Başbakan Erdoğan ÖZÜR diledi

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 16 Ekim 2006 03:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

'Yan gelip yatma' için özür dilerim

Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndaki çalışma ofisinde Uğur Dündar'a son gelişmeleri değerlendirdi ve "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir, sözüm yanlış anlamalara yol açtıysa özür dilerim" dedi. İşte Erdoğan'a sorular ve açıklamalarından özetler...

Sayın Başbakan son günlerdeki en önemli gelişmelerden biri DYP Genel Başkanı Sayın Mehmet Ağar'ın bölücü PKK terör örgütünü kastederek "Dağda silah sesleri olacağına, düz ovaya gelsinler ve siyaset yapsınlar" şeklindeki açıklamasına Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Büyükanıt'ın çok sert bir şekilde; "Bu bir genel af çağrısıdır, şiddetle kınıyorum" diyerek cevap vermesi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir defa AK Parti iktidarının gündeminde bir af kesinlikle yoktur, bunu söyledim. Yani vatandaşın babası ölmüş, anası ölmüş, yavrusu ölmüş, kardeşi ölmüş. Bunu yapanı bir defa affetme yetkimiz bizim kesinlikle zaten yoktur. Meclis grubu itibarı ile yasama organının içerisinde ağırlıklı bulunan bir partinin genel başkanı olarak, bizim düşüncemiz bu. Ben öyle zannediyorum ki şu anda parlamentodaki ana muhalefet de, diğer muhalefet de, bu noktada bizden farklı düşünmüyor. Burada adeta konsensüs var.

AĞAR POZİTİF

Peki mücadele konusunda asker "Dağda tek bir terörist kalmayıncaya kadar silahlı mücadele devam edecek" diyor. Bu konuda çok net çok kararlı bir tavır sergiliyor.

Bu çok iddialı bir ifade. Bu konuda bütün enstrümanlarını kullanmak başka bir şeydir, operasyonel olarak vazife sürdürmek başka bir şeydir. Son bir kişi kalana kadar bu işi sürdüreceğiz ifadesi, çok başka bir şeydir. Bunu dünyada kimse halledememiş ki, biz halledelim. Ha, siner veya pasif duruma geçebilir ama bitmez. Burada Sayın Mehmet Ağar'ın yaklaşımını ben negatif bir yaklaşım olarak görmüyorum. Orada pozitif bir yaklaşım var. Yani ben, Sayın Ağar'ın bunu iyi niyetle söylediğine inanıyorum. Nedir o? Silaha karışmamış, bu tür olayların içerisine girmemiş, katil değil, böyle bir şey yok. Yapacaksan gel siyaset yap. Yani bir idealin varsa, gel siyaset yap, diyor.

Sayın Başbakan, siz son günlerde iktidara geldiğinizden bu yana en düşük oy potansiyeline indiğinizi söylediniz. O arada bir de kamuoyu yoklaması yayınlandı. Yüzde 26-27 dolaylarında gösterildi partinizin oy oranı. Bu düşüşe neden olarak da, sizin "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" şeklindeki sözleriniz gösterildi ve 9.75 puan götürdüğü öne sürüldü. Bu arada halkın yüzde 56.6'sının da sizin davranışlarınızı fazla sert bulduğu şeklinde bir değerlendirme yapıldı. Siz oy kaybınızı neye bağlıyorsunuz? Ayrıca şehit ailelerine birer şükran plaketi gönderdiğiniz de basında yer aldı. Acaba bu davranışınız şehit ailelerin gönlünü alma, o sözden duyduğunuz üzüntüyü dolaylı yoldan da olsa ifade etme anlamında değerlendirilebilir mi?

Kamuoyu araştırmasında, siyasette hep inişler çıkışlar olur. Ben "Kararsızlar zirve yaptı" ifadesini kullandım.

Ama sizden kopmaları da gösteren bir tablo tabii.

Biz 34,4 almışız. Şimdi 27'ye yakın bir noktaya gelmişiz. Bu arada kararsızlar araya girmiş. Başka bir partiye kayma yok yalnız. Burası çok önemli. Çünkü diğer partilerde de aynı şekilde eksilme var.

KOPMALAR KARARSIZ

Yani sizden kopup, söz gelimi MHP'ye, DYP'ye gitmemişler mi?

Gitmez. Hayır. Kopmaların tümü kararsızlardır. Aynı şekilde CHP'de de eksilme var. O da kararsızlardır. Şimdi "yan gelip yatma" sözüne gelince, bir vatandaşımız şunu söyledi: "Başbakanım artık, şehit cenazeleri görmek istemiyoruz" dedi. İfade bu. Ben orada kalkıp da bir şehitlikle alakalı olarak o kavramı küçümsemeyecek bilgiye, birikime, irfana hamdolsun sahibim. Çünkü o kavramın ne kadar kutsal olduğunu en iyi bilecek kadar inancı, birikimi olan da birisiyim.

BİZİMLE KONUŞAN ŞEHİT ANALARI VAR

Yine de söylememeyi tercih eder miydiniz?

Askerlik ocağına ben orada bir tanımlama yapıyorum. Şehidimize yönelik bir ifade değildi o ifade. Benim söylediğim şuydu: Bizim kültürümüzde kına iki yerde yakılır dedim. Bir evlenirken nikáhta, ikincisi de evladını askere gönderirken... Ve bizim kültürümüzde biliyorsunuz "git oğlum git, ya gazi ol ya şehit" der, analarımız böyle uğurlardı vatan görevine. Biz bu kültürle yetiştik. Dolayısıyla askerlik dedim, yan gelip yatma yeri değildir. Şimdi bu ifade yanlış anlaşıldıysa eğer, şehitlerimize hakaret olarak telakki edilmişse bundan üzülürüm. Böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil. Bundan dolayı üzülenler olmuşsa, ben o annelerden, o babalardan kesinlikle özür dilerim. Ama bu konuda gelip bizimle oturup konuşan şehit anaları da olmuştur.

Selimiye'de teravih

Başbakan Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan Edirne'de Lalezar Restaurant'taki iftar yemeğine katıldı. Erdoğan, iftar yemeğinin ardından Selimiye Camii'nde teravih namazını kıldı. Başbakan'ı görmek için gelen vatandaşlar, tarihi Selimiye Camii'nde izdihama neden oldular.

Çok sevdiler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan'la birlikte Selimiye Camii'ni gezdi. Erdoğan çifti daha Fatih Sultan Mehmet'in çocukluğunda kaldığı Selimiye Taş Odalar hakkında yetkililerden bilgi aldı. İftarda ise kucaklarına verilen bir çocuğu sevdi.


Genelkurmay başkanı konuşur kuvvet komutanı konuşamaz

Askerin Cumhuriyet'in değerlerinin tehdit altında olduğunu, yani irtica tehdidinin var olduğunu söylemesi, ayrıca bölücü terörle ilgili tehdit konusunda konuşmasını siyaset anlamında mı değerlendiriyorsunuz?

Yani bir defa ülkede bir hükümet vardır, iktidar vardır. İktidarın sorumluluğundadır bunlar. Böyle ifade edildiği gibi ne laiklik, ne irticada abartılı bir sıkıntı yok. Lokal veya bireysel bazı çıkışları biz adeta Türkiye'nin genelinde egemenmiş gibi gösterirsek yanlış yaparız, ülkeyi gereriz, piyasaları gereriz. Yani yeni yeni böyle saptamalar yapıyoruz. Doğru değil. Bir de tabii bizim bu 4 senelik süreçte bir tavrımız vardı. Bizde Genelkurmay Başkanımız yeri geldiğinde açıklamalarda bulunur. İkinci başkan bulunur. Ama kuvvet komutanları bu tür açıklamalarda bulunmaz. Kuvvet komutanları kendi ilgi alanlarına yönelik olarak açıklama yapar.


Orhan Pamuk asıl kimliğini buluyor gibi

Orhan Pamuk bir Türk olarak ilk defa Nobel Ödülü'nü kazandı. Siz de kendisini arayıp kutladınız. Ancak bu ödül ilan edilir edilmez, bir tartışma başladı. Acaba Orhan Pamuk'a bu edebiyatçı kişiliği ve başarısı nedeniyle mi verildi, yoksa biz bir milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürt'ü öldürdük, sözleri nedeniyle mi verildi? Bu tartışma sürüyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Şimdi Uğur Bey futbolu seversin.

Evet...

Ben de futbolu severim. Ben siyaset bir netice işidir diyorum, futbol bir netice işidir diyorum. Aynı zamanda dünyadaki sosyal gelişmeler de bana göre bir netice işidir diyorum. Şimdi burada Sayın Pamuk bir Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır. Tartışmaları koyalım bir kenara. Bu bir Türk için veya Türkiye'nin evladı için dünyada bir ilk. Öyleyse bunu bizim bir kenara koymamız, rafa kaldırmamız yanlış olur. Bundan dolayı bize düşen kutlamaktır. Bizim burada kalkıp, Orhan Pamuk'un söylediklerini ve ödülü adeta böyle bir sentezleme yapıp veya miks edip bu şekilde değerlendirmemiz yanlış olur. Ve nitekim hemen ödülden sonra Sayın Pamuk'un, Fransa'nın kararı hakkında yapmış olduğu eleştirel açıklamalarla, sanki asıl kimliğini buluyor gibi bir durum da ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da demek ki kavgalar bir şey getirmiyor.


AKP'liyim diye ihale almasın mı?

Döneminizde "Ali Dibo" kavramı oluştu.

Anadolu illerinde diyelim küçük bir yerde, siz orada ağırlıklı bir esnafsınız. Ve bu esnaflığınız nedeniyle bir partide de göreviniz var. Sizinle zaten daha önce de devletin alışverişleri oluyor. Şimdi bu alışverişlerde hemen "Efendim bak oradaki tüpçüden gidip tüp alıyorlar" veya "İnşaat malzemelerini gidip oradan alıyorlar." En uygun fiyatı o veriyor da, onun için oradan alıyorlar. Yani o zaman akla şu geliyor. AK Partiliyim diye artık devletin hiçbir ihalesine girmeyecek miyim? Daha önce giriyordum, şimdi girmeyecek miyim?

Yani AK Partili zenginler yaratıldığı iddiasını genel bir doğru olarak kabul etmiyorsunuz?

Bu bana çok çirkin bir yaklaşım olarak geliyor. Kalkıp da affedersiniz 10 milyarlık, 15 milyarlık ihaleleri diline dolayıp da AK Parti'yi gölgelemek çok çirkin, çok yanlış bir şeydir. Bunların içinde yanlış yapanlar yok mudur, şüphesiz ki vardır. Bazılarını partimizden ihraç etmişizdir. Bazıları kendileri ihraç edileceğini anlayınca istifa etmişlerdir. Kaldı ki 3200'ü aşkın belediyeden 1700 küsur belediyenin AKP'li olduğunu düşündüğümüz zaman, bunun yüzde yüzünün tertemiz, sapasağlam olduğunu iddia edersek yanlış olur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber