İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Başbakanlık'tan kamu yönetimi raporu: Paradigma iflas etti, rönesans olmalı

Haber Giriş : 05 Kasım 2003 07:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Başbakanlık'tan kamu yönetimi raporu: Paradigma iflas etti, rönesans olmalı

Kamu yönetiminde yeniden yapılanmayı hedefleyen hükümet, hazırladığı bir kitapla ?mevcut durumun hantallığını' tüm açıklığıyla ortaya koydu. ?Değişimin Yönetimi İçin Yönetimde Değişim' başlıklı kitapta, devekuşuna benzetilen ve bütün sorunların kaynağı gösterilen bugünkü kamu yönetiminin çöktüğü ileri sürüldü.

Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer ile Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) uzmanı Dr. Cevdet Yılmaz tarafından hazırlanan ve rapor niteliğindeki kitapta, kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın gerekçeleri anlatıldı. Kitapta, ?Sadece yönetim yapımızı değil, yöretim paradigmamızı da değiştirmek kaçınılmaz hale gelmiştir.? tespiti yer aldı. Dünyadan örneklerin de yer aldığı 73 sayfalık kitapta öncelikli olarak Türkiye'nin mevcut yönetim yapısı irdeleniyor. Yönetimin gerçek işlevinden uzaklaştığı, kamunun gelirlerini verimli kullanamayarak bütçe açığı oluşturduğu vurgulanıyor. Türkiye'nin temiz toplum endeksinde 133 ülke arasında 77. sıraya düştüğüne işaret ediliyor. Mevcut sistemin ?kafasını kuma gömme mantığı'yla sorunları ertelediği kaydetiliyor. ?Liyakata dayanmayan, vatandaşların temel hak ve özgünlüklerine saygılı olmayan, saydamlıktan yoksun uygulamalar, yönetimin meşruiyetine ve halkın yönetimi sahiplenmesine zarar vermiştir. Artık yönetimde zihniyet ve düşünüş kalıpları değişmeli. ?Rönesans olmadan reform olmaz? düşüncesiyle, önceliklerimizi gözden geçirmeliyiz.? deniliyor.

Çözüm yerine sürekli sorun üreten bir yönetimin hakim hale geldiğinin vurgulandığı kitapta, bu yönetim anlayışı şu ilginç örneklerle anlatıldı:

Kamuda personel artıyor: Liyakat sistemi kurulamayışı, performansa dayalı olmayan çalışma ve ücret sistemi, verimliliğe dayalı olmayan aşırı ve dengesiz personel yapısı söz konusu. 2003 Nisan verilerine göre kamuda, memur, işçi ve diğer statülerde toplam 2,4 milyon kişi çalışıyor. Kamu personeli, her yıl 2,67 oranında artıyor. Çok sayıda personel atıl durumda.

Bu belediye sayısı fazla: Yerel yönetimlerin sayısında optimum ölçeği dikkate almayan bir artış oldu. Belediye nüfusunun sadece yüzde 11,7'sini 5 bin nüfusun altındaki belediyeler barındırıyor. Bu, toplam 3 bin 212 belediyenin yüzde 67,2'sini oluşturmakta. Bu belediyeler var olmadığında, toplam belediye sayısı bin 45'e düşecektir. Yeni belediye kurulmasında 5 bin nüfus kriterinin esas alınması anlamlı olacaktır. 16 büyükşehir belediyesinden 11'inin nüfusu bir milyonun altındadır. Sadece, bir milyon nüfus kriteri esas alındığında büyükşehir sayısı 5'e düşecektir.

Denetim ordusuna rağmen yolsuzluk: Kamu denetimi sistemi yetersiz kaldı. Belediye ve KİT'ler hariç 50'den fazla teftiş kurulunda toplam 23 bin 104 müfettiş, kontrolör, denetmen, hesap uzmanı bulunuyor. Bütün bunlara rağmen yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükler, kamu yönetimini küçük düşürüyor.

Köy Hizmetleri, işsizlik sigortasına dönüştü: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 1990'daki toplam giderleri 971 milyon lira. Bu giderler içinde personel harcamalarının payı yüzde 35, yatırım harcamalarının payı ise yüzde 61. Borç yükü altındaki ve hantal bir personel sistemiyle çalışan müdürlük, gerçek işlevinden koparak son derece pahalı işsizlik sigortası yapısına dönüştü.

İsraf bütçeyi zorluyor: Gereksiz yere kullanılan makam aracı, lojman, hizmet binası ve dinlenme tesisleri var. Sadece konsolide bütçe kapsamına giren kuruluşlarda, 85 binin üzerinde taşıt, 2 bin 645 sosyal tesis, 224 bin 401 lojman bulunuyor. Bunların giderleri, bütçeyi olumsuz etkiliyor.

Gereksiz ve yıllardır bitmeyen yatırımlar: Yıllardır tamamlanamayan yatırımlara harcama yapılıyor. 2002 yılında programdan çıkarılan projelerin toplam değeri, o yılın fiyatlarıyla 2,5 katrilyon lira. Bu projelere 2001 yılı itibarıyla yapılmış olan kümülatif harcama tutarı ise 500 trilyon. Çeşitli sektörlerde gerçekleşen gereksiz yatırımlar israf oluşturuyor.

Özelleştirmeden gelen gitti: Kamu rasyonellikten uzak çalışıyor. Bunun en güzel örneğini özelleştirmeler oluşturuyor. 1986-2003 dönemi itibarıyla Özelleştirme İdaresi, kapsamdaki 221 kuruluştan 153'ünü satabildi. Kamu, buradan elde ettiği 10 milyar dolar gelirin yaklaşık 4,8 milyar dolarını özelleştirme kapsamındaki kuruluşlara sermaye aktarımı olarak kullandı. Hazine'ye aktarılan kaynak ise sadece 3,4 milyar dolar oldu.

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber