Doktorlara 'içten' eleştiri: Hakim-asker-öğretmen tıpış tıpış gidiyor, hekim kaçıyor

Haber Giriş : 10 Mart 2006 07:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Prof. Dr. Türkân Saylan'ın doğuda görev almak istemeyen meslektaşlarını ağır şekilde eleştirmesi ve "Hâkimi, öğretmeni, askeri tıpış tıpış giderken doktorlar bunu zulüm sayıyor" diye yazması, zorunlu hizmet tartışmalarını alevlendirdi

Türk Tabipler Birliği'nin başvurusu üzerine "Danıştay'ın zorunlu hizmetin yapılamayacağı" yönündeki kararıyla başlayan tartışmalar giderek artıyor.
Uluslararası başarılara imza atmış tıp doktoru Prof. Dr. Türkân Saylan, doktorların zorunlu hizmeti reddetmesini anlamadığını dile getirdi ve "Ülkenin, sana konfor sağlayamayan yörelerinin adını 'sürgün yeri'ne, 'mahrumiyet bölgesi'ne çıkarmada senin rolün yok mu? Orada doğarken ölen analarda, bebelerde senin sorumluluğun yok mu? Bunu nasıl temizleyebileceksin?" diye sordu. Saylan'ın görüşlerine katıldığını belirten İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, "Gönüllü olarak da bu iş yapılabilir" derken, Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, "Keşke gönüllü hekimlerimiz olsa" diye konuştu.

Radikal gazetesinde dün "Ülke sorunlarına duyarlı sağlıkçılara açık mektup - Çözüm Üretme Zamanıdır" başlıklı yazısında Saylan, doktorlara "Sen ne katacaksın bu çorbaya, insanları sağlıklı kılmak için sen yüreğinden, beyninden, emeğinden ne vereceksin?" diye sordu.

Prefabrik sağlık ocağı
Saylan, hekimlerin sağlık hizmetlerinin çözümü konusunda gerçekçi bir plan ve projeyi topluma ve gelip giden siyasi iktidarlara kabul ettirme çabası yerine, yapılan ve çoğu da yanlış olan her şeye anında tepki göstermekle, tıpkı yıllardır muhalefet partilerinin yaptıklarının benzerini yapmakla yetindiklerini vurguladı.

Saylan, 1983'lerde Van'ın Çaldıran ve Muradiye'sinde görevliyken, prefabrik sağlık ocaklarında çalıştığını anımsatarak, askeriyeden alınan ranzalarda yatarak gündüzleri köylere dağıldıkları o dönem genç sağlıkçıların içlerinde yurt sevgisi ve hizmet coşkusunun işlediğini söyledi.

'Tıpış tıpış gidiyorlar'
"Mahrumiyet bölgesi" tanımını da eleştiren Saylan, şöyle devam etti:
"Hâkimi, savcısı, askeri, öğretmeni tıpış tıpış giderken, hekimi zulüm sayar oralara gitmeyi?.. 'Mahrumiyet bölgeleri'ni biz kendimiz yaratıyoruz. Gitmemekle, gidince hizmet etmemekle, her şeyi kötülemekle, aldığımız eğitimi hemen paraya dönüştürme hırsıyla, gönderilir gönderilmez dönüş yollarını aramakla biz o bölgeleri yaratıyoruz."

"Zorunlu hizmet"in alınan raporlarla, dost ahbap bulup il merkezlerinde görevlendirilmelerle noktalandığını anlatan Saylan, şöyle devam etti:
"Zorunlu hizmet tıp fakültelerinden ve uzmanlıklardan mezun olanlar için salt birer yıl, kendi yaşamlarını kurmadan, sabitlemeden rahatça yapılabilecek bir görevdir. Genç sağlıkçılarımıza, ülkelerini, insanlarını tanıma, onlara, toprağa dokunma, bu bilgi ve deneyimlerle genel olarak ülke sorunlarına çözüm üretme ve karar mekanizmalarına geldiklerinde, salt oy kaygısıyla popülizm yerine gerçek ve sonuç alınabilecek kararları alabilme olanağı tanımalıyız. Tam da ithal hekim önerileri ortalıkta dolaşırken, bu ülkenin yurttaşları olmanın onurunu taşıyan tüm sağlıkçılarımızı, insan sağlığı konusunda somut, uygulanabilir çözümler üretmeye davet ediyorum."

Gençlere çağrı
Prof. Dr. Saylan sağlık örgütlerinin yapılan her şeye karşı çıkarak ve kendi aralarında da uzlaşamayarak var olageldiklerini, "Sağlık sorunlarımız nasıl çözümlenir?" sorusuna gençlerce yanıt oluşturulmasını istediğini belirtti.

İSTANBUL TABİP ODASI BAŞKANI GÜRSOY:
'Zorunlu değil gönüllü yapılsın'

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Türkân Saylan'ın görüşlerine katıldığını ancak bazı eklemelerin gerektiğini belirterek, "Burada hizmetin zorunlu olmasına ihtiyaç yoktur. Gönüllü olarak da bu iş yapılabilir. Yeter ki bu işbirliği kurulabilsin" dedi.

Sağlık sorunlarına ilişkin hazırlanan projelerde yer almak istemelerine karşın Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından hazırlanıp Sağlık Bakanlığı'na iletilen çok sayıda çözüm önerisinin hayata geçirilmediğini söyleyen Gürsoy, şöyle konuştu:
"Gelmiş geçmiş iktidarların sağlık bakanları, TTB ile işbirliği yapmak yerine bir gerilim politikası gütmüşlerdir. Biz, mecburi hizmet konusunda 'hiç kimse gitmesin' demiyoruz. 1961'deki sosyalizasyona, o dönemin hekim örgütleri büyük bir heyecanla sahip çıkmışlardır. Yine sahip çıkıyoruz. O yöntemle, o heyecan paylaşıldığı takdirde mecburi hizmetin benzeri uygulamalar pekâlâ yapılabilir. Ama bir taraftan sağlığı özelleştirecek ve 'dışarıdan 100 dolara hekim getirtiriz' diyerek hekimleri tehdit edeceksiniz, diğer taraftan da hekimlerin mecburi hizmete gitmelerini isteyeceksiniz. Bu yasa, eşitliğe aykırı."

Genç hekimlerin Anadolu'yu tanımalarının ve deneyim kazanmalarının çok iyi bir şey olduğunu belirten Gürsoy, "Ama tek başına bununla hiçbir mesele halledilmez" diye konuştu.

Erdoğan'a eleştiri
Gürsoy, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "İthal doktor getireceğiz" demecini eleştirerek, "Şu anda bin civarında doktor gerekli başvurularını yapmış ve Sağlık Bakanlığı'nda görev bekliyor. Hükümet, bunlara görev vermek yerine ithal doktor getireceğiz diyor. Bu bir fanteziden başka bir şey değildir" şeklinde konuştu.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber