ilçelerde,köylerde bir derecelendirme yaparak ekstra ücret verilecek diye bir şey söylemişti, maalesef konu unutuldu gitti. Bu bizim Sayın Bakanımıza karşı güvenimizi sarstı.Bu haber yüzünden bir sürü öğretmen o yıl bulunduğu bölgede tayin istemekten vazgeçmişti. Verilen söz tutulmadı. İşte o verdiği sözü yerine getirirse kimseyi zorla bir yere göndermesine gerek kalmaz. Doktorlara uygulandı da gitmediler demeyin onların ekstra bir ücrete ihtiyaçları yoktu zaten.Yeteri kadarını zaten bulundukları yerde kazanıyolar ama öğretmen öyle değil.Öğretmen maddi olarak buna gereksinim duyuyor.

Ayrıca öğretmenlerin rapor almalarından muzdaripler, rahatsızlar. Eğer ek ders katsayısı biraz yüksek olursa kimse elzem olmadığı sürece rapor yada sevk almaz. Benzer önlemler alınmıştı daha önce. Örneğin ilaç alımında alınan yüzde yirmilik dilimle elzem olmadığı sürece kimse artık ilaç almadı ve ülkemiz trilyonlarca para tasarruf etti.Bunlar tasavvur edilmeyecek şeyler değil.Ben düşünüyorsam onlar hayli hayli düşünebilir pekala...

Bu kadar icraatları seven, öğrencilerin başarısını düşünen Sayın Bakanımızın; iki ay maaş vermemek ve ek ders ücretlerinden tasarruf etmek pahasına binlerce sözleşmeli personel alırken bütçe için tasarruf hesabını düşünmesi biraz abes kaçmıyor mu? Öğrencileri bu kadar mı düşünüyor. Bu paradoksların öğretmenlerin gözünden kaçtığını mı sanıyor?

Gelen Sözleşmeli Personel geçici olduğunu bile bile nasıl verimli olabilir? Ki bütün şartları kendi mezun olduğu sınıf arkadaşı ile aynı olduğu halde, küsuratlı puanlarla kadrolu atanamadığı için zorunlu olarak Sözleşmeli Öğretmenliğe başvuran öğrencilerin özlük haklarının kısıtlanması ve üvey evlat muamelesi görmeleri bu öğretmenlerin psikolojisini nasıl etkiler hiç düşündünüz mü?Bunu düşündüğünüz zaman nasıl başarı bekleyebilirsiniz.

?Vay efendim MEB öğretmen yetiştirme kriterlerini Avrupa Birliği(AB) standartlarına uygun hale getirmek için harekete geçti.?

Yapmayın Allah aşkına! Bu kriterleri oturduğu yerden koymak pek zor olmasa gerek. Kriter koymak, yük bindirmek ve emir yağdırmak kolay. Maaş kriterleri neden göz önüne alınmıyor. Yada ?sosyal kriterler'?Avrupa'da ki öğretmenlerin maaşlarını düşündüğümüzde bizim maaşlarımız onlarınkinin yanında deryada kadre kadar kalıyor. Neden bu standartlar atlanıyor da diğer standartlar eksiksiz tamamlanmaya çalışılıyor. Öğretmen önce kendisine değer verildiğini anlamalı ve görmeli. İl Milli Eğitim Müdürlüklerine hiçbir öğretmen gitmek istemiyor. Çünkü buralarda çalışan insanların (memurun, personelin..vs) öğretmenlere yaklaşımları, davranış şekilleri tüm öğretmenleri rahatsız ediyor. Sanki onlar bize hizmet için değil de biz onlara hizmet için çalışıyoruz. Hiçbir değerimiz yok. Belki de Milli Eğitim Bakanlığı kadar personeline sahip çıkmayan, en ufak bir sorun olduğunda ilk etapta öğretmenini suçlu gören başka bir kurum yoktur.Sayın Bakanıma mail atıyorum hiç cevap alamıyorum. Öğretmene,geleceğin mimarlarını yetiştirecek olan insanlara atfedilen değer belli.?Yeter artık.

?Parlamentoda o kadar profesör, doçent, bilim adamı, düşünen beyin var ben bunları düşünüyorum da onlar nasıl düşünmüyorlar? diye kendimi sorguladım. Ülkemde rüşvet,hırsızlık,dolandırıcılık, açlık , sefalet had safa da eğer her şeyin başı eğitim olsaydı bu saydıklarımın çoğunun olmaması lazımdı. Eğitime ayrılan bütçe komik rakamlara tekabül ediyor. Öğretmenin kafası derste ayın sonunu nasıl getiririm hesapları ile meşgul ediliyor. Allah aşkına sorarım size bu kadar mı düşünüyorsunuz Türkiye'nin geleceğini ve geleceğini oluşturacak beyinleri,bireyleri,öğrencileri, fertleri. Bu statükocu anlayış nereye kadar devam edecek.Oturup Ankara'dan edebiyat yapmak,emir yağdırmak, yük bindirmek,elbette kolay?

"Haber Gönder" yoluyla yazan: Öğretmen/ VAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber