'Psikologlar, bütçelerini sahte meslektaşlarla mücadeleye harcıyor: Bakanlık nerede?'

Türk Psikologlar Derneği'nin Ankara'da düzenlediği mitingde Genel Başkan Prof. Dr. Cemşafak Çukur yaşadıkları temel sorunlara dikkat çekerken, psikologların özel sektörde çalışmak istediklerini, gerekli yetkinliklere sahip olduklarını ancak bu alanda yeterli bir düzenlemenin olmadığını vurguladı. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı'nın özel pratisyen psikologların denetimini yeterince yapmadığını dile getirdi. Bu eksiklikler nedeniyle Türk Psikologlar Derneği'nin bütçesinin önemli bir bölümünün sahte psikologlar ve etik dışı uygulamalarla mücadeleye ayrıldığını belirtti.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 23 Ekim 2023 14:00, Son Güncelleme : 23 Ekim 2023 18:01
'Psikologlar, bütçelerini sahte meslektaşlarla mücadeleye harcıyor: Bakanlık nerede?'

Zekeriya ELTİMUR

Türk Psikologlar Derneği, Ankara'da, miting düzenledi. Mitinge birçok siyasinin yanı sıra ülkenin farklı bölgelerinde bulunan dernek il temsilciliklerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Mitinge dernek yönetim kurulunun ve birçok psikoloğun dışında İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Taner Demirer, CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Taşçıer, CHP Parti Meclisi üyesi Klinik Psk. Erbil Aydınlık, İYİ Parti Genel İdare Kurulu üyesi Klinik Psk. Kübra Dursun ve Demokrat Parti Kadın Politikaları Başkanı İrem Taşpınar katıldı. Katılımcıların yanı sıra; Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Cemşafak Çukur, Türk Psikologlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Göncü Köse ve Türk Psikologlar Derneği Genel Sekreteri Uzm. Psk. Faruk Bozkır açış konuşması yaptı.

"Psikologlar, hala konteyner kentlerde gönüllü hizmet veren tek sivil toplum kuruluşu"

"70 yıldır sorunlarının aynı olduğunun altını çizen Türk Psikologlar Derneği Genel Sekreteri Uzm. Psk. Faruk Bozkır, şunları söyledi:

"Yaşam koçuna, apartman görevlisine -ki asla küçümsemek için söylemiyorum- ya da hayatımızda gördüğümüz her işe bir kanun çıkaran TBMM, 70 yıldır Türkiye'nin psikologlarına -ki o psikologlar 1999 depreminde günlerce çadırlarda kalıp halkına yardım eden, Soma maden faciasında günlerce madenci yakınlarının yanında olup psikolojik destek sağlayan, Bodrum yangınında, Kastamonu selinde görev alan psikologlar ve en son 6 Şubat'taki büyük depremde, yine depremden etkilenen vatandaşlarının yanına ilk koşan sivil toplum kuruluşu olan Türk Psikologlar Derneği, psikologlar, hala bugün konteyner kentlerde gönüllü hizmet veren tek sivil toplum kuruluşu, ilk giren biz olduk, son çıkan da biz olacağız. Ama dönüp bakıyoruz, maalesef mesleğimizin bir kanunu yok. Ruh Sağlığı Yasası'nda belirsiz bir tablo... Psikoterapi alanında, yetkisiz insanlar, binlerce Türk vatandaşını mağdur ediyor. Denetlenmeyen, başıboş bırakılmış bir alan... Bizim mesleğimizin ilk ihtiyacı olan şey bir meslek kanunu. Bunu biz sadece kendimiz için istemiyoruz. Psikolojik hizmetlerden yararlanan bütün vatandaşlarımız için, denetlenebilir bir hizmet için istiyoruz. Bu nedenle çok yoğun çabalar sarf ettik ve şu an Meclisimizde bununla ilgili yasa tasarımız var. Buradan davet ediyorum; bütün partilerimizi, milletvekillerimizi, lütfen kanunumuza destek versinler ve bir an önce bu alandaki boşluğu dolduralım. 12 bin 500 mezun veriyoruz, 120 binin üzerinde psikolog alanda. Bunun aileleriyle birlikte 1 buçuk-2 milyon insanı temsil eden bir kitleyiz. Milletvekilleri, siyasi partiler buradan soruyorum: Ne yapmamız lazım kanun çıkartmanız için. Hiçbir mesleğin ipoteğini kabul etmiyoruz. Bağımsız bir şekilde psikologlar, hem kamu kurumlarında hem de alanda çalışacaklar. Bu bizim en doğal ve engellenemez hakkımızdır. Nasıl ki biz bu halk için bugüne kadar büyük mücadeleler verdik. Bugün de yasamızı istemek en doğal hakkımızdır diye düşünüyorum."

"Neden 'her aile sağlık merkezine bir psikolog sözü' unutuldu?"

"Meslek yasası, bizim gerçekten kanayan yaramız. 1976 yılında Türk Psikologlar Derneği kuruldu. O günden bugüne gönüllü olarak gelip hizmet veren, bizden önceki yönetimler de bunun kavgasını verdiğini aktaran Türk Psikologlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Göncü Köse, şunları ifade etti::

"Biz de geldiğimiz günden beri bunun kavgasını veriyoruz. Aslında bu kavgası verilecek bir şey olmamalı ama. Herkes diyor ki 'Psikoloğa ihtiyacım var.' Herkesin psikoloğa ihtiyacı var ya da herkes psikolog da olmak istiyor. O mücadeleyi bir ara atlattık hatırlarsanız. Neden peki psikolojik hizmetler bizim ülkemizde bu kadar ulaşılması zor? Neden 'her aile sağlık merkezine bir psikolog sözü' unutuldu? Bu konuda siyasi partilerin temsilcilerinden yardım istiyoruz. Çünkü biz halkımıza nitelikli psikolojik hizmet sunmak istiyoruz. Evet biz gönüllü olarak deprem bölgesindeyiz, şu anda hala oradayız, olmaya da devam edeceğiz. Gönüllü olarak her faciada, ülkemizin başına gelen her kötü şeyde halkımızın yanında oluyoruz. Ama biz meslek yasası istediğimizde bunun bir karşılığını göremiyoruz. Bu çok acı. Bir de merak ediyorum, biz ne zaman ilimden, bilimden bu kadar ayrıldık? Mesela kovid pandemisinde bilim kurulunda bir sağlık psikoloğu gördünüz mü ya da halkı önlemleri arttırmaya ikna edecek sosyal psikologlar orada mıydı? Değildi. Biz neden bu kadar görmezden gelindik? Neden bu akıl tutulmasını yaşıyoruz?

"12 bin 600 mezun veriyoruz. Sonra Sağlık Bakanlığı psikologlar için bir kontenjan açıyor: 244 psikolog alımı. Ne olacak bu öğrencilerimiz?"

Başka bir akıl tutulması da benim bir akademisyen olarak dile getirmek istediğim, biz her yıl 12 bin 600 mezun veriyoruz. Sonra Sağlık Bakanlığı psikologlar için bir kontenjan açıyor: 244 psikolog alımı. Ne olacak bu öğrencilerimiz? Bizim geleceğimiz ne olacak? Öğrencilerimize biz nasıl diyeceğiz ki 'Sen mezun olduğunda emin ol emeğinin karşılığını alacaksın, kesinlikle iş bulacaksın' diyemiyoruz. Çünkü yeterli alım yapılmıyor ve psikologlar olarak bizim mezunlarımız, özel eğitim merkezlerinde asgari ücretin altında çalışmaya zorlanılıyor. Eminim içinizde vardır şu anda. Bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Dünyanın göz bebeği olan bir mesleğe bunlar gerçekten reva değil. Ama biz Türk Psikologlar Derneği olarak bu mücadeleyi başlattık, devam ettireceğiz, bizden önceki yönetimlerin başlattığını devam ettiriyoruz. Bizden sonra sizler belki bayrağı alacaksınız ama benim temennim şu ki, cumhuriyetin 100'üncü yılında artık bu meseleyi çözelim. Yoksa biz durmadık, yine de devam edeceğiz. Ama artık 2023'te, tüm siyasi partilerin desteğiyle meslek yasamızı istiyoruz."

Mitingde Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Cemşafak Çukur, şu konuyu vurguladı: "Birçok psikolog, özel sektörde çalışmak istiyor, yetkinlikleri var ancak maalesef bu alanda yeterli bir düzenleme bulunmuyor. Sağlık Bakanlığı, özel pratisyen psikologların denetimini yetersiz bir şekilde sürdürüyor. Biz, bütçemizin büyük bir kısmını sahte psikologlarla ve etik olmayan uygulamalar yapan kişilerle mücadele için harcamak zorunda kalıyoruz."

"200'e yakın psikoloji bölümü var, 13 bin mezun veriyor, devlet psikolog alımı yapıyor ama yasası yok"

Genel Başkan Prof. Dr. Çukur, derneklerinin ülke genelinde 6 şube ve yaklaşık 60 il temsilciliği ile yaygın bir örgütlenmeye sahip olduğunu belirterek, bugüne kadar siyasi konulara fazla müdahil olmadıklarını, ancak bundan sonra meslek ve ruh sağlığı yasası konusunda aktif bir mücadele vereceklerini açıkladı. Çukur şunları ifade etti: "Dernek olarak siyasi meselelere pek karışmamış olabiliriz, ancak artık yeni bir döneme giriyoruz. Size şunu taahhüt ediyoruz: Meslek yasası ve ruh sağlığı yasası, istediğimiz şekilde kabul edilene kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Yurt dışında psikologların meslek yasası var mı sorusu sorulduğunda cevabımız 'hayır' olmamalı. Ruh sağlığı sorunlarını nasıl ele alıyoruz sorusuna net bir yanıt sunabilmeliyiz. Ülkemizde iki yüzden fazla psikoloji bölümü bulunuyor, her yıl 13 bin mezun veriyoruz, ancak hala bir meslek yasamız yok. Ayrıca ruh sağlığı alanında nasıl bir yol izlememiz gerektiği konusunda net bir kılavuz eksikliği var. Bu durum, akademisyenler olarak etik dersleri vermemizi bile güçleştiriyor, çünkü uygun bir yasal dayanak yok. Neyse ki Türk Psikologlar Derneği, bu konuda bir etik yönerge oluşturdu ve bunu derslerimizde kullanabiliyoruz."

"Hukuk fakültesinde, tıp fakültesinde, eczacılıkta baraj var, Niye psikoloji bölümünde baraj yok?"

Çukur, üniversitelerdeki psikoloji bölümlerinin sayısının artmasına rağmen, bazı bölümlerde psikolog eksikliği olduğuna dikkat çekerek, bölümlerde minimum standartların belirlenmesinin önemine vurgu yaptı: "2000'li yıllardan itibaren üniversitelerde psikoloji bölümlerinin sayısında bir artış yaşanıyor. Ancak bu artışa rağmen, bazı bölümlerde psikolog görevlendirilmiyor. Bu, kontenjanların artmasına rağmen nitelik ve kalitenin yeterince artırılmadığını gösteren ciddi bir sorun oluşturuyor. Bu konuda yasal adımlar atıyoruz. Önemli bir ayrımcılığa da işaret etmek isterim. Hukuk, tıp, eczacılık gibi fakültelerde giriş barajları bulunurken, eğitim fakültelerine de getirilmiştir. Ancak psikoloji bölümlerinde neden böyle bir baraj yok? Bu durum anayasanın temel eşitlik ilkesine aykırı değil mi? Konuyu Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) ilettik, ancak YÖK buna yanıt veremedi."

"Özlük hakları konusunda da çok ciddi sorunlar var"

Çukur, psikologların istihdam sorunları ve özlük haklarıyla ilgili yaşadıkları zorlukları açıklarken, özellikle yeni mezun psikologların iş bulma olanaklarının kısıtlı olduğuna işaret etti: "Mezun olduktan sonra karşımıza çıkan en büyük sorun işsizlik. Bu, mezun sayısının kontrolsüz bir şekilde artması sonucunda yaşanan bir sorun. Birçok genç psikolog, özel sektörde çalışmayı arzuluyor, fakat maalesef bu alanda yeterli bir düzenleme bulunmuyor. Şu an biz bir dernek olarak faaliyet gösteriyoruz, ancak bir oda ya da birlik statümüz yok. Denetim işini Sağlık Bakanlığı üstlenmelidir, ancak ne yazık ki özel sektörde çalışan psikologların denetimi eksik kalıyor. Bu yüzden bütçemizin yaklaşık üçte birini sahte psikologlar ve etik dışı uygulama yapan kişilerle mücadele için harcamak zorunda kalıyoruz. Ancak Sağlık Bakanlığı'nın gereken denetimi yapmadığını görüyoruz. Ayrıca, psikologların da bu konuda daha aktif olmaları gerektiğine inanıyorum. Sosyal medyada sadece kendi aralarında sorunları konuşmak yeterli değil. Bu nedenle psikologların daha fazla siyasi katılım göstermeleri ve bu tür etkinliklere daha fazla katılmaları gerekiyor. Bu sadece psikologlar için değil, toplum için de önemlidir. Ayrıca, özlük hakları konusunda da ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Diğer sağlık meslek gruplarına verilen döner sermaye payının psikologlara verilmemesi de bir kimlik eksikliği göstergesidir. Bu nedenle, diğer sağlık meslek gruplarıyla iş birliği yapmamız gerekiyor. Maalesef, mevzuata dayalı düzenlemeler eksikliği ve sınırların belirsizliği nedeniyle diğer sağlık profesyonelleriyle anlaşmazlıklar yaşanıyor. Bu gereksiz çatışmalarla uğraşmak zorunda olmamalıydık. Herkesin ruh sağlığı uzmanı olduğu bir ülkede, bu duruma bir son vermemiz gerekiyor."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber