Doktorun askerlik yaş sınırı 35'e çıkarılıyor

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 17 Nisan 2008 08:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Özel sağlık kurumlarının en önemli problemlerinden biri de uzman personel sıkıntısı. Doktorların askerlik konusunda karşılaştıkları sıkıntıyı dile getiren Van-Bitlis-Hakkari Tabip Odası Başkanı Özkan Ünal, şu anki kanunda doktorların en geç 33 yaşındayken askere gideceği yönünde bir madde olduğunu söyledi. Bu uygulama yüzünden erkek doktorların üst ihtisasını yarıda bırakmak zorunda kaldığını vurgulayan Ünal, "300'e yakın üst ihtisas sınavına giren ve kazanan doktor var. Dahiliye ve çocuk gibi branşlarda üst ihtisas yapacak 100'den fazla hekim askerlik yapmadıkları nedeniyle sınavı kazanmalarına rağmen hakları yandı." dedi. Bakan Akdağ ise, üst ihtisasla ilgili askerlik problemini bizzat Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ile görüştüğünü belirterek, "Çözmek üzereyiz. Bu yaş otuz beşe yükseltilecek." açıklamasını yaptı. Bakan Recep Akdağ'ın sektör temsilcilerinin dile getirdiği sorunlara yönelik değerlendirmeleri şöyle:

Malzemeye kısıtlama getirilmesi yanlış

Aslında özellikle tıbbi malzeme konusunda ciddi kısıtlama getirilmesini düşünmüyorum. Burada insan kaynağının net hesabını yapmak gerekir. Bir ultrason veya bir radyoloji cihazı getirmişseniz, onun başına radyolog koymak zorundasınız. Aksi takdirde o cihaz bir işe yaramaz.

Güzellik merkezi ayrı, plastik cerrahi ayrı olmalı

Güzelleştirme merkezleriyle ilgili bir şeyler söylendi. Bir plastik cerrah ve cildiyecinin yönetimi altında bu iş olabilir önerisi geldi. Bizim tam da istemediğimiz şey bu. Ülke zenginleşiyor. Tarama özürlü insanların oranı da üçte 1'dir. Ve Türkiye'deki plastik cerrahlar bu hızla sadece bu işe verseler yine yetmiyor. Pratisyen hekim kaynağımız da kısıtlı. Güzellik kavramıyla tıbbi işlemlerin yapıldığı estetik işlevi birbirinden ayıracağız. Yani bugün güzellik merkezi olan bir yer uygun şartlara sahipse yarın bir tıp merkezi olabilir. Orada estetik cerrahi ve tıbbi işlemleri yapabilir, bunun önünde bir engel yok. Ama bir taraftan güzellik salonu olacaksın, bir taraftan estetik amaçlı tıbbi işlemleri de orada yapacaksın. Bu mantık bize uygun gelmiyor.

Hastaneye doğrudan müracaat yüzde 60

Sevk zinciri meselesine gelince... Türkiye'de yılda 450 milyon defa doktora müracaat edilmektedir. Bunların hepsini sevk zinciriyle yaparsak zincirin ilk halkasındaki doktorları bloke etmiş oluruz. Çünkü birinci basamakta yeterince doktor yok. Şu anda birinci basamağa müracaat eden kişiler toplam hastaların yüzde 40'ını oluşturuyor. Hastanelere doğrudan müracaatlar yüzde 60. Ama aile hekimliğine başladığımız her ilde şunu gördük; bir zorlama olmadığı halde önce aile hekimine başvurma oranı yüzde 60. Oran bu illerde tersine dönmüş durumda. Bunun ideal olanı yüzde 85'lerdir. Yüzde 60 ile 40 oranında aile hekimliğine düşen hasta sayısı 50-60.

Yurtdışında tıp eğitimi alana denklik geliyor

Bir arkadaşımız ABD ve Almanya'da eğitim alan Türk doktorların denkliğinden bahsetti. Bu çok doğru bir şey. Maalesef yıllardır bunu YÖK ile başaramıyorduk. Şimdiki YÖK yönetimi bu konuda anlayışlı bir tutum sergiliyor. Öyle zannediyorum ki; en geç birkaç ay içinde bu problemleri çözeceğiz. Gerçekten çok saçma bir şeydi, ABD'nin en seçkin bir üniversitesinde bir kişi ihtisas alıyor Türkiye'ye geliyor, yıllar birbirine uyuşmadığı için adamcağıza 'senin diplomanı burada kabul etmeyiz'. diyoruz. Hatta biz bunun önünü biraz daha açmak, kolaylaştırmak için Türk vatandaşı olan, dışarıda uzmanlığını alan kişilerin mecburi hizmet yapmadan da çalışmasının önünü açtık. Ama Anayasa Mahkemesi bunu eşitliğe aykırı buldu. Mecburi hizmet sorunu Türk vatandaşları için var.

Yönetmelik güzel, 2-3 maddede değişiklik yapılsa

Dr. Kürşad Özdemir (Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Derneği-AYSAD Başkanı): Son yıllarda Amerika'da, İngiltere'de hasta yatak işgal oranlarında düşüşler var. Bunun iki sebebi var. Birincisi, tıbbi teknoloji ve ilaç sanayisi çok ilerlemiş. Bunun sonucunda önceden bir ameliyat için 10 gün yatan hasta, bugün bir gün yatıp çıkıyor. Böylece ayakta teşhis merkezlerine bir ihtiyaç olmuş. İkinci sebep ise sosyal güvenlik kurumlarının giderlerin altından kalkamadığı için buraya yönelmesi. 15 Şubat'taki yönetmelik, ayakta tedavi veren sağlık kuruluşlarının yüzde 95'ini kapanacak hale getirdi. O zaman ne olacak? Sayın Bakanım, yönetmelik güzel ama iki küçük maddede değişiklik yapsanız... Birinci madde, yönetmelikteki 10-C'de diyor ki, 'İmarda özel sağlık alanı olmalıdır.' Büyük şehirlerde imar yerleşmiş. Hiç kimseye sağlık alanı vermiyorlar. Sayın Bakanım bunu şöyle değiştirseniz: 'Sağlık alanı ve belediyeden küşat ruhsatı almış müstakil binalar.' İkincisi de, geçici 4. maddeyi kimseye anlatamıyoruz. Dört yıl boyunca ebe, hemşire, tıbbi cihaz, tıbbi hizmet birimi donduruluyor. Sizin tıbbi cihaz noktasında amaçladığınız daha çok MR, anjiyo; fakat bu tanımlar yanlış anlaşılıyor. Daha küçük cihazlar, ilerlemiş cihazlar akla geliyor.

Doktor transferine karşı fark ücreti çok iyi bir koz

Prof. Dr. Remzi Sağlam (Sağlık Mensupları Derneği Genel Başkanı): Ülkemizde hekim açığının bulunduğunu ve daha çok hekime ihtiyacın olduğunun farkındayız. Ayrıca bu dönemde tam gün çalışmasının bulunduğunu da biliyoruz. Biz düşünüyorduk ki hekimlerimiz devlet hastanelerinde 8 saat çalıştıktan sonra bir fedakarlık yaparak, o saatten sonra özelde çalışabilsinler. Böylece ülkemizin hekim açığına katkıda bulunsunlar. Devletten özele hekim kaçma olayı var. Fakat bunun birtakım alternatif tedbirlerle düzenlenebileceğini düşünüyorum. Örneğin, eğer bir şehirde devlet hastanelerinde tüm hekimler özele geçtiyse, Sağlık Bakanlığı, SGK diyebilir ki: 'Ben bu uzmanlık alanında devlette doktor olmazsa özele fark ücreti ödemem.' Sağlık Bakanlığı hem en büyük hastaneler işletmecisi hem de kural koyucudur. Bu bakımdan özel hastaneler söz konusu olduğunda her türlü yönetmeliği çıkarıyor. Ama 'Bu yönetmeliklere devlet hastaneleri uyuyor mu?' diye baktığımızda çok da uymadığı görülüyor. Devlet hastaneleri bakanlıktan ayrılarak, bir KİT haline getirilmeli. Tıp merkezleri büyük ameliyatlar yapamadığı için sıkıntı yaşıyor. Tıp merkezlerinin özel hastanelerle anlaşma yapması, hastanın bunun üzerine gerçekleştirilecek tedavileri bu hastanelerle birlikte sürdürmesi uygun olur.

Özel hastaneleri kısıtlayan yönetmelik değiştirilmeli

Prof. Dr. Hamdi Tutkun (Sema Hastanesi Medikal Direktörü): Sağlık Bakanlığı'nca özel sağlık sektöründe planlama ve standartların yükseltilmesi çalışmalarına ilke olarak katılmakla birlikte 15 Şubat tarihli Özel Hastaneler Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik aceleye getirilmiştir. Sektöre kısıtlayıcı kurallar getiren yönetmeliğin düzeltmelere ihtiyacı vardır. Özel hastanelerin sosyal güvenlik kuruluşları hastalarından aldıkları farklar konusunda üst limit getirilmesi özel sektörün kalite ve uluslararası akreditasyon çalışmalarına engel olacaktır. Özel hastaneler önerilen fiyatlarla sadece C grubu hizmet verebileceklerdir. Bu hastanelere başvuran hastaların haklarının bir kısmı (sağlık karnelerine ilaç yazma, malzeme bedellerinin karşılanması vb) korunmalıdır. Her branşta anlaşma yapmayacak hastaneler ile kardiyoloji, kalp damar cerrahisi, onkoloji vb. branş anlaşması yapılabilmelidir. Özel sağlık sigortası olanların sosyal güvenlik kuruluşlarından kaynaklanan hakları kullanılabilmeli, tamamlayıcı özel sağlık sigortası geliştirilmelidir.

İlaç ve cihaz geliştirmek için Ar-Ge desteği şart

Burak Dalan (Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Yürütme Kurulu Başkanı):

Hekim açığına yönelik çözüm tekliflerimiz var. Birincisi Türkiye'de tıp eğitimi almış birkaç bin yabancı uyruklu hekim var. Bu kişilerin mecburi hizmet sonrasında özel ve vakıf hastanelerinde doktorluk yapmasına izin verilmelidir. İkincisi yurtdışında binlerce Türk doktoru var. Bunların birçoğuna eğitim süresi dolayısıyla diploma denkliği verilmiyor. Bu kişilerin diploma denkliklerinin tanınmasını istiyoruz. Üçüncü bir konu vakıf üniversiteleri olarak bizler sisteme hekim kazandırıyoruz. Sayımız artırılmalı. Dördüncü konu, artan sağlık giderleriyle ilgili. Biz sevk zincirinden ziyade, hasta katılım payının tüm hastanelerde belli oranlarda uygulanmasını düşünüyoruz. Ayrıca, ilaç ve malzeme geliştirilmesi için şirketlere Ar-Ge desteği verilmesi gerekir.

Sağlık Bakanlığı, branş anlaşmasının yolunu açsın

Dr. Hasan Kuş (Anadolu Sağlık Merkezi Genel Müdürü): ASM penceresinde baktığımızda Türkiye için bir referans olma gayretimiz var. SGK hastaları dışında da hastalara yönelmiş durumdayız. Elbette SGK hastalarına da yönelmelerimiz olmuştur. Bizim önemli bulduğumuz konu branş anlaşmasıdır. İleri teknolojiyi kullanarak kurduğumuz radyasyon onkoloji bölümümüz var. Buradaki kapasiteyi tam olarak kullanabilmek için SGK'ya hizmet vermek istiyoruz. Bu tür alanlarda branş anlaşmasının yolunun açılmasını arzu ediyoruz. Tüm bunlar yapılırken muhatap SGK, ama verilen hizmetin de sorgulanmasını istiyoruz. Hastayı by-pass için gönderiyoruz. Sonuçları dikkate almak, ödemelerde ve sözleşmelerde işin odağı haline getirtmek gerektiğini düşünüyoruz.

Estetik merkezlerinin kapatılması yanlış olur

Dr. Servet Terziler (Este Word Başhekimi): 15 Şubat'taki yönetmelikte 1 Ocak 2010'dan itibaren estetik kliniklerin kapatılacağı yazısıyla şoke olduk. Nedenini, empati yaptığımızda çok kolay anlıyoruz, "Doktor açığı olduğu için estetik klinikleri lüks." deniyor. Çözüm olarak ne getiriyoruz? Yaptığımız bu estetik merkezlerine bir standart getirelim. Medikal estetik hekimlerin yeterliliği konusunda sıkıntımız varsa, bunun başına cildiye doktorları ve estetik-plastik cerrahlar ikilisi getirilebilir. Bunlara da müstakil bina veya müstakil giriş mecburiyeti getirilebilir. Avrupa standartlarına uygun şık binalarda bu hizmet uygulanabilir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber