ODTÜ Teknokent'in başarısının sırrı

ODTÜ Teknokent modelinde devamlı kendi içimizden şirketler çıkıyor. Ya gençler çalıştıkları şirketten ayrılıp şirket kuruyorlar ya kendileri bir araya gelip şirket kuruyor. İçinden şirket çıkaran Matruşka gibi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Mayıs 2013 12:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
ODTÜ Teknokent'in başarısının sırrı

Cüneyt Ateş - Bünyesindeki 300 şirketin yarısı savunma sanayisine yönelik faaliyet gösteren, 4 bin çalışanı ve 100 bin metrekare kapalı alanı bulunan ODTÜ Teknokent'in başarısının arkasında 20 yıl önce atılan sağlam temeller ve uygulanan model yatıyor.

ODTÜ Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Volkan Atalay, ODTÜ Teknokent'in Türkiye'deki tüm teknoparklar arasında birinci olmasında, henüz yasa hazırlanmamışken 20 yıl önce atılan temellerinin büyük katkısı olduğunu bildirdi.

Atalay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) Performans Endeksi'ne göre, ODTÜ Teknokent'in 57,39 puanla birinci olmasından dolayı tüm ODTÜ'lülerin onur ve mutluluk duyduğunu kaydetti.

-Sağlam temellerle kuruluyor-

ODTÜ kurulurken özel kanun çıkarıldığını, maaşların tatminkar düzeyde tutulduğunu, yabancı hocaların davet edildiğini ve kendi kampüsünü kurma izni verildiğini anlatan Atalay, 12 Eylül'e kadar geçen sürede iyi bir temel atıldığını vurguladı.

Atalay, "Eskiden beri oturan akademik anlayış hala devam ediyor. Bu temelin sağladığı bilimsel ve akademik ortam mevcut. Aynı zamanda siyasi düşünceye hoşgörü bulunuyor. Farklı düşüncelere toleranslı bir sevgi ortamı var. Başlangıçta kurgulanan ortam ve anlayış aradan geçen süre zarfında korunmuş" şeklinde konuştu.

Atalay, üniversitenin öğretim üyesi ve yöneticilerinin, ABD'deki Silikon Vadisi gibi araştırma ve girişimci bölgelerindeki gözlem ve deneyimlerini, daha sonra Türkiye'ye döndüklerinde ODTÜ'ye taşıdıklarını ifade etti.

1980'lerdeki ODTÜ yöneticilerinin üniversite-sanayi işbirliği için bir seçenek ararken hem ABD'ye hem Avrupa'yı araştırdıklarını dile getiren Atalay, şöyle konuştu:

"Sonunda Dünya Bankası desteğiyle bir fizibilite raporu hazırlanıyor. Raporda, Ankara'da teknopark kurulması ve bunun da özellikle savunma sanayisinde olması uygulanabilir çıkıyor. İlk önce, 1991'de KOSGEB ile ODTÜ'de kuluçka merkezi (KOSGEB-ODTÜ Teknoloji Geliştirme Merkezi) kuruluyor.

ODTÜ Teknokent'in Türkiye'deki tüm teknoparklar arasında birinci olmasında, henüz yasa hazırlanmamışken 20 yıl önce temellerinin atılmış olmasının ve kurumsallığın büyük katkısı var. ODTÜ zaten öncü ve yenilikçi bir üniversite. İnternetin Türkiye'ye gelişi, ilk rüzgar tüneli, ilk kampüs üniversitesi gibi hep ilkler var tarihinde."

-"İçinden şirket çıkaran Matruşka gibiyiz"-

Atalay, üniversitede nitelikli insan kaynağının, ODTÜ Teknokent'i cezbedici kıldığını söyleyerek, "ODTÜ, yılda 2 bin 500 lisans mezunu, bin civarında yüksek lisans ve 200'den fazla doktora mezunu veriyor" ifadesini kullandı.

Şirketlerin yetişmiş insan gücüne ODTÜ Teknokent sayesinde birinci elden erişebildiğine işaret eden Atalay, "İstanbul'da örneğin mezun olan bir anlamda buharlaşıyor, bir daha bulmak zor. Ankara'da, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi yan yana ve üçünün de teknoparkı var. Öğrenciler buraları da seviyorlar ve uzaklaşmak istemiyorlar" görüşünü dile getirdi.

Atalay, şöyle devam etti:

"ODTÜ Teknokent modelinde devamlı kendi içimizden şirketler çıkıyor. Ya gençler çalıştıkları şirketten ayrılıp şirket kuruyorlar ya kendileri bir araya gelip şirket kuruyor. İçinden şirket çıkaran Matruşka gibi.

Yaklaşık yüzde 50'si savunma sanayisine yönelik çalışan 300 şirket, 4 bin çalışan ve 100 bin metrekare kapalı alan ile ODTÜ Teknokent faaliyetlerini sürdürüyor."

Türkiye'nin dünya ile rekabet etmesi için Ar-Ge'ye ciddi bütçeler ayırması gerektiğini ifade eden Atalay, "Şirketler uluslararası pazarlarda rekabete etmeye başladığı zaman üniversite ile işbirliği olmayınca yapamıyor; çünkü kritik teknolojileri rakibi olan şirketten alamıyor ve kendisinin geliştirmesi gerekiyor. İşte bu noktada, kritik teknoloji için bileşen, materyal veya süreç için uzmanlık ve birikim gerekli. Bu da ancak üniversitede var"

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber