Kara Kuvvetlerindeki darbe davasında sanık savunmalarıyla devam edildi

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 150 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Kasım 2017 19:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Kara Kuvvetlerindeki darbe davasında sanık savunmalarıyla devam edildi

- Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki (KKK) eylemlere ilişkin 150 kişinin yargılandığı davada sanık savunmalarının alınmasına devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları ve izleyiciler katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık eski Astsubay Göksel Salı, isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Savunmasında hem psikolojik, hem fiziksel rahatsızlığı olduğunu ve terapi gördüğünü anlatan Salı, darbe girişiminin yaşandığı gün normal mesai sonrası evine gittiğini söyledi. Salı, 21.04'te kuvvet santralinden arandığını, "tatbikat olacak" denildiğini, arayan kişinin sesini tanıyamadığı Yarbay Murat Yüksel olduğunu değerlendirdiğini bildirdi.

Bunun üzerine birliğe giderek 2 No'lu nizamiyeden giriş yaptığını belirten Salı, Yarbay Yüksel'in odasında olduğunu, kendisinin de gidip kamuflaj giydiğini ifade etti. Salı, kıyafetini düzeltmek için koridordaki aynaya baktığı sırada arkasından sivil kıyafetli Astsubay Ali Özkan Yorgun'un geçtiğini gördüğünü belirterek, tam bu sırada koridora çıkan Yüksel'in kendilerine "Beni takip edin." dediğini ve emre uyduklarını bildirdi.

Salı, komuta katına gittiklerini ve kuvvet komutanı Özel Kalem Müdürü Albay Nuh Altunsoy'u gördüklerini, onun da Kara Kuvvetleri Komutanı emir Astsubayı Ayhan Çoban ve emir subay yardımcısı Yüzbaşı Ahmet Altuğ Erşan'ın odasına götürülmesini söylediğini kaydetti. Odadayken Ayhan Çoban'ın bir sandalyeye tekme atıp kırdığını anlatan Salı, odaya giren Albay Nuh Altunsoy'un, Çoban'ın yakasına yakışıp küfredip ittirdiğini, ardından da koli bandıyla bağlanılmasını emrettiğini aktardı.

Çoban ve Erşan'ın koli bandıyla bağlandığını ifade eden Salı, Albay Altunsoy'un, Çoban'ın ağzını da bantladığını kaydetti.

Salı, bu esnada uçakların uçtuğunu duyduğunu belirterek, bunu da terör saldırısı olarak değerlendirdiğini savundu.

Erşan'ın odada kaldığını anlatan Salı, Çoban ile sonradan Albay Altunsoy'un tabancasını alıp ellerini banlattırdığı, kuvvet komutanının koruma personeli Uzman Çavuş Yener Gürleyük'ün 2 No'lu nizamiyeye götürüldüğünü bildirdi.

Salı, Astsubay Şaban Dökmeci'nin de kontrol altına alınmış olduğunu sonradan gördüğünü iddia ederek, bu üç kişiyle beklerken, Altunsoy'un telefonla Astsubay Yorgun'a verdiği emir üzerine 7 No'lu nizamiye tarafında bulunan toplantı salonuna götürdüklerini belirtti. Salı, yürüdükleri sırada daha önce kontrol altına alınmış Astsubay Uğur Emre'nin de aynı salona alındığını dile getirdi.

Daha sonra odasında döndüğünü ve 01.00 civarında televizyondan darbe girişimine yönelik haberler ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını gördüğünü belirten Salı, 02.08'de de dışarıda dağıtılan yelek ve silahtan aldığını, bu sırada "darbecilere karşı emniyet tedbirlerinden" bahsedildiğini öne sürdü.

Salı, bir ağacın dibinde sabaha kadar dinlendiğini, sabah olduğunda ise evine gittiğini ifade ederek, 2 gün sonra gözaltına alındığını söyledi.

FETÖ/PDY ile bir bağının bulunmadığını savunan Salı, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

- Dışarda yaşananlardan haberi olmadığını savundu

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tayin Daire Başkanlığında görevli sanık eski Astsubay Ramazan Bozdağ da savunmasında suçlamaları kabul etmedi.

O gece birliğe amiri Binbaşı Muharrem Bayrakal'ın 22.00'de araması üzerine silahsız ve telefonsuz gittiğini ve kamuflajını giydiğini ifade eden Bozdağ, niye çağrıldıklarını sorduğu Bayrakal'ın, şube müdürü Sinan Şimşek'in gelmelerini söylediğini anlattı.

Bozdağ, odasının önünde Binbaşı Fikri Pehlivanlı ile karşılaştıklarını, onun da 7 No'lu nizamiyeye gitmelerini söylediğini belirterek, buraya giderken Yarbay Murat Yüksel'in çağırdığını söyledi.

Yüksel'in yanında Astsubay Hüsnü Göçmen ve Göksel Salı ile yanlarında birinin ağzı ve elleri, diğerinin de elleri bağlı 2 kişi bulunduğunu bildiren Bozdağ, yarbayın bu iki kişinin 2 No'lu nizamiyeye götürülmesini emretmesi üzerine söylenileni yaptığını ifade etti.

Bozdağ, bu iki kişiden birinin koruma Yener Gürleyük, diğerinin de Şaban Dökmeci olduğunu sonradan öğrendiğini, ayrıca nizamiyede de Astsubay Ayhan Çoban'ın derdest edilmiş halde bulunduğunu bildirdi.

Bu şahısları daha sonra 7 No'lu nizamiye bölgesindeki toplantı salonuna götürüp bıraktıklarını ifade eden Bozdağ, daha sonra 07.00'ye kadar bir ara silahlı şekilde otoparkta, sonra da Pehlivanlı'nın emri üzerine spor okuluna bakan nöbet kulübesinde 10.00' kadar beklediğini söyledi.

Bozdağ, kışlaya gelenlerin ayrıldığını görmesi üzerine silahı bırakıp, amirlerinin yanına gittiğini, çıkabileceği söylendiği vakit de evine gittiğini anlattı. Ramazan Bozdağ, 18 Temmuz'da birliğe girmek istediğini ancak kartıyla giriş yapamadığını, sonra da gözaltına alındığını ifade etti.

Kışlanın emniyet faaliyetinde bulunduğunu, dışarıda yaşananlardan haberinin olmadığını iddia eden Bozdağ, tahliyesini talep etti.

Sanık Murat Kül'ün de savunma yaptığı duruşma, pazartesi gününe ertelendi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber