Dinleme kaydı, idari soruşturmada tek başına delil sayılır mı?

Danıştay Beşinci Dairesi, kanuna aykırı olarak elde edildiği açık olan dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığına hükmetti!

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 09 Ekim 2020 14:04, Son Güncelleme : 07 Ekim 2020 17:38
Dinleme kaydı, idari soruşturmada tek başına delil sayılır mı?

Dava konusu olayda, Emniyet Amiri olarak görev yapan kişiye "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak'' fiilini işlediğinden dolayı alt ceza uygulanarak Kınama cezası ile tecziye edilmiştir.

Yargıya intikal eden bu konu hakkında ilk derece mahkemesi, Emniyet Amirinin "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak'' fiilini işlediğinin sabit olduğu, ayrıca davacının makam odasında kendisi, eşi ve bir polis memuru arasında geçen konuşmasının kamuya açık alanda geçmesi nedeniyle aleni olmadığının kabulüne imkan bulunmadığı, kendisine karşı fiziki veya fiili bir saldırı olan kişinin bu saldırıyı kaydederek lehine delil olarak kullanmasının kişinin savunma hakkı kapsamında olduğu ve ayrıca bu delil ve tespitlerin özel hayatın gizliliğini ihlal etmemek kaydıyla ceza hukukundan farklı olarak disiplin hukukunda delil olarak kabul edileceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Danıştay Beşinci Dairesine temyiz edilen konu hakkında yapılan değerlendirmede, Anayasanın 32 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında, "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez'' hükmüne atıf yapılarak, dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığı, tanık olarak ifadelerine başvurulan kişilerin ifadelerinde de, davacının onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu duymadıklarını beyan ettiklerinden dolayı ilgilinin üzerine atılı fiilin sübuta ermediği anlaşıldığından İdare Mahkemesinin kararını bozmuştur.

DANIŞTAY

Beşinci Daire

Esas No :2016/15945

Karar No : 2019/2827

Temyiz Eden (Davacı):...

Karşı Taraf (Davalı): İçişleri bakanlığı

Vekili:...

İstemin Konusu: Yozgat İdare Mahkemesinin 17/02/2012 tarih ve E:2011/1242, K:2012/171 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci:

Dava Konusu İstem: Yozgat ili, Yenifakılı ilçe Emniyet Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan davacının ''kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak'' fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. Maddesi uyarınca 3 günlüğü kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de aynı Tüzüğün 15 inci maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulunun 23/06/2011 tarih ve 2011/391 sayılı kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özet: Yozgat İdare Mahkemesince verilen 17/02/2012 tarih ve E:2011/1242, K:2012/171 sayılı kararda; dosyada mevcut soruşturma dosyası, tanık ifadeleri ve eki bilgi ve belgeler ile anılan olayla ilgili olarak... isimli polis memuru tarafından kayda alınan ses kaydı CD'sinin dökümünün birlikte incelenmesinden; Yozgat İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde isimsiz olarak gelen e-postanın.... tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi üzerine davacının, adı geçen polis memurunu odasına çağırdığı ve eşinin de bulunduğu bir ortamda polis memuruna karşı ''...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik...'' şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin anlaşılması karşısında, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi kapsamına girdiği anlaşılan eylemi nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, davacının; Türk Ceza Kanunu'nun 133 üncü maddesinde, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları taraflardan birinin rızası olmadan dinleyenlerin ve kayda alanların cezalandırılacağı öngörüldüğünden, suç olan bir eylem sonucu elde edilen delilin hukuken geçerli olamayacağı yolundaki iddiasına karşılık, davacının makam odasında kendisi, eşi ve bir polis memuru arasında geçen konuşmasının kamuya açık alanda geçmesi nedeniyle aleni olmadığının kabulüne imkan bulunmadığı gibi, kendisine karşı fiziki veya fiili bir saldırı olan kişinin bu saldırıyı kaydederek lehine delil olarak kullanmasının kişinin savunma hakkı kapsamında olduğu ve ayrıca bu delil ve tespitlerin özel hayatın gizliliğini ihlal etmemek kaydıyla ceza hukukundan farklı olarak disiplin hukukunda delil olarak kabul edileceği belirtilerek, anılan iddiaya itibar edilmemiştir. Belirtilen gerekçelerle dava hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Davacı tarafından, hukuka aykırı olan delillere itibar edildiği ve eksik soruşturma yürütüldüğü ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde sübjektif değerlendirmelere yer verildiği ve dilekçede ileri sürülen hususların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. Maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirterek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Sena Nur Taş'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinledikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay:

Yozgat İli, Yenifakılı ilçe Emniyet Müdürlüğü'nde emniyet amiri olarak görev yapan davacı ve aynı yerde polis memuru olarak görev yapan eşi hakkında Yozgat İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde gelen isimsiz elektronik postada; davacının eşinin işe hiç gitmediği, davacının eşine ayrımcılık yaptığı, bunların mobese kayıtlarında da mevcut olduğu belirtilmiştir.

Bu elektronik postanın... isimli polis memuru tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi nedeniyle, davacının, eşinin de bulunduğu bir ortamda adı geçen polis memuruna karşı onur kırıcı sözler söylediği iddiasında bulunulması üzerine başlatılan disiplin soruşturması neticesinde davacının, 'kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak'' fiilini istediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. Maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İlgili Mevzuat:

Anayasanın 32 inci maddesinin 6. fıkrasında, ''Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez'' hükmüne yer verilmiştir.

Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 5/B-1 maddesinde, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek davranışta bulunmak'' aylık kesim cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; aynı Tüzüğün ''Bir alt ceza verilmesi'' başlıklı 15 inci maddesinde ise, ''Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu ve sicilleri iyi olan memurlara Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağı uygulanabilir. ''kuralına yer verilmiştir.

Hukuki Değerlendirme:

Hukuka aykırı olarak elde edilen delillere dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasanın Mahkemesince verilen 01/02/2018 tarih ve Başvuru No:2014/4704 sayılı kararda; kanuni bir temeli olmadan elde edildiği veya elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasının hakkaniyete uygun yargılama hakkı bakımından sorun oluşturabileceği; hakkaniyete uygun bir yargılamanın, delillerin gerçekliği ve güvenilirliği konusundaki kuşkuların giderilmesini ve delillerin güvenilirliğine ve gerçekliğine etkili bir şekilde itiraz etme fırsatının tanınmış olmasını zorunlu kıldığı vurgulanmıştır.

Olayda; ... isimli polis memuru tarafından, kendisi ile davacı ve davacının eşi arasında geçen konuşmaların kayda alındığı ve bu ses kaydındaki konuşmalarda davacının adı geçen polis memuruna, ''... senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..'' şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği görülmektedir.

Ancak, Anayasanın 32 inci maddesi hükmü ile Anayasa Mahkemesince konuya ilişkin belirlenen genel ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Kanuna aykırı olarak elde edildiği açık olan dinleme kayıtları değerlendirme dışı bırakılarak diğer deliler yönünden uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde ise, tanık olarak ifadelerine başvurulan kişilerin ifadelerinde, davacının onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu duymadıklarını beyan ettiklerinin görülmesi karşısında, davacının üzerine atılı fiilin sübuta ermediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki idare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. Maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Yozgat İdare Mahkemesinin 17/02/2012 tarih ve E:2011/1242, K:2012/171 sayılı kararının Bozulmasına,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. Maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/04/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber