Prof. Özcan iyi bir akademisyen, iyi bir hoca, iyi bir dost, iyi bir vatansever, iyi bir insandır

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 11 Aralık 2007 08:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İbrahim Karagül'ün yazısı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in yerine Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı olarak atadığı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ideolojik bağnazlıktan körelmiş olmayan herkes üzerinde pozitif etki uyandıracak bir isim.

İyi bir akademisyen, iyi bir hoca, kendisiyle bir şekilde tanışmış olan herkes için iyi bir dost, iyi bir vatansever, iyi bir insan? Hem bilimsel hem de insani açıdan donanımlı biri?

Chicago Devlet Üniversitesi'nde master ve doktora yapan, burslu okuyan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanlığı yapan, yurtdışında öğretim üyeliği görevinde bulunan Prof. Özcan, kendisini tanıyan herkes üzerinde son derece iyi izlenimler bırakmasıyla bilinir.

TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı ve ODTÜ'de Sosyoloji dersleri veren Prof. Özcan, merkezi Chicago'da bulunan SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) programını Türkiye'ye ilk getiren ve uygulayan kişidir.

SPSS, kuruluşların karar süreçlerini destekleyen kurumsal analitik uygulamalar, veri madenciliği, metin madenciliği ve geniş kapsamlı istatistiksel analiz için kullanılan program, özellikle sosyal bilimlerde, pazar araştırmalarında, sağlık araştırmalarında başta anket şirketleri, hükümetler ve eğitim kurumları olmak üzere pek çok kurum tarafından kullanılır.

Prof. Özcan, istatistik analizi, bilgi analizi üzerinde uzmandır. Türkiye'nin en iyi data analizcisidir. Bu alanda Türkiye içinde ve Türkiye dışında ciddi projelere imza atmıştır. Örneklerine şimdi girmeyeceğim ama bazı çalışmaları Türkiye'de bir ilktir. Son yıllarda benzer çalışmalarıyla hep gündeme gelmiştir.

Bilimsel kariyerinin ötesinde insani yönü, karşısındakileri her zaman etkilemiştir. Onu tanıma fırsatı bulan biri olarak ifade ettiğim bu tespitler, eminim ki, onu tanımış olan herkes için ortak kanaatlerdir.

Öğrencileri arasında hiçbir ideolojik, siyasal ayrım yapmayan, hepsine eşit ve dostça davranan, onlara hem hoca hem arkadaş olabilen, dobra bir adamdır!

Fakir-fukara babasıdır. Öğrencilerine sadece bilgi değil, elinden geldiğince maddi destek de verir. Burs verir, ihtiyaçlarına yardımcı olur.

Türkiye içinde ve dışında çalıştığı projelerden gelen maddi bedelin önemli bölümünü öğrencilerine dağıtır. Burs olarak verir. Onlarla birlikte çalışır.

Alçakgönüllüdür. Akademik kariyerini insan ilişkilerine yansıtmaz. Bu yüzden de, hangi siyasal düşünceye sahip olursa olsun, bütün öğrencileri tarafından sevilir.

Müthiş bir enerjiye sahiptir. Dosttur, arkadaştır, hocadır, babadır?

Maalesef şimdiye kadar yeterince takdir edilmemiş, akademik zorluklarla boğuşturulmuş, önüne yığınla engeller konulmuş biridir.

İyi pipo içer. Odasında olup olmadığı pipo kokusundan anlaşılır!

Atanması, YÖK için bir devrimdir. Birikimi ve vizyonuyla Yüksek Öğretim'in önünü açacak bir isimdir.

Bu arada kalp krizi geçiren babası için şifalar diliyoruz!

Kendisine ve Türkiye'ye hayırlı olsun?


YÖK Başkanı Özcan'ı arkadaşları anlattı

Emine Dalfidan (A.A.).

YÖK Başkanlığına atanan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ı yakından tanıyan akademisyenler ve öğrencileri, sorunları çözebileceğine ve başarılı olacağına inandıklarını dile getirdiler.

ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nden mezun olan, yüksek lisansını ve doktorasını burada tamamlayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhi Köse, "Hocam" diye hitap ettiği Yusuf Ziya Özcan'ı uzun süredir tanıdığını belirterek, "Kendisi önce hocamdı daha sonra arkadaşım oldu.

Birlikte mesai yaptık. İnsan olarak benim değer verdiğim birisidir. Hem Türkiye'nin, Anadolu'nun geleneklerini ve insanının kültürünü üzerinde taşıyan bir kişiliğe sahiptir hem de Batı'nın bilimsel normlarını, değerlerini benimsemiş biridir" dedi.

Prof. Dr. Özcan'ın "Sosyal bilime ciddi katkıları olduğunu" söyleyen Köse, "Yusuf Ziya Özcan öncülüğündeki YÖK'ün Türkiye'deki üniversiteler ve akademisyenler için çok daha bilimsel ve özgürlükçü bir yapıya kavuşacağına ve daha rahat çalışabileceklerine inanıyorum" diye konuştu. Prof. Dr. Köse, Özcan'ı şöyle anlattı:

"Benim açımdan kendisi güvendiğim, dost denilebilecek bir insan. Ben dahil bütün öğrencilerine ve arkadaşlarına hep katkı sunan, yardımsever, çok sevecen, ilişkilerinde formaliteyi sevmeyen bir kişi. Kuralcı bir insan değil. Kendisiyle yeni tanışan kişileri biraz şaşırtır.

Anadolu'nun hoş kültürünü kaybetmemiş ama başta ABD olmak üzere bilim dünyasının normlarını da kendisine içselleştirmiş kişiliğe sahip birisidir." Köse, Özcan'ın, "sorunları çözeceğine ve çözecek ekibi de oluşturacağına inandığını" ifade etti.

PROF. DR. SEZAL: "YÖK'TE BÜYÜK BAŞARILAR ELDE EDECEĞİNE İNANIYORUZ"

Eski YÖK üyesi ve eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlarından, TOBB ETÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Sezal da "Özcan'ın, bilimsel niteliklerini takdir ettikleri bir öğretim üyesi olduğunu" belirterek, "Bu nitelikleriyle YÖK'te büyük başarılar elde edeceğine inanıyoruz" dedi.

Prof. Dr. Sezal, şöyle konuştu:

"Türk yükseköğretimin oldukça ciddi ve bir an önce çözülmeyi bekleyen meseleleri herkes tarafından zaten biliniyor ve söyleniyor. Mesela üniversiteye giriş sistemi, yükseköğretimdeki öğretim üyelerinin özlük hakları, bilimsel ortamın geliştirilmesi ve Türkiye'deki bilimsel çalışmaların istenilen düzeye ulaştırılması konuları, nitelikli öğretim elemanlarının yeterli sayıda yetiştirilmesi hemen akla gelen konular. En önemlisi de yükseköğretim ile diğer eğitim kademelerinin bir bütünlük içine konulması. Bütün bunların acilen çözüm beklediği bir ortamda Sayın Özcan'ın bunların üstesinden geleceğini ümit ediyorum. Bilim adamı olarak kendisi tanıdığımız birisi, TÜBİTAK'taki başarılarını bildiğimiz birisi. YÖK'te ümitli bir dönem başladığını söyleyebiliriz." Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Özcan'ın öğrencilerinden Prof. Dr. Ömer Çaha da "Özcan Hoca'nın iki özelliği önemli. Birincisi sosyolog. Sosyal bilimciler hadiselere perspektifli yaklaşırlar. İki kere iki dört eder şeklinde yaklaşmazlar.

İkinci özelliği ise kişilik yapısı. Özgürlükçü bir yapıya sahiptir" dedi.

Üniversitelerdeki sorunların tek bir kişiyle çözülemeyeceğini söyleyen Çaha, sorunları çözme konusunda o kişinin etrafındaki insanların da önem taşıdığını kaydetti. Çaha, "Yusuf Ziya Özcan benim lisans döneminde hocamdı. Öğrencilerinin seviyesine inebilen, tepeden bakmayan, dost ve arkadaş bir insan. Odası öğrencilerinin uğrak yeridir" diye konuştu.

Özcan'ın öğrencilerinden Konya Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay da Özcan'ın, "sosyolojinin istatistiğe uygulanması alanında Türkiye'nin en başarılı insanı olduğunu" söyledi.

Aktay, "Yusuf Ziya Özcan, sosyoloji alanında bütün insanların hemen başvurdukları, referans bir insan olarak biliniyor. Şimdiye kadar birçok seçim öncesinde kamuoyu araştırmalarında siyasi eğilimin tahmin edilmesi konusunda inanılmaz başarılı bir insandır" diye konuştu.

Özcan'ın "herkesi kucaklayan ve kolay ulaşılabilir bir insan olduğunu" dile getiren Aktay, "Kendine özgü bir tarzı olan, sıra dışı bir hocadır" dedi. Aktay, yükseköğretim sisteminin önündeki sorunların tek başına bir kişinin çözebileceği sorunlar olmadığını, asgari mutabakat gerektirdiğini ifade ederek, "Özcan'ın bu işin başında olması işleri kolaylaştıracaktır" diye konuştu.


Türkiye'nin gülen yüzünü uğurladık

Onun hakkında herkesin anlatacak çok şeyi var. Belki söyleyecek sözü en az olanlardan biri benim. Dün Fatih Camii'ndeki cenaze merasiminden döndükten sonra hâlâ masamın üstünde duran "Türkiye'nin Yirminci Yüzyılı" başlıklı çalışmasına ve üzerindeki "Aziz kardeşim İbrahim Karagül'e" yazısına yeniden göz attım.

Eylül ortalarında Bosna'ya giden grup içinde onun da var olduğunu öğrenince, her zaman olduğu gibi içimi bir ferahlık kapladı. Çünkü onu her gördüğümde; konuşurken, dinlerken, birlikte yürürken aynı şeyi hissettim. Her zaman gülümseyen yüzü, ilerlemiş yaşına rağmen tükenmeyen enerjisi, beraber olduğu herkese umut veren, dinlemekten asla yılmayacağınız konuşmaları ve özenle seçilmiş kelimeler?

Deniz Feneri Derneği'nin Mostar'daki Cemal Biyediç Üniversitesi'ne yaptığı Eğitim Fakültesi binasının açılış töreninde onur konuğu oydu. O an o ortamda bulunanlardan en heyecanlısı da oydu. Yine bilgiden, eğitimden, umuttan söz etti.

Yorucu gezi boyunca bizim bütün sızlanmalarımıza rağmen o her anı tad alarak yaşıyordu. Sabahları en erken o hazırlanıyor, her zamanki şık giyimi ve güler yüzüyle aramıza katılıyordu.

Mostar Köprüsü üzerinden şehri seyrederken "Buraya gel. Bak seni kiminle tanıştıracağım" dedi. Yanındaki kişi, Mostar Köprüsü'nü yeniden yapan, Bosna'da Osmanlı'dan kalan köprüleri restore eden şirketin sahibiydi.

İki yıl önce yine bir toplantı için Alanya'da üç gün aynı ortamda olduk. Beni yanına çağırdı. Şahsıma ilişkin güzel cümleleri yüzünden yüzümün kızardığını hatırlıyorum. İstanbul havaalanından başlayan sohbetimiz, daha doğrusu onu dinleyişim Antalya'ya kadar devam etti. Üç gün boyunca, toplantılardan sonra dışarı çıkıp yalnız başına yürüyüşünü izledim ve bazen ona katıldım.

Onunla konuşmak, onu dinlemek iki türlü güzeldi: Derin bilgi okyanusundan süzülerek gelen cümlelerin lezzetini alıyordunuz. Buna; belki de sadece ona yakışan yüzündeki aydınlık, dudaklarındaki tebessüm de eklenince onu dinlemek doyumsuz bir hal alıyordu.

Prof. Dr. Sabahattin Zaim? Ben onu geç tanıyanlardandım. Neden bu kadar geç tanıdım! Hep hayıflanacağım. Geç tanımış olsam da, o birkaç anı, hafızamda hiçbir zaman silinmeyecek izler bıraktı.

Allah rahmet etsin?.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber