İhsan Doğramacı AKP'yi de dize getirdi!

Haber Giriş : 21 Haziran 2006 09:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Doğramacı büyük adam! Bunu bir kez daha anladım. Devir hangi devir, iktidar hangi iktidar olursa olsun hiç fark etmiyor. Eninde sonunda o ne derse, o oluyor.

Ankara'nın en güçlü isimlerinden biri de o. Hem de diğer iktidar sahipleri gibi gücü gelip geçici değil. Son 50 yıldır Ankara'da bir Demirel var. Bir de o. Gerisi dün varsa bugün yok. Bugün varsa yarın yok. 90'lık Doğramacı'ya, durduk yerde, bir kez daha niye şapka çıkardım? Elbette bir nedeni var. O da kendisi gibi Kerküklü olan hemşerisi Enver Hasanoğlu'nu YÖK üyeliğine getirdi. Elbette o atamadı. Hükümet önerdi. Cumhurbaşkanı Sezer de onayladı.

Prof. Hasanoğlu, iki dönem Gazi Üniversitesi rektörlüğü yaptı. Ama en büyük hayali YÖK başkanı olmaktı. Ramak da kalmıştı. Ama olamadı. Sonra YÖK üyesi olmak istedi. Yine engeller çıktı. Ne Üniversitelerarası Kurul ne de Çankaya kendisini aday göstermedi. Geriye tek AKP iktidarı kalıyordu ki, ona da imkânsız gözüyle bakılıyordu. Çünkü kendilerinden olmayanlara sıcak bakmadıkları aşikârdı. Ama oldu. Peki nasıl oldu? diye sorgulamaya başladığınızda karşınıza çıkan ilk isim yine Doğramacı oluyor.
Kendisinden sonra YÖK başkanlığına Mehmet Sağlam'ı da, Kemal Gürüz'ü de getiren o. Sezer üzerinde bugüne kadar etkili olamamıştı. Ama Hasanoğlu'nun YÖK üyeliğiyle birlikte, bir ilki daha başarmış oldu.

Prof. Hasanoğlu, dünya efendisi bir bilim adamı. Halen Bilkent'te mütevelli heyeti üyeliği, Başkent'te de hocalık yapıyor. YÖK üyeliğinden sonra herhalde her ikisini de bırakacaktır. Bırakmalı da.

Prof. Hasanoğlu'nun gönlünde yatan aslanın YÖK üyeliği olduğunu daha önce dile getirmiştik. Anlaşılan o ki bu sevdasından hâlâ vazgeçmemiş. Cumhurbaşkanı değişeceğine göre neden olmasın. Doğramacı'nın AKP'nin oylarıyla seçilecek bir cumhurbaşkanını etkileme olasılığı çok yüksek.

Bütün bunlar bir yana Prof. Hasanoğlu YÖK başkanı olursa ne yapacak? Nasıl bir YÖK başkanı olacak? Fazla değil, üç ay önce tıp dergisi Medimagazin'e şunları söyledi:"Bir defa YÖK yasasını yeniden yaparım. Hükümetle diyaloğu koparamazsınız. Çünkü, yükseköğretimin üç ayağı vardır. YÖK, hükümet ve cumhurbaşkanı. Bunların arasında iyi bir diyalog kuracaksın. Bütün seçimleri kaldırırım. Rektörlüktür, ana bilim dalı başkanlığı gibi. Bunlar kalkacak. Ne olacak peki? Hükümet ve politikacılar, seçim denilince, rektörlük seçimiyle diğer seçimleri karıştırıyor. Ama seçim kavramı var ya zannediyorlar ki demokrasi budur. Bu antidemokratik bir şeydir.

Görüyorsunuz rektör seçimlerini. O bilgisayar dağıtıyor, o İngiltere'ye göndereyim bana oy ver, öteki bilmem ne yapıyor. Ondan sonra bir gecede 70 yardımcı doçent atanıyor. Geliyor, onlar oy veriyor. Birinci seçilen atanmıyor, Cumhurbaşkanı 3. sıradan birisini atıyor. Tüm bunlar kesinlikle kalkmalı. Seçim zamanı üniversitelerde 6 ay iş yapılmıyor. Bir komite kurulur, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Başbakanlık müsteşarı, mesela TÜBA'nın başkanı, TÜBİTAK'ın başkanı, eski YÖK başkanı, TOBB'un başkanı gibi bir komite oluşur. A üniversitesinde seçim vardır. Enver Hasanoğlu adayım der. O komite senin boyuna, kilona, geçmişine vs. her şeyine bakar. 3 adayı seçer, Cumhurbaşkanı'na gönderir. O da içlerinden birini atar.

Bu kadar kargaşaya, bu kadar bölünmeye neden olmaz. İnsan subjektif olur. Ben 2 seçim geçirmiş insanım. Hep bir küskün taraf çıkıyor. Muhakkak sözleşmeli çalışmayı getirirdim. Demokrasiye, özgürlüklere ben karşı değilim. Ama bu kadar da sorumsuzluk olmaz ki! Gelen giden belli değil. Hiçbir kuvvet, doçent olduktan sonra devlet üniversitelerinde çalışanlara bir şey yapamaz. İster çalış ister çalışma. Böyle bir sistem mi olur?"

Özetin özeti: Hoş geldin yeni Doğramacı. Ha, bir de, hani YÖK'ün etik kuralları vardı? Rektörler oraya, buraya üye olamaz diye. Ne oldu Sayın Teziç? Doğramacı-AKP aşkına devam edeceğiz...

abbas güçlü/milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber