İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başarılı bir sınav verdi'

Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan raporda, Cumhurbaskanlıgı Hükümet Sistemi'nin, Türkiye'nin yeni tip koronavirüs salgınıyla mücadelesinde tedbirlerin uygulanmasını kolaylaştırdığı, etkinlik ve uyumlu işleyişe imkan sağladığı belirtildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Mayıs 2020 22:49, Son Güncelleme : 23 Mayıs 2020 22:58
'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başarılı bir sınav verdi'

Polis Akademisi Başkanlığının "Kovid-19 Salgını ve Sonrası Devlet, Demokrasi ve Güvenlik" başlıklı raporunda, 2020'nin en önemli küresel gelismesi olan Kovid-19 salgınının, insan saglıgının yanı sıra devlet sistemleri, kamu politikaları, demokrasi ve güvenlik gibi konulardaki etkileri, bu alanlarda salgından kaynaklanan gelismeler ve yakın gelecege dönük beklentiler degerlendirildi.

Raporda, Kovid-19 ile mücadele sürecinin, salgın sonrası dönemde "ulus devlete iliskin degerlerin güçlenecegi" ve "ulus devlet anlayısının zayıflayarak küresel deger ve politikaların gelisecegi" olmak üzere iki farklı görüs ortaya çıkardığı belirtildi.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasından sağlık harcamalarına en yüksek payı ayıran ilk bes ülkenin uzun yıllar yüzde 16,9 ile ABD, yüzde 12,2 ile Isviçre, yüzde 11,2 Fransa, yüzde 10,4 ile Belçika ve yüzde 9,8 ile Ingiltere olduğu belirtilen raporda, Kovid-19'un en yüksek hızla yayıldıgı, salgın nedeniyle en fazla ölümün görüldügü ve tıbbi malzeme ihtiyacının en fazla öne çıktıgı ülkelerin de yine bu ülkeler olması "şaşırtıcı" olarak nitelendirildi.

Raporda yer alan tespitlerden bazıları şöyle:

"Salgınla mücadelede ülkeleri basarılı kılacak temel hususun, otoriter yönetim anlayısları olmadıgı, demokratik nitelige sahip, seffaf, hesap verebilir ve politikaların yürütülmesinde toplumsal rızayı önceleyen etkin siyasal yönetimlerin ahenkli isleyislerinin oldugu ortaya çıkmıstır.

Kovid-19 salgını, neoliberal politikaları benimseyen devletlerin kriz yönetimi sürecindeki noksanlıklarını ve yönetim mekanizmalarının islevsizligini ortaya çıkarmıstır.

Salgın sürecinde, çogu zaman, otoriter devletlerin virüsle mücadeleye karsı aldıgı tedbirlerin liberal demokrasiyle yönetilen ülkelere göre çok daha etkin sekilde uygulanma sansı oldugu yönünde yanlıs bir algı söz konusu olmustur.

Demokratik batı ülkelerinin bir kısmında yasanan olgu, aslında demokrasilerin krizi degil çok parçalı karar alma süreçlerinin ve dagınık yönetim yapılarının kriz yönetimindeki basarısızlıkları olmustur."

"Güvenlik sahasında paradigma değişikliği şart"

Salgın sürecinin, saglık, tabiat ve gıdayla ilgili konuların da ulusal güvenligin bir parçası olması gerektigini gösterdiği belirtilen raporda, devletlerin, artık güvenlik sahasında bir paradigma degisikligine gitmek zorunda olduklarına dikkati çekildi.

Bireyi ve toplumu hedef alan ancak kolaylıkla tanımlanamayan, sınırları belirlenemeyen ve görülemeyen bir tehditle mücadelenin, dünyayı alısılmadık bir güvenlik sorunuyla da karsı karsıya bıraktığı vurgulanan raporda, genetik kod, enerji, flora ve fauna, vahsi yasam, tohum ıslahı, hayvan ırklarının ıslahı, algı, stratejik bilgi ve gıda alanlarındaki güvenlik konusunun dikkate alınması gerektiği ifade edildi.

Raporda, salgının, devletlerin ya da terör örgütlerinin, biyolojik silah kullanabilecekleri yönündeki endişeleri, insani güvenlik ve dijital güvenlik konularının önemini artırdığı belirtildi.

Türkiye'nin Kovid-19 ile mücadelesi

Türkiye'nin, ABD, Ingiltere, Ispanya ve Italya'nın da aralarında bulundugu 80'e yakın ülkeye tıbbi malzeme yardımında bulunarak küresel dayanısmaya öncülük ettiği anımsatılan raporda, 2003'te yürürlüge giren Saglıkta Dönüsüm Programı kapsamında halkın esit, ücretsiz fakat yüksek kalitede hizmet talebini karsılamaya yönelik önemli adımlar atılmasının, Türkiye'nin salgına esnek ve hızlı yanıt verebilmesini sagladığına işaret edildi.

Türkiye'nin salgınla mücadele için attığı adımlara değinilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye'de yakın zamanda geçilmis olan Cumhurbaskanlıgı Hükümet Sistemi yönetim modeli, salgınla mücadelede alınan tedbirlerin uygulanmasını kolaylastırmıs, etkinlik ve uyumlu isleyisin yerine getirilmesi bakımından çok önemli bir imkan saglamıs ve basarılı bir sınav vermistir. Kriz anlarında süreçlerin yönetimini zora sokan, eski sistem içerisindeki çok baslılık ve bürokratik engeller güçlü demokratik sistemle birlikte ortadan kalkmıstır. Bu durum da yeni yönetim tarzının etkinligini saglayan baslıca faktör olmustur.

Bu basarıda en fazla dikkat çeken hususlardan birisi de en basından itibaren sürece Bilim Kurulunun dahil edilmesidir. Alınacak tedbirlerin Saglık Bakanlıgı bünyesinde kurulan Bilim Kurulunun fikir ve direktifleri dogrultusunda belirlenmesi, sürecin tamamen bilimsel bir anlayısla yürütüldügünü göstermektedir."

Raporda, salgına ilişkin gelismelerin, Cumhurbaskanı ve Saglık Bakanı tarafından saydam ve hesap verebilir bir yaklasım içinde vatandasla paylasılmasının, politikaların yürütülmesinde toplumun rızasını demokratik usullerle saglayan, tedbirlerin yerindeligine toplumu ikna eden önemli bir araç olduğu bildirildi.

Öngörüler

Raporda, Kovid-19 sonrasına ilişkin öngörüler ise şöyle sıralandı:

"Mevcut uluslararası ve ulus ötesi yapı ve kurulusların islevlerinin giderek azalacagı, bunların yerine daha fazla hedef odaklı, yeni uluslararası ve bölgesel organizasyonların olusturulacagı düsünülebilir.

Yasanmakta olan sürecin, devletleri saglık, ekonomi ve güvenlik konusunda çok daha fazla aktif rol almaya ve inisiyatif göstermeye itecegi, planlamacı sosyal devlet uygulamalarının yönetsel olarak bundan sonraki dönemde öne çıkacagı öngörülebilir.

Yasanan gelismelerin, ülkelerin kendi içindeki demografik hareketleri sekillendirebilecegi, saglık ve gıda güvenligindeki etkilerine baglı olarak kırsal alanlara dönük ilgiyi artırabilecegi söylenebilir.

Internet tabanlı teknolojiler yaygınlasarak devletleri ve toplumları kendisine daha çok bagımlı kılmaktadır. Bunun neticesinde, genis tabanlı siber saldırıların ülkelerin saglık, ekonomi ve güvenlik gibi alanlardaki altyapılarını daha fazla hedef alacagı öngörülmektedir.

Büyük kentler, bulasıcı hastalıkların süratle yayılmasını kolaylastırmaktadır. Bu durum, kent ve bölge planlamacılıgını yeni arayıslara zorlayacaktır."

RAPORUN TAMAMI İÇİN; TIKLAYINIZ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber