Bahçeli grup toplantısında konuştu...

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 23 Haziran 2009 12:19, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nda hazırlandığı iddia edilen eylem planı ile ilgili olarak, milletin iradesine yönelen bütün müdahale arayışlarının demokrasiye olan inancın artması ile son bulacağını söyledi.

1 Temmuz'da tatile girecek olan Meclis'te 3. yasama dönemi son grup konuşmasını yapan Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, bu hafta sonu itibariyle geride kalacak olan yasama yılının Türkiye'nin temel meselelerinin çözüme kavuşturulamayarak israf edilmiş bir dönem olarak hatırlanacağını ileri sürdü. Bu durumun müsebbibinin AK Parti olduğunu iddia eden Bahçeli, "Elindeki sayısal çoğunluğu bir demokratik imkân olarak değil, başına buyruk ve kural tanımaz bir güç zannederek hareket eden iktidar partisinin ve hükümetinin uzlaşmaz, kutuplaştırıcı, gerilimden beslenen siyaset anlayışı bu tıkanmanın en büyük nedenidir. Hükümet ve AKP grubu, bu süreyi günübirlik meselelerle oyalanarak israf etmiş, zaten kısa menzilli olan siyasal vizyonunun 'gelecek' ile bağını tamamen kopartarak hiçbir meseleye temelden bir çözüm getirememiştir. Bu miyopluk, defalarca uyarısını yaptığımız siyasi, sosyal, ekonomik ve güvenlik tehlikeleriyle birleşince AKP zihniyeti tam bir bocalama ve şaşkınlığa sürüklenmiştir." dedi.

DARBECİ ZİHNİYETİ ELEŞTİRDİ

Bahçeli, Türk milletine ve demokrasiye komplo kuran eylem planına da sert çıktı. "Demokratik rejimin işleyişi ve ilerleyişinde demokrasi dışı engellerin varlığının tartışıldığı, ortaya çıkarılan belgelerin gerçek olup olmadığının araştırıldığı bir dönemin sancıları kamuoyunun gözü önünde yaşanmaktadır." diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konuda Türk siyasi tarihinin geride kalan yılları demokrasiye müdahalelerin talihsiz hatıraları ile doludur. Ancak, demokrasi üzerinde tehdit oluşturan zihniyetleri yalnızca siyaset dışında aramak ve dikkatleri yalnızca bu yöne çekmek, bu konudaki tarihi tecrübelerimizi göz ardı etmek olacaktır. Ülkemizin politik geçmişinin bize kazandırdıkları, tehlikenin yalnızca siyaset dışından değil, yanlış siyaset ve demokrasi algısının da en az darbeci zihniyetler kadar demokrasimize zarar verebileceğine işaret etmektedir. Muhalefete değer ve anlam vermeyen veya vermek istemeyen, sorumsuz tek başına iktidarların da demokratik anlayışa darbe vuran siyaset içi aktörler olduğu unutulmamalıdır."

Bahçeli, muhalefetin yaşamasına ve kendisini geliştirmesine imkân tanımayan ve tahammül göstermeyen sistemleri demokratik parlâmenter rejim, bu anlayış sahiplerini de demokrat olarak tanımlamanın mümkün olmadığını vurguladı. "Demokrasiyi yaşatmanın yolu sadece dış müdahale kanallarını kapatmaktan geçmiyor." diyen Bahçeli, bunun yanında diğer siyasal görüşleri de dinlemeyi öğrenmiş, farklı düşüncelerine saygı gösteren, onların da haklı olabileceğine ihtimal veren köklü bir demokratik zihniyet dönüşümünden geçmekte olduğunu ifade etti.

Bahçeli, demokrasiye yapılan müdahalelerin demokrasiye olan inancı artırdığını söyledi. Bahçeli, "Bu konuyu, ele geçen belgelerin sahte mi gerçek mi olduğuna yönelik tartışmaların yaşandığı içinde bulunduğumuz ağır şartlar çerçevesinde bir kez daha hatırlatılmasını demokrasimizin selameti ve geleceği açısından açıklamayı gerekli görüyorum. Unutmayalım ki, bütün müdahale arayışları demokratik siyasal sisteme olan güvenin zayıflaması ile artacak ve toplumsal destek bulacak; demokrasiye olan inancın artması ile son bulacaktır.

Bu nedenle milletimiz nezdinde siyasî sisteme karşı duyulan güvensizliğin tohumlarını ekmekten; itici, uzaklaştırıcı, aşağılayıcı tavırlardan kaçınmak siyasetçinin temel görevleri arasında olmalıdır." diye konuştu.

IRAK'TAKİ SALDIRI DÜŞÜNDÜRÜCÜ

Irak'ta 72 kişinin hayatını kaybettiği saldırıya değinen Bahnçeli, bunun Irak'ın kuzeyini Türkmen nüfustan arındırma projelerinin bir parçası olduğunu söyledi.

Bahçeli, şunları söyledi: "Bu konuda hükümetten beklenen kınama mesajları ile yetinmeden olayın faillerinin ortaya çıkartılması için Irak hükümetinin bütün imkânlarını seferber etmeye çağırmasıdır. Aksi halde, ne yapalım Irak'ın her yerinde bombalar patlıyor, biri de burada patlamış kolaycılığı hükümeti Türkmenler üzerindeki sorumluluktan asla kurtaramayacaktır. Bilindiği üzere, Türkiye, Irak'tan kaynaklanan ciddi sorunlarla on yılı aşkın bir süredir uğraşmaktadır. Yaşanan gelişmeler Türkiye'nin hayati konulardaki milli çıkarlarını da doğrudan etkilemektedir. Bu çıkarlarımızın korunması amacıyla belirlenen ve 'kırmızı çizgiler' olarak ifade edilen devlet siyaseti, Türkiye için olmazsa olmaz nitelikteki üç esas üzerine bina edilmiştir. Gelişmeler, Amerika'nın Irak'tan çekilmesinin takvime bağlandığı, hükümetin Barzani ile el sıkıştığı şu sıralarda, yaşanan olaylardaki tırmanışı daha da anlamlı kılmakta, Türkmen bölgesindeki baskı ve zorlamaların artacağına işaret etmektedir. Bugün Kuzey Irak'ta Türkiye'nin karşısına çıkarılan denklem, geçtiğimiz altı buçuk yıl boyunca Avrupa başkentlerini kapı kapı dolaşırken, arka bahçemizdeki bu milli meseleye sahip çıkmayı ırkçılık zanneden ve terörü, masada pazarlıkla ve tavizle önleyeceğini düşünen ilkel zihniyetin getirdiği kaçınılmaz bir netice olmuştur."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber