Usule aykırı yapılan hakim adaylığı sözlü sınavında elenen aday haklı bulundu

Danıştay 5. Dairesi, 18. Dönem Adli Yargı Hakim Adayı olarak görev yapan davacı tarafından, Türkiye Adalet Akademisi tarafından 10/08/2016 tarihinde meslek öncesi eğitim sonunda yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemi "sözlü sınavın yargısal denetimi yapılacak şekilde yapılmaması" nedeniyle hukuka aykırı buldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 20 Nisan 2025 00:10, Son Güncelleme : 15 Nisan 2025 09:53
Usule aykırı yapılan hakim adaylığı sözlü sınavında elenen aday haklı bulundu

5. Daire, hakim adayı olarak görev yapan davacının Türkiye Adalet Akademisi tarafından meslek öncesi eğitim sonunda yapılan sözlü sınavda sorulan sorulara verdiği cevaplar çerçevesinde her bir komisyon üyesince ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulduğu ve ilgili mevzuat hükümlerinde belirtilen kriterler yönünden ayrı ayrı puan verilmek suretiyle değerlendirme formlarının düzenlendiği, ancak sözlü sınavın yargısal denetiminin yapılmasını sağlayacak biçimde sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanarak tutanağa bağlanmadığı ve her adaya sorulan soruların kayda geçirilmediği anlaşıldığından, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile anılan işleme karşı yapılan itirazın reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığını belirtti.

5. Daire içtihat değişikliğine gitti

Dairemizce bugüne kadar, hakim ve savcı adayı olarak görev yapan ilgililer tarafından, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığınca gerçekleştirilen eğitim sonu sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, sözlü sınavların mevzuata uygun şekilde gerçekleştirildiğinden bahisle davanın reddi yolunda verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin kararların usul ve hukuka uygun olduğu değerlendirilerek temyizen yapılan incelemeler neticesinde anılan kararların onanması yönünde kararlar verilmiştir.

Bununla birlikte, kamu kurum ve kuruluşlarınca gerçekleştirilen sözlü sınavlarda başarısız sayılan ilgili adaylarca açılan benzer nitelikteki davalarda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun istikrar kazanmış kararları incelendiğinde, sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetiminin yapılmasının esas olduğu, bu haliyle, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesinin, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesinin sağlanması gerektiğinin belirtildiği görülmekte olup, hukuk uygulamasında birliğin sağlanması amacıyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bahse konu kararları dikkate alınarak içtihat değişikliğine gidilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

T.C.
DANIŞTAY
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2023/3311
Karar No: 2023/20484

İSTEMİN KONUSU:
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 30/10/2020 tarih ve E:2020/861, K:2020/1116 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem:
18. Dönem Adli Yargı Hakim Adayı olarak görev yapan davacı tarafından, Türkiye Adalet Akademisi tarafından 10/08/2016 tarihinde meslek öncesi eğitim sonunda yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile bu işleme karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin 14/02/2017 tarih ve 2017/91 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara 16. İdare Mahkemesinin 28/02/2020 gün ve E:2017/1021, K:2020/539 sayılı kararında; mevzuatta ayrıntılı olarak düzenlenen kurallara göre gerçekleştirildiği anlaşılan sözlü sınav sonucunda davacının başarısız sayılmasına dair işlem ile bu işleme yapılan itirazın reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 30/10/2020 tarih ve E:2020/861, K:2020/1116 sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve kararın kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
2015 yılında 18. Dönem Adli Yargı Hakim Adayı olarak Ankara Adliyesinde göreve başladığı, staj süresini tamamlamasından sonra davalı idare tarafından yapılan eğitim sonu yazılı sınavında 100 tam puan alarak başarılı olduğu, ancak daha sonra gerçekleştirilen sözlü sınavda ise tarafına ortalama 18 puan verilerek başarısız sayıldığı, bu durumun hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı, mesleki bilgi düzeyini ölçmekte en objektif ve nesnel yol olan yazılı sınavdan 100 tam puan alan bir adayın sözlü sınavda bu denli düşük bir puan almasının mümkün bulunmadığı, kaldı ki dava konusu sözlü sınavda tarafına sorulan soruyu eksiksiz ve doğru olarak cevapladığı, hakkında herhangi bir adli ve idari soruşturma bulunmadığı, öte yandan davalı idare tarafından yapılan sözlü sınavın usuli kurallara uyulmaksızın Danıştay'ın yerleşik içtihatlarına aykırı olarak gerçekleştirildiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
18. Dönem Adli Yargı Hakim Adayı olarak görev yapan davacı, Türkiye Adalet Akademisi tarafından 10/08/2016 tarihinde gerçekleştirilen eğitim sonu sözlü sınavına katılmıştır.
Bu sınav sonucunda başarısız sayılmasına karar verilmesi nedeniyle davacı tarafından, sözlü sınavdan başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı itirazda bulunulmuş ve söz konusu itirazın davalı idarece 14/02/2017 tarih ve 2017/91 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine, eğitim sonu sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile bu işleme karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi "hukuki güvenlik ilkesi"dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde ve uygulamasında bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Hukuk devletinin asli unsurları arasında yer alan hukuki belirlilik veya güvenlik ilkesi ise, hukuki durumlarda belirli bir istikrarı temin etmekte ve kamunun mahkemelere güvenine katkıda bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında birbiriyle uyuşmayan mahkeme kararlarının, yargı sistemine güveni azaltarak, yargısal bir belirsizliğe yol açabileceği açıktır. (bkz. AİHM, Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/Türkiye [BD], B. No: 13279/05, 20/10/2011, § 57).
Dairemizce bugüne kadar, hakim ve savcı adayı olarak görev yapan ilgililer tarafından, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığınca gerçekleştirilen eğitim sonu sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, sözlü sınavların mevzuata uygun şekilde gerçekleştirildiğinden bahisle davanın reddi yolunda verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin kararların usul ve hukuka uygun olduğu değerlendirilerek temyizen yapılan incelemeler neticesinde anılan kararların onanması yönünde kararlar verilmiştir.
Bununla birlikte, kamu kurum ve kuruluşlarınca gerçekleştirilen sözlü sınavlarda başarısız sayılan ilgili adaylarca açılan benzer nitelikteki davalarda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun istikrar kazanmış kararları incelendiğinde, sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetiminin yapılmasının esas olduğu, bu haliyle, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesinin, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesinin sağlanması gerektiğinin belirtildiği görülmekte olup, hukuk uygulamasında birliğin sağlanması amacıyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bahse konu kararları dikkate alınarak içtihat değişikliğine gidilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim, yukarıda da belirtildiği üzere Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca bu yöndeki içtihadın uzun süredir uygulanageldiği, dolayısıyla müstekar bir hal aldığı anlaşılmıştır (bkz. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/11/2013 tarih ve E:2010/2194, K:2013/4094; 26/02/2015 tarih ve E:2013/3417, K:2015/359; 20/01/2021 tarih ve E:2019/2493, K:2021/69 ve 03/07/2019 tarih ve YD İtiraz No:2019/661 sayılı kararları).
Öte yandan, bu içtihat değişikliğinin, hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırılık oluşturacağı ileri sürülebilirse de; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen kararlarda; her hukuk sisteminde kanun hükümlerinin yargısal yoruma tabi tutulmasının kaçınılmaz olduğu, birçok kanunun kaçınılmaz olarak az veya çok belli bir derecede muğlaklık içerdiği, muğlaklığı barındıran bu kanunların yorumlanması ve uygulanmasının ise bir pratik sorun olduğu, bu çerçevede kanunların müphem yönlerini açıklığa kavuşturmak ve yorumda ortaya çıkan şüpheleri dağıtmanın mahkemelerin görevi olduğuna (OAO Neftyanaya Kompaniya Yukos/Rusya, B. No: 14902/04, 20/9/2011, § 568), diğer bazı kararlarında da, bireylerin makul güvenlerinin korunması ve hukuki güvenlik ilkesinin içtihadın değişmezliği şeklinde bir hak bahşetmediğine (Unedic/Fransa, B. No: 20153/04, 18/12/2008, § 74; Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/Türkiye, § 58), mahkeme içtihatlarındaki değişimin yargı organlarının takdir yetkisi kapsamında olduğu ve böyle bir değişikliğin özü itibarıyla önceki çözümün tatminkar bulunmaması anlamına geldiğine (S.S. Balıklıçeşme Beldesi Tarım Kalkınma Kooperatifi ve diğerleri/Türkiye, B. No: 3573/05...17293/05, 30/11/2010, § 28), ancak aynı hususta daha önce çıkan kararlardan farklı bir hüküm kurulması halinde mahkemelerce bu farklılaşmaya ilişkin makul bir açıklama getirilmesi gerektiğine işaret edildiği (Stoilkovska/Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, B. No: 29784/07, 18/7/2013, § 49) gözetildiğinde, somut bir sebebe ve haklı bir gerekçeye dayanan bu içtihat değişikliğinin hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil etmeyeceği açıktır.
Bunun yanında, Anayasa Mahkemesinin B. No: 2013/135, 21/1/2015 kararında da, "uygulamadaki birlikteliği sağlamaları beklenen yüksek mahkemelerin benzer davalarda tatmin edici bir gerekçe göstermeksizin farklı sonuçlara ulaşmalarının, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olduğu" belirtilmiştir. Bu görüşten hareketle aynı yüksek mahkemede müstekar hale gelmiş karardan ayrılan kararlar verilmesinin haklı beklenti ile hukuki güvenlik ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık oluşturduğu kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık ve davacının temyiz talebi incelendiğinde;
Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması esastır. İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetim, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyecektir.
Bu itibarla, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
Olayda, davacının, sözlü sınavda sorulan sorulara verdiği cevaplar çerçevesinde her bir komisyon üyesince ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulduğu ve ilgili mevzuat hükümlerinde belirtilen kriterler yönünden ayrı ayrı puan verilmek suretiyle değerlendirme formlarının düzenlendiği, ancak sözlü sınavın yargısal denetiminin yapılmasını sağlayacak biçimde sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanarak tutanağa bağlanmadığı ve her adaya sorulan soruların kayda geçirilmediği anlaşıldığından, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile anılan işleme karşı yapılan itirazın reddine dair işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, bu kararın, davacının sözlü sınavda başarılı olduğu yolunda doğrudan bir sonuç doğurmayacağı, işbu karar uyarınca yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak yeniden yapılacak sözlü sınav sonucunda ortaya çıkacak olan değerlendirme ve puana göre davacı hakkında işlem tesis edilmesine yönelik olduğu açıktır.
Netice itibarıyla, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdare Dava Dairesinin 30/10/2020 tarih ve E:2020/861, K:2020/1116 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/12/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber