Dava açmayanlar, güvenlik soruşturması kararından yararlanabilir mi?

29 Kasım 2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve güvenlik soruşturmalarına dair kanuni düzenlemenin iptalini öngören Anayasa Mahkemesi kararı, yeni bir hukuki durum yaratıyorsa, idareye başvurup olumsuz cevap alıp idari yargıya başvurulabilir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 30 Kasım 2019 00:01, Son Güncelleme : 29 Kasım 2019 21:08
Dava açmayanlar, güvenlik soruşturması kararından yararlanabilir mi?

1- Anayasa Mahkemesinin, 657 sayılı Kanunda yer alan ve memuriyete girişte aranan güvenlik soruşturması şartını iptal ettiğini, şu haberimizde detaylandırmıştık.

2- Anayasa Mahkemesinin kararı, güvenlik soruşturmasının hiçbir şekilde yapılamayacağını değil güvenlik soruşturması detaylarının kanunda gösterilmesi haliyle mümkün olduğunu içermektedir. Anayasa Mahkemesi, yasa koyucunun detaylarını kanunda göstermek üzere güvenlik soruşturması yapabileceğini belirtmiştir. Tıklayınız.

3- Anayasa Mahkemesi, düzenlemeyi iptal ederken, ileri tarihli bir yürürlük süresi imkanı vermemiştir. Bu nedenle, şuan için memuriyete girişte güvenlik soruşturması yaptırılamaz.

4- Halen devam eden idari yargı davalarında, bu Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alınmalıdır. Bu konudaki yazı için tıklayınız.

Peki, güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandırılarak ataması yapılmayan ve 60 günlük zamanaşımı süresi içinde dava açmaların durumu ne olacaktır. Bu durumdakiler için genel kural olarak, zamanaşımı süresine takıldıkları yönünde genel bir kanaat bulunmaktadır. Ancak aşağıda yer verdiğimiz Danıştay kararlarında da görüleceği, bir Anayasa Mahkemesi kararı yeni bir hukuksal durum yaratıyorsa, idareye yeniden başvurup olumsuz cevap alıp idari yargıda dava açmak mümkündür. Bu zrlu bir hukuksal süreçtir, bu sürecin bir avukat aracılığıyla takip edilmesi yararlı olacaktır. Açılacak davayı idare mahkemesi zamanaşımından dolayı reddebileceği gibi aşağıdaki kararlar doğrultusunda olumlu da sonuçlandırabilir.

Anayasa Mahkemesince bir yasal düzenlemenin iptal edilmesi halinde kurumların nasıl hareket ermesi gerektiği gösteren Danıştay kararlarının bir kısmı şu şekildedir:

1- Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup her durumda yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz. Anayasa Mahkemesince iptal kararının yürürlüğe girmesi için verilen sürenin, Mahkemenin iptal kararının gerekçesiyle birlikte dikkate alınması ve yorumlanması gerekmektedir.

Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır. Aksi halde Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının uygulama tarihinin yukarıda belirtilen amaçla ayrıca belirlenmesi halinde iptal edilen yasa kuralının uygulanmasının sürdürülmesi nedeniyle bu uygulamaya karşı dava yoluna başvuracakların iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanamayacaklarının kabulü; bir yandan dava yoluna başvuran herkes için Anayasa ile tanınmış olan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hale getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması, öte yandan Anayasa'ya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki bu durumun Anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.

Kaldı ki, bir düzenleyici işlemin dayanağı yasa kuralının, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi halinde, bu düzenleyici işlem bir idari davaya konu edilmemiş olsa bile, iptal kararından etkileneceği öğretide kabul edilmektedir (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 09/07/2009 tarihli ve E:2009/549 sayılı YD Kararı; Ayrıca bakınız: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E:2010/2292, K:2013/3366, T:30/10/2013).

2- Anayasa Mahkemesi'nce verilen iptal kararlarının geçmişte oluşmuş, tamamlanmış hukuki durumlara etki etmeyeceği; bununla birlikte söz konusu kararlar yeni bir hukuki durum yaratıyorsa oluşan yeni durumdan yararlanmak üzere ilgililerin idareye başvurabilecekleri ve istemlerinin reddi halinde bu işlemlerin iptali istemiyle dava açabilecekleri yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E:2009/901, K:2010/903, T:29/04/2010; Danıştay 5. Daire, E:2010/6456, K:2013/5790, T:10/09/2013).

3- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlıga kabulde engeller" başlıklı 5. Maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan Avukatlık meslegine yaras,mayacak tutum ve davranıs,ları c,evresince bilinmis, olmak" hukmunun Anayasa Mahkemesi'nin 28/02/2013 tarih ve E:2012/116, K:2013/32 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle anılan engel hali tas,ıdıgından bahisle staj listesinden silinmesine karar verilen davacı hakkında meydana gelen yeni hukuki durum goze alınarak yeniden karar verilmesi gerektigi hakkında (Danıştay 8. Daire, E:2010/9718, K:2014/233, T:23.01.2014).

4- Anayasa ve kanun koyucusu, iptal kararından önce sonuçlarını doğurmuş ve uyuşmazlık konusu yapılmamış veya yapılmayacak olan işlemleri, iptal kararının etkisinden masun tutarak kamu düzeninin istikrarlı kalmasını istemiş ve böylece anarşiye meydan verecek bir yolu kesin olarak kapatmıştır.

İptal kararları geriye yürümez hükmünden hareket olunarak bu dosya ile dava konusu edilen olayda yahut ihtilaf konusu edilmiş olup da halen görülmekte bulunun diğer davalarda iptal kararının uygulanmayacağı sonucunun çıkarılması, her şeyden önce Anayasanın 151 nci maddesi hükmüne ve 152 nci maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararları, Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar tarzında ifadesini bulan temel hukuk kurallarına aykırı düşer. Böyle bir kabul, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesini değil hiç yürümemesi sonucunu ortaya koyacağından, Anayasa ve hukuk dışı böylesi bir düşünce asla uygun görülemez ve Anayasa Mahkemesince verilmiş iptal kararının bu davada uygulanması, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürütülmesi olarak asla nitelendirilemez (Danıştay 8. Daire, E:1967/153, K:1968/2783, T:17/09/1968).

5- Mahkemelerce bakılmakta olan davalarda; uygulanan kanun ya da kanun hükmünde kararname hükmünün Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği veya yürürlüğünün durdurulduğu durumlarda söz konusu kanun ya da kanun hükmünde kararname hükmüne göre hüküm kurma imkanı bulunmamaktadır (Danıştay 2. Daire, E:2004/7423, K:2005/113, T:12/01/2005).

6- Öğretim üyesine Disiplin Yönetmeligi uyarınca verilen disiplin cezasının Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu yönetmeliğin yasal dayanağı olan Kanun maddesini Anayasaya aykırı bularak iptal etmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğu ve Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının görülmekte olan davalarda yürürlüğe girmesi beklenilmeden Anayasanın üstünlüğü prensibi ve hukuk devleti ilkesi uyarınca uygulanması gerektiği hakkında (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E:2013/826, K:2015/1654, T:29/04/2015).

7- 5204 sayılı Kanun kariyer basamaklarında yükselme sistemini üç aşamalı olarak kurmuştur. İlk aşamayı sınavı kazanma, yüksek lisans veya doktora yapma koşulu oluştururken, ikinci aşamada kıdem, eğitim, etkinlikler ve sicil puanları ile sınav sonuçlarına Yasada belirtilen oranda puanlar verilerek yapılacak puanlamaya göre başarı sıralamasının oluşturulması gelmektedir. Üçüncü aşamada Kanunun öngördüğü tek yöntem başarı sıralamasındaki öğretmenlerden kontenjan içinde kalanlarının atanmasıdır. Dolayısıyla Kanun'da atamaya esas alınacak başkaca bir kriter öngörülmemiştir.

Anayasa mahkemesinin kıdem, eğitim, etkinlikler ve sicil puanları ile sınav sonuçlarına Yasada belirtilen oranda puanlar verilerek yapılacak puanlamaya göre başarı sıralamasının oluşturulmasını "kariyer basamaklarında yükselmeye esas alınacak değerlendirmede kıdem, lisansüstü eğitim, etkinlikler ve sicil puanları ile sınav sonucu ölçütlerinin, öğretmenin çalışmasına ve çabasına bağlı olarak objektif nitelik taşıdığı ve öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açmadığı, kariyer basamaklarında yükseleceklerin değerlendirme puanlarına göre başarı sıralamasına alınmalarına yönelik düzenlemenin sınav sisteminin bir gereği ve değerlendirme için öngörülen sınav tam puanının % 60'ının alınması koşulunun da, yasa koyucunun takdir alanı içerisinde değerlendirmeyi gerektiren bir konu olduğu" gerekçeleriyle hukuka uygun bulduğu hususu dikkate alındığında; sınav kazanmış olma, yüksek lisans veya doktora yapmış olmanın da tek başına atanma kriteri olarak belirlenmesi hukuken olanaklı değildir. Bu nedenle, uzman ve başöğretmenliğe atanma konusunda Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında oluşan boşluğun yargı içtihadıyla doldurulmaya elverişli olmadığı ve konunun yasakoyucu tarafından yapılacak yasal düzenleme ile açıklığa kavuşturulması gerektiği açıktır (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E:2010/2397, K:2013/1123, T:28/03/2013).

8- Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi, özellikle görülmekte olan davanın tarafları ve dava yönünden etki ve sonuçları hem öğreti ve hem de uygulamada tartışılmakta, baskın görüş ve kabulün; Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının görülmekte olan davanın taraflarını genel kuralın istisnası olarak bağlayacağı ve davanın konusu olan işlemle ilgili olarak uygulanması gerektiğinde yoğunlaştığı gözlenmektedir (AYİM Daireler Kurulu, E:2002/283, K:2004/104, T:10/09/2004).

Görüldüğü üzere tüm yüksek yargı mercilerince verilen kararların ortak noktaları şu şekildedir:

- Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez.

-Bu konuya ilişkin davalarda yeni hukuki durum mutlaka dikkate alınacaktır.

- Dava açmamış olanlar ise yeni hukuki durumdan yararlanmak için dava açabilecektir.

- Davası daha önce reddedilenler tekrar dava açabilecektir.

- İdare yeni bir yasal düzenleme yapmadan yorum yoluyla bu boşluğu dolduramayacaktır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber