Erdoğan: Samimi söyleyeyim yayını beğenmedim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Ben çok açık samimi söyleyeyim ben yayını beğenmedim. Niye beğenmedim derseniz, bir defa yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu. Dakikalardan soru soruş şekillerine varışa kadar ciddi bir taraf söz konusuydu. Bu tarafkirlikle kalmayıp bir de sonradan, o soru soruş şekillerinde bile bazı tarafkirlikler somut bir şekilde ortaya çıkıyordu.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Haziran 2019 21:53, Son Güncelleme : 20 Haziran 2019 23:21
Erdoğan: Samimi söyleyeyim yayını beğenmedim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı sosyal medya ve televizyon ortak yayınında Ahmet Hakan, Işıl Açıkkar ve Salih Nayman'ın sorularını yanıtladı.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

Acaba Batı (23 Haziran seçimleri) ile neden bu kadar ilgileniyor?" sorusu var. İlgilenmeleri tabi manidar. 31 Mart'ta ciddi saldırılar oldu. Özellikle Yunan basını bu işin üzerine gitti.

Pazar günü seçime gidiyoruz. Çıkacak sonuca hep birlikte razı olacağız.

ORDU'DAKİ 'VIP' OLAYI

Burada kararı yargı verecek. Bu ülkenin valisine 'it' demenin ne olduğunu yasal olarak kararına verecek odur. Bu tür küfürlerin karşılığı belli. Burada ben büyük bir ispat yapacağım. Ben İstanbul'un belediye başkanıydım. Ben okuduğum bir şiir nedeniyle mahkum oldum. Bu mahkumiyetinle benim elimden belediye başkanlığımı aldılar. Bu ise bir belediye başkanı olmadan bir ilin valisine küfür ediyor. Ben küfür etmedim. Elimden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımı aldılar. Vali demek cumhurbaşkanının o ildeki vekili demektir. Ben valime sahip çıkmak durumundayım. Onu yedirtmem. Yanındaki de polislere şerefsizler diye hitap ediyor..

Hukuk içerisinde olacak olan bir şey. Benim orada 'yapamaz' dediğim bir şey yok. Yargı böyle bir şeyi verdiği takdirde, vermesi halinde bu düşer. Hele hele bir konu var ki o da şudur; biliyorsunuz özellikle bu tür yargı süreci içerisinde belli bir süreyi aşan ceza alması halinde bu düşecektir. O süreyi aşmazsa zaten göreve devam eder. Seçildikten sonra bu valinin özellikle savcılığa müracatıyla başlayacak olan bir süreçtir. Bu da bir defa görevi ihmal değil, kötüye kullanmaktır. Bu daha göreve gelmeden bu işi yapmak suretiyle o cezayı aldığı anda bir defa, benim bu kanaatimdir, yargı da bu kararı verirse, zaten onun belediye başkanlığı, nasıl benim düştüyse, onun da belediye başkanlığı düşer. Ben yaşadım çünkü. Ben yaşadığımı söylüyorum. Bana bu cezayı verdiler, ve şiir okuduğum için verdiler. Belediye başkanlığım 4 yıl 6 ay gibi bir süre geçmişti, düştü. Benden sonra seçim yapıldı Meclis'te. O seçimle başka bir arkadaşımız başkan seçildi, onunla süre tamamlandı.

İMAMOĞLU-YILDIRIM ORTAK YAYINI

Ben çok açık samimi söyleyeyim ben yayını beğenmedim. Niye beğenmedim derseniz, bir defa yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu. Dakikalardan soru soruş şekillerine varışa kadar ciddi bir taraf söz konusuydu. Bu tarafkirlikle kalmayıp bir de sonradan, o soru soruş şekillerinde bile bazı tarafkirlikler somut bir şekilde ortaya çıkıyordu. CHP adayına 'başkan', Yıldırım'a 'başkan adayı' demesi dikkatlerden kaçmadı. İki adayın konuşma süresinde eşitsizlik sözkonusuydu. Güya çok dikkatli takip edilmesine, 'ben dikkat edeceğim' demesine rağmen, dikkat edilmemiştir. Maalesef eşit süre verilmedi. Yıldırım'a tüm bu süre içinde 4 dakika daha az süre verilmiştir.

Çok da ilginç bir şey... Yıldırım'ın sözleri zaman zaman kesilmiş ama rakibinin böyle bir sıkıntısı olmamış. Tespitlerimiz şu; özellikle 10 kez CHP adayının müdahaleye uğradığını, Yıldırım'ın 26 kez sözü kesildi. Konuşması ne kadar kesilirse sunumunu o kadar kaybeder ve o akış ortadan kalkar. Bunu yaşadık ve gördük. Tabi bilgiler de aktı.

3 gün önce moderatörün CHP adayı ile bir araya gelmesi. 45 dakika bunların orada görüşmesi var. Tüm doneler ne tür sorular sorulacak, bu tamamen soru çalma sanatıdır. Bu tamamen FETÖ sanatıdır. CHP adayının yanında kutucuklar var. Bu kutucukların üzerinde konu başlıkları var. Bu konulara göre de kartonlar var. Çok ilginçtir. Soruyu moderatör soruyor, sorduktan sonra da o başlıklara göre karton çıkarılıp gösteriliyor. Bu denli bir hırsızlık olur mu? Böyle de çok adil bir moderatörlük yaptım nasıl diyeceksin? Bunlar derse 45 dakika çalıştılar. O kutucukların da biz hepsinin resmini aldık. Soru sorulduğu anda o çıkıyor ve cevabını da ona göre veriyor. Bu adil bir tartışma olmaz. Nitekim adil olmaktan da çıktı.

Bir moderatör olarak kendisini bitirmiştir. Ben farklı isimler vermiştim ama bu isimler adaylar tarafından makul karşılanmadı ve iş bu noktaya geldi. Öyle ya da böyle bu akşamki tartışmanın yansımasını da pazar günü sandıkta göreceğiz. Bu netice kendisini çok açık net gösterecek.

İdeolojik yaklaşımlar bu tür tartışmaları bozuyor.

"YILDIRIM'IN YAPTIKLARI YAPACAKLARININ TEMİNATI"

(Binali Bey'in performansını yeterli görmediniz mi?)

Binali Bey'in rakibinden önce siz Binali Bey'i tanımışsınızdır. Performansı değerlendirirken daha dinamik bir görüntü sergilemek, diğer taraftan da birikimiyle ağırlık gösteren bir aday... Bu şekilde ele aldığımız zaman Binali Bey'in duruşunda bir olgunluk, derinlik... İDO'dan yola çıkacaksın, milletvekili olacaksın 11-12 yıl Ulaştırma Bakanlığı yapacaksın, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı... Başbakanlığım döneminde Binali Bey'in elinin değmediği yer yok.

İnsanın gözü varsa bunu görecek. Gözü var da bunu görmüyorsa buna diyecek bir şeyim yok. Avrasya Tüneli'ni, Marmaray'ı görmeyecek misin? 350 milyon insan geçti oradan. Yavuz Sultan Selim, Osmangazi Köprüsü... İstanbul için bitirilmiş yatırımlar. Metrobüsler taa Beylikdüzü'nü geçiyor. Bunları yapan AK Parti Belediyeciliğidir. Hepsinden öte dünyanın ilk 3'ü içinde yer alan İstanbul Havalimanı'nı Binali Bey'in Ulaştırma Bakanlığı döneminde başlattık. Berlin Havalimanı 17 yıldır bitirilemedi, bizimki 5 yılda bitirildi. Eksikler var şuan. Eksikler de bittiğinde belki de dünyanın 1 numaralı havalimanı haline gelecek. Binali Bey'in vaatlerine hiç girmiyorum. Yaptıkları yapacaklarının teminatı.

Biz bunu yaptık. Öğrencilere burstan bahsediyor. Benim verdiğim bursu CHP o zaman, belediye başkanıydım o zaman ve bunu yargıya taşıdı. Yargı 'veremez' dedi ve kaldırıldı. Başbakan olduğunda biz bu bursu Başbakanlık'a bağladık. Sonra biz bunu Kredi Yurtlar Kurumu'na bağladık. Şimdi 500 TL veriyoruz. Şu anda yüksek lisansta master öğrencilerine bu rakam 750 TL. Doktora öğrencilerine ise şu anda 1.500 TL ücret veriyoruz. Burada yalan söylemeye, yapmadıklarınızı, yapamayacaklarınızı söylemeye gerek yok. Acaba sen belediyenin geliri ile bunları nasıl halledeceksin? Suya belli bir şey getiriyor, ücretsiz veya kısıntı diyor. İstanbul'u suya kavuşturan bu fakir. Benim dönemimde Istranca dağlarından, öbür taraftan Melen'den Anadolu yakasına su getirdik. Öbür taraftan boğazın altından boru yerleştirildi.

Feshane'yi biliyorsunuz Sözen Eczacıbaşı'na vermişti, orayı halledemediler. Biz belediyeye gelince bugünkü Feshane'yi biz ele aldık. Bir Küçükçekmece'de Yahya Kemal Kültür merkezi var. Tek kelimeyle muhteşem. Bunları görmek lazım. Görmediği için bir şey yok diyor. Bizim hemen hemen her ilçemizde kongre kültür merkezleri var.

İstanbul sıradan bir yer değil. Şuan 15,5 milyona sahip. Buradaki yatırımın bedel ve maliyetleri çok daha fazlasıyla artmıştır. Altyapı noktasında yapılması gerekenler de artıyor. Biz İstanbul'u aldığımızda, kavşakmış, alt geçitlermiş... Bunlar yoktu. Ben 19-20 tane yaptıysam, benden sonra gelen arkadaşlarım 20-30 tane yaptılar. Benim geldiğimde Ikarus otobüsleri vardı. Mazotlu bezlerle temizlenir, içeri girince mazot kokusundan durulmazdı. Arkadaşlara 'Bizim milletimize bu yakışmaz. Mercedes, MAN, BMC alalım' dedim. Süratle o otobüsleri aldık. Benden sonra arkadaşlarım daha da ileri gittiler. Metrobüs sistemini kurdular. Metroyu yapmak kolay bir iş değil. Hem zaman alan hem maliyetleri çok çok yüksek. Metro yatırımının her türlüsü İstanbul'da var. Bunları yapan AK Parti Belediyeciliği.

Yalan üzerine bu işler inşaa edilmez.

Çöp dağları olan bir şehri en temiz şehir haline çok kısa bir süre içinde getirdik.

Ülkemizde sağlam bir belediyecilik anlayışını biz kazandırdık ve ondan sonra yerel yönetimlerde bir yarış ve rekabet başladı.

Binali Bey'in 'yarı istihdam' olarak ortaya koyduğu bir proje var. İstanbul bu işe müsaittir. Her şehir için bunu konuşamayız. Büyük sanayii kuruluşlarında, buna benzer yarım gün istihdamla bunun adımlarını atmakta fayda var.

Mimaride çok farklı bir süreci yakalamamız, çevresel dönüşümle beraber bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Gençliğimizin de üniversiteye varıncaya kadar halka dokunacak somut uygulamaları bizim almamız gerekiyor diye düşünüyorum.

'94' VURGUSU

94, sadece belediyecilikte değil siyasette de bir kırılma noktasıdır. Onu başardığımız için, o 94 ruhunu tekrar yakalamamız gerekiyor. O dönemdeki gönül köprülerini sağlamlaştırmalıyız. Aynı beraberlik ruhunda yeni bir anlayış ve rota ile 2023'ü çizdik. 2023 yeni dönem belediyecilik anlayışı ile yürümeliyiz.

TOKİ'ye diyoruz ki bu anlayışa döneceksiniz. Projelerinizi bu şekilde (mahalle) yapacaksınız. İskanın yanında bu yapılaşma içinde en azından bir ilkokul, cami, alışveriş yeri olmalı. Buna yönelik çalışmalar da peyderpey başladı.

İMAMOĞLU'NUN 'ÖZGÜRLÜK' VAADİ

Özgürlük noktasında şunu sormak isterim. Bir belediye özgürlük noktasına ne yapabilir? Bunu merkezi yönetimler yol açması gerekir. Belediyenin yasal düzenleme yapma yetkisi var mı? Özgürlükler konusunda her türlü yasal düzenlemeleri yapmış bir iktidarız. Şunu söylemeleri lazım; 'Ne varki orada özgürlük yok?'

Kürt kardeşlerimiz şu anda her türlü hakka sahip. Kim bir Kürt kardeşimin hakkını gasp etmeye kalkarsa karşısında hükümetimizi bulur.

ÖCALAN'IN AÇIKLAMALARI

Şuanda dağdakilerin nasıl açıklamalar yaptığınız biliyoruz değil mi? Millet İttifakı'nın adayına destek çağrılarını, 31 Mart öncesinde de izlemiş, duymuştuk. Özellikle Demirtaş'ın yaptığı Twitter açıklamalarını, 7 ayrı açıklama var, biz de öğrendik. Nereye yapıyor, çok açık ve net CHP adayına destek veriyor. Burada da Apo'nun yaptığı açıklama da ilginçtir.

Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında tabi HDP, PKK kanadında yaşanan bu savaş, Öcalan ve Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar noktasında da kayma gösteriyor. Daha da bu işin içerisinde. Ben bunu daha ileri taşıyorum, Avrupa'da. Bu süreç içinde Öcalan kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor. Bunla ilgili de çok sert açıklamaları var. Demirtaş'a hesap sormaktan tutun da... Onların kendisine ihanet ettiği inancında. Bu süreç içindeki açıklamada da 'Eğer siz beni destekliyorsanız, arkamdaki partiyseniz siz kendi gücünüzü ortaya koymalısınız. Bunlardan birine değil kendi tarafsızlığında olmalısınız' havası içinde. Böyle bir durum söz konusu. PKK'nın bir kanadı CHP adayına destek veriyor, bir kanadı 3. yol diyor. Binali Bey'in bunlarla bir ilgisi alakası yok. Zaten de böyle bir mesaj söz konusu değil. Biz sadece MHP ile kurmuş olduğumuz Cumhur İttifakıyla bunu götürüyoruz. Bunla ilgili de zaten desteğin gelmeyeceğini herkes biliyor. Burada bir liderlik mücadelesi var. Öcalan, Demirtaş'a ve dağa böyle mesaj veriyor. Ancak burada bir şeyin üzerinde durmak istiyorum. Özellikle Kürt kardeşlerime yönelik bir mesaj olarak, Diyarbakır Belediyesi önünde ağlayan annelerle dertleştim, o zamandan itibaren biliyorum ve bu oyuna gelmeyin diyorum. Eğer hizmetse Güneydoğu'ya da Doğu'ya da bu hizmeti getiren biz olduk. Onlar çukur, hendek açtılar sizi orada bu ilkelliğe mahkum ettiler.

Bizim işimiz liderlerle. Onlara gönül veren partililer bize oyunu verebilir, ben ona kapımı nasıl kapatabilirim? CHP'ye gönül veren, İYİ Parti'ye gönül veren, Saadet Partisi'ne, HDP'ye gönül veren vatandaşlarıma da sesleniyorum diyorum. Bizim işimiz yönetici kadrolarıyla. Çünkü bu yönetici kadroları, onlara gönül verenleri yanlış istikamete sürüklüyor.

İZMİR KONUSU

İzmir'in suyu var mıydı? İzmir'deki suyu şuan biz getirdik. Bu işler oturarak, bol bol konuşarak olmuyor. İzmir bu işi sürdüremedi ve sürdüremeyecek. Bu iş aşk işi. Şimdi hele hele gelen kişinin böyle bir derdi olduğunu zannetmiyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber