'Yetki de bütün sorumluluk da cumhurbaşkanında olacak'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: "Bu millet seçim akşamı kimi cumhurbaşkanı seçti ise bütün yetki de bütün sorumluluk da cumhurbaşkanında olacak. Cumhurbaşkanında yetki var sorumluluk yok şimdi. Hükümette, başbakanda yetki var sorumluluk da çok. Şimdi ikisini tek elde topluyoruz ve böylece çatışmacı bir sistemin ortada durmasına mani oluyoruz inşallah"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Mart 2017 22:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Yetki de bütün sorumluluk da cumhurbaşkanında olacak'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'de vesayetin geride bırakılması, çift başlı yönetimin sona erdirilmesi, siyasi istikrarsızlıkların yani 17 ayda hükümetlerin kurulmasından kurtulmak yeni bir anayasaya, ekonomik istikrarsızlıkların önlenmesi için yeni bir sistem değişikliğine ihtiyaç var." dedi.

Kurtulmuş, Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Gençler soruyor, Başbakan Yardımcısı cevaplıyor" konferansında üniversite öğrencileriyle bir araya geldi.

16 Nisan'da yapılacak halk oylamasının kendilerinden daha çok gençleri ilgilendirdiğini belirten Kurtulmuş, "Türkiye'nin geleceği sizsiniz, sizden sonraki nesillerdir. Türkiye bu yol ayrımında ümit ediyoruz ki 16 Nisan akşamı 'Evet, evet, evet 'diyerek,Türkiye'nin yolunu bu aziz millet açacaktır." diye konuştu.

İki soru ile konuşmasını özetlemeye çalışacağını ifade eden Kurtulmuş, bunlardan birincisinin, birinci bölümünün niye böyle bir anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğu yönünde olduğunu bildirdi.

- "Türkiye'de mevcut sistem çatışmacı ve vesayetçi bir sistemdir"

Türkiye'de ne için bir sistem değişikliğine ihtiyaç olduğunu 4 ana başlıkta topladığını kaydeden Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Birincisi Türkiye'de mevcut sistem çatışmacı ve vesayetçi bir sistemdir. Türkiye'de siyasi aktörler arasında kurumlar arasındaki çatışma zaman zaman da bu çatışmanın topluma sirayet etmesi, Türkiye'nin yakın tarihinde karşılaştığı bir durumdur. Türkiye 1950'den 2017'ye kadar 67 yıllık sürede tecrübe ettiği çok partili siyasi hayatında maalesef sistemin çatışmacı yönünden çok ağır şekilde çekmiş. Çok ağır bedeller ödemiştir. Bu 67 yılda sistemin çatışmacı özellikleri dolayısıyla 5 kez darbe olmuş."

67 yıllık çok partili siyasi hayatlarında 68 siyasi partinin kapatıldığını ve çok sayıda siyasinin yasaklı hale geldiğini anımsatan Kurtulmuş, sistemin bir avuç elitin yönettiği çatışmacı bir sistem olduğunu belirtti.

Bu sistemden ve bu çatışmalardan, kurum ve kuruluşlar arasındaki kavgalardan artık kurtulmaları gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, "Bunun için bu vesayetçi sisteme 'Hayır' diyor, Türkiye'de millet egemenliğine 'Evet diyoruz, evet diyoruz, evet diyoruz." dedi.

- Sistemin çift başlı olması

İkinci nedenin bu sistemin doğası "Çift başlılık" diyen Kurtulmuş, bu çift başlılığın önlenmesi için "Evet" dediklerini aktardı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Çatal çomak toprağa saplanmaz" diye Anadolu'da güzel bir söz olduğuna değinerek, "Yani çift başlı bir sopa toprağa giremez." ifadesini kullandı.

Türkiye'de 1961 ve mevcut 1982 Anayasası'nın da yönetimde çift başlılığı öngördüğünü vurgulayan Kurtulmuş, bir kısım yetkilerin cumhurbaşkanına, bir kısmının başbakana verildiğini, bundan dolayı çok partili siyasi hayatlarında nice cumhurbaşkanları ile başbakanların kavgasının yaşandığını anlattı.

Kurtulmuş, Türkiye'de sistem içindeki çift başlılığın getirdiği kavgaların, adamlar kötü olduğu için ortaya çıkmadığını belirterek, "Bu isimler geçimsiz, bu isimler kavgacı oldukları için değil, sistem kavga, çatışma üzerine kurulu olduğu ve yönetimde çift başlılığı öngördüğü için böyle." diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Turgut Özal, Yıldırım Akbulut. Yıldırım Akbulut'u kolundan tutup oraya getiren kim? Turgut Özal, Tansu Çiller Süleyman Demirel, Tansu Hanım'ı kolundan tutup oraya getiren kim? Süleyman Demirel. Ahmet Necdet Sezer'i kim tanırdı? Kolundan tutup oraya getiren Bülent Ecevit. Her birisi kendisine medyunuşükran oldukları kişilere karşı birtakım ayrılıkların içerisine girmişler. Kötü oldukları için bu çatışmalar olmamış, sistem böyle olduğu için olmuştur. Şimdi diyoruz ki artık davul birisinin boynunda tokmak öbürünün boynunda sistem olmayacak. Bu millet seçim akşamı kimi cumhurbaşkanı seçti ise bütün yetki de bütün sorumluluk da cumhurbaşkanında olacak. Cumhurbaşkanında yetki var, sorumluluk yok şimdi. Hükümette, başbakanda yetki var sorumluluk da çok. Şimdi ikisini tek elde topluyoruz ve böylece çatışmacı bir sistemin ortada durmasına mani oluyoruz inşallah."

- Siyasi istikrarsızlıkların önüne geçmek

Üçüncü nedenin siyasi istikrarsızlığın önüne geçmek olduğunu açıklayan Kurtulmuş, Türkiye'de 94 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca 65 hükümet kurulduğunu ifade etti.

Ortalama 17 ayda bir hükümet değiştiğini kaydeden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Allah aşkına 17 ayda köşebaşına bir market açsanız o marketi işletebilir misiniz, o bile sorulabilecek bir şeydir. Her 17 ayda bir hükümet gelmiş, sonra öteki gelmiş, sonra öteki. Öyle ki seçimlerden sonra aylarca hükümet kurulamadığı zamanlar olmuş. Hükümetin birinci partiye değil, ikinci partiye değil, üçüncü partinin başkanına verildiği zamanlar olmuş, Mesut Yılmaz'ın başbakan yapılması. Türkiye'de bu sistemde tek bir adama bile başbakanlık verildiği olmuş, Yalım Erez. Bunların hepsinin kurtarılması Türkiye'nin bu vakit kayıplarından kurtulması için inşallah yönetimde çift başlılığı ortadan kaldırıyor ve seçim akşamı hangi hükümetin kurulacağına doğrudan doğruya millet tarafından inşallah karar veriyoruz."

- Ekonomik krizlerin önlenmesi

Dördüncü nedenin ekonomik krizlerin önlenmesi olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bu ekonomik krizlerin Türkiye'ye çok büyük faturasının çıkarıldığını ifade etti.

Kurtulmuş, "Türkiye'de tek parti dönemlerinde ekonomik büyüme yüzde 5,6, koalisyon dönemlerinde yüzde 4, darbe dönemlerinde isi yüzde 3.4, ayan beyan ortadadır. Türkiye koalisyon dönemlerinde maalesef ekonomik olarak da geri gitmiş, kalkınma hızı ortadan kalkmıştır. Bu dört nedenden dolayı hani diyorlar ya 'niye istiyorsunuz, niye değişiklik lazım' diye, Türkiye'de vesayetin geride bırakılması, çift başlı yönetimin sona erdirilmesi, siyasi istikrarsızlıkların yani 17 ayda hükümetlerin kurulmasından kurtulmak yeni bir anayasaya, ekonomik istikrarsızlıkların önlenmesi için yeni bir sistem değişikliğine ihtiyaç var. Bu dört temel nedenden dolayı Türkiye halkının talep ve beklentileri doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi ile AK Parti TBMM'de müştereken milletvekillerinin oylarıyla 339 kişi bu anayasa paketine evet dedi. Şimdi söz de karar da milletindir. İnşallah milletimiz çok yüksek oranda evet diyerek bu teklifin önünü açacak, Türkiye'de en yüksek evet çıkan illerden birisi de Allah'ın izniyle Elazığ olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'de milletin nasıl oy kullanacağını onlara soracak değiliz. Bu aziz millet Allah'ın izni ile bu oynanan oyunlara da bakarak nasıl oy kullanacağını çok iyi biliyor." dedi.

Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Gençler soruyor, Başbakan Yardımcısı cevaplıyor" konferansında üniversite öğrencileriyle bir araya gelen Kurtulmuş, Türkiye'de çift başlı yönetimin sona erdirilmesi için yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Türkiye'de siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklardan kurtulmak için yeni bir değişikliğe ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Şimdi söz de karar da milletindir. İnşallah milletimiz çok yüksek oranda evet diyerek bu teklifin önünü açacak." dedi.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Siz tek adamlık istiyorsunuz diyorlar. Allah aşkına Tayyip Erdoğan daha ne desin. Adamcağız, 'Ya ben bir faniyim. 16 Nisan akşamına kadar çıkacağım bile malum değil' diyor... Biz fani olan insanlar üzerinden hesap yapmayız. Bu topraklarda kıyamete kadar baki olan aziz milletimiz üzerinden hesap yaparız ve milletin önünü açmak için çalışırız. Cumhurbaşkanı artık sorumlu. Suç işlerse Meclis'in çoğunluğuyla cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılabilecek. Cumhurbaşkanı bütçeyi hükümetin başı olarak yaptıracak. Bunu Meclis'e nasıl şimdi başbakan, hükümet sunuyorsa o zaman da hükümetin başı olan cumhurbaşkanı sunacak."

Kurtulmuş, 1980 öncesinde parlamentoda oylama yapıldığını ancak cumhurbaşkanının seçilemediğini hatırlatarak, bunun darbeye zemin hazırladığını anlattı.

- "Sesleri solukları yetmiyor"

Avrupa'nın birçok gazetesinin Türkçe manşet ile çıktığını dile getiren Kurtulmuş, şöyle dedi:

"İsviçre'nin bir gazetesi diyor ki 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne hayır oyu kullanın'. Türkçe yazmış. Allah'ın izni ile de bütün dünyaya yavaş yavaş Türkçe'yi de öğretiyoruz, öğreteceğiz de İnşallah. Türkiye'de millet hayır dese sana ne evet dese sana ne. Anladığım kadarı ile şu, Türkiye'de hayır cephesi biraz geride kalmış, güçleri, sesleri solukları yetmiyor, millet itibar etmiyor dışarıdan da birilerini bu kampanyaya misafir olarak getiriyorlar ama hiç merak etmeyin bu aziz millet 16 Nisan'da 'evet, evet, evet' diyecek. Meşhur Bild gazetesi o da diyor ki, 'Erdoğan'ı ve Türk siyasetçileri Almanya'da görmek istemiyoruz'. Anlamadığım taraf şu, ya arkadaş 2014'te bir seçim kampanyası oldu mu, oldu. Bizler de cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bakanlar kampanya yaptı mı yaptı. Oradaki Türk vatandaşlarımız da oy verdiler mi, verdiler. Bir kişinin burnu kanadı mı, kanamadı."

- "Ne hallere geldiler yazıklar olsun"

Gayet demokratik bir şekilde seçimlerin yapıldığını aktaran Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"2014 seçimlerinde bu olurken şimdi ne değişti de hani robotlar var ya böyle yürürler, birileri bunların arkasından düğmelerine bastı, hepsi ayağa fırladılar. Bu bana neyi hatırlatıyor biliyor musunuz? Sağda solda böyle radikal Marksist örgütler böyle bir takım el broşürleri dağıtıyorlar, onları hatırlatıyor. Ne hallere geldiler yazıklar olsun. Türkiye'de milletin nasıl oy kullanacağını onlara soracak değiliz. Bu aziz millet Allah'ın izni ile bu oynanan oyunlara da bakarak nasıl oy kullanacağını çok iyi biliyor."

Avusturya Dışişleri ve Entegrasyon Bakanı Sebastian Kurz ile 2 yıl önce görüşmesini anlatan Kurtulmuş, Kurz'a Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini gençlere örnek gösterdiğini ve gençlerin önünün açılmasının gerektiğini söylediğini belirtti.

- "Biz oradaki kardeşlerimizle gönülden gönüle konuşuyoruz"

Çok güzel ve keyifli bir görüşme yaptıklarını bildiren Kurtulmuş, şunları dile getirdi:

"Ne oldu ise bu adama, ayarlarını bozdular, 'Erdoğan Avusturya'ya gelmesin, Türk siyasetçiler Avusturya'ya gelmesin' dedi. Arkasından Almanya, arkasından Hollanda. Hollanda'nın yaptıkları kabul edilir bir şey değildir. Yenilir yutulur bir şey değildir. İnsafa, vicdana, demokrasiye, insan haklarına, fikir özgürlüklerine sığmaz. O gün Fatma Betül hanıma yaptıklarını gördünüz. Orada saatlerce beklettiler. Her türlü yanlış, hakaretler ettiler. Allah razı olsun o da sonuna kadar durdu. Niye, Türk vatandaşları ile buluşmayacaklar. Kusura bakmasınlar, bizim oradaki kardeşlerimizle buluşmak için illa böyle zamanlarda ya da meydanlarda karşı karşıya kalmamız gerekmiyor. Biz oradaki kardeşlerimizle gönülden gönüle konuşuyoruz, konuşmaya devam ediyoruz."

"Onlar bildikleri yoldan yürüsünler biz mazlum milletlerin hamisi olmaya devam edeceğiz." diyen Kurtulmuş, dünya 5'ten büyüktür demeye devam edeceklerini vurguladı.

Türkiye'nin ekonomik ve siyasi olarak büyüyeceğinin ve daha da güçlü olmaya devam edeceğinin altını çizen Kurtulmuş, büyüyeceklerini ve gelişeceklerini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, gençlerin Türkiye'yi yönettiği dönemde çok daha yukarılara çıkacaklarına işaret ederek, 15 Temmuz darbe girişiminin iyi okunması ve arkasındaki güçlerin iyi bilinmesi gerektiğini belirtti.

- "Bunları iyi anlayacağız ve resmi yerine koyacağız"

Yılbaşı gecesi DEAŞ'ın İstanbul'da yaptığı saldırıda onlarca kişinin öldüğünü anlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunu sadece bir kişi ve onun hücresinin yaptığı bir faaliyet olarak görürsek bu bir kriminal bir vakadan ibaret kalır, o parçanın gereği de ne ise onu okuyup yerine koyacağız. PKK, Cizre, Silopi ve Hakkari'de toprakları kazdı, içine bombalar koydu. Niçin koydular bunları iyi anlayacağız ve resmi yerine koyacağız. Aynı şekilde Karlov suikastını yapan o adam niye oraya gönderildi ve niye o suikast yapıldı. Bunu iyi anlayacağız, iyi çözeceğiz ve yerine koyacağız. PYD denilen bir terör örgütü nereden bu kadar silahları buldu da bir anda Suriye'nin kuzeyinde etkili hale geldi. DEAŞ denilen bir takım militanlar dünyanın dört bir tarafından nasıl bir araya getirildi de dünyanın en önemli ölüm silahları ellerine verildi. Türkiye'nin ve bölgenin başına bela edildi. Bunların hepsini okuyup yerli yerine koyacağız. Büyük resim ortaya çıktı mı parçaları koyduğumuzda çıktı."

- "Suriye, sokak sokak şehir şehir bölündü"

Osmanlı coğrafyasını paramparça ettiklerini, ikinci defa bölgeyi bölmek istediklerini bildiren Kurtulmuş, "İşte görüyorsunuz koskoca Irak fiilen üçe bölündü. Suriye ben diyeyim 33 siz deyin 53 parçaya bölündü. Belki lime lime edildi. Suriye, sokak sokak şehir şehir bölündü." ifadelerini kullandı.

Ortadoğu'da bu işlerden anlayacak, bu gidişata müsaade etmeyecek ve bu oyunları bozabilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, o yüzden Türkiye'nin üzerine abandıklarını, FETÖ'nün de PKK'nın da DEAŞ'ın da şu manşetleri atanların da gayretinin bu olduğunu aktardı.

Bunların gayretinin güçsüz ve zayıf bir Türkiye olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle dedi:

"Türkiye ayakları üzerinde zor dursun. 'Biz öyle bir Türkiye istiyoruz ki ne olsun ne ölsün' diyorlar. Yok öyle şey, bu millet Osmanlının ve Selçuklunun torunudur. Görüyor, anlıyor ve bu ve Allah'ın izniyle oyunları da bozacak güce de inşallah sahip oluyoruz. 16 Nisan'dan sonra da çok daha güçlü ve hızlı bir şekilde yolunda yürüyen, bu oyunları altüst eden, bütün dünyada mazlumlara daha fazla kol kanat geren, ekonomisini, siyasetini istikrarlı bir hale getiren bir Türkiye için 'evet' diyoruz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber