Doktorlar aile hekimliğine karşı çıkıyor
Sayıları 6 bini bulan ve 1961'den bu yana hizmet veren sağlık ocaklarının kapatılarak yerine hekimlerin kendi muayenehanelerinde hasta takibi yapabildiği aile hekimliği uygulamasına geçilmesi doktor ilaç firmalarına çıkar sağlayacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor.
Sağlık ocaklarının yerini alacak olan ve geçen yıl meclis kararıyla yürürlüğe
giren "aile hekimliği" modeli başta doktorlar olmak üzere sağlık işçilerinin
de tepkisini çekiyor. Türkiye'nin ekonomik güçlerine uygun olmadığı öne sürülen
modelin "muayenehanecilik" sistemiyle asıl kazancı ilaç ve tıbbi teknoloji
firmalarına sağlayacağı savunuluyor. Pilot bölge olarak belirlenen Düzce'nin
İl Sağlık Müdürlüğü ise eleştirilerin altında sendikaların çıkarlarının olduğunu
söylüyor.
İçinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (GSS) kanun tasarısının da bulunduğu Sosyal Güvenlik reform tasarıları mecliste görüşülmeye başlandı. Ancak GSS ile birlikte Türkiye'de yayılacak olan Aile Hekimliği modeli başta doktorlar olmak üzere sağlık emekçilerinin eleştiri odağı haline geldi. Geçtiğimiz yıl pilot bölgelerde yürürlüğe giren Aile Hekimliği ile 1961'den bu yana varolan ve sayıları 6 bine ulaşan sağlık ocakları kapatılarak, hekimlerin kendi muayenehanelerinde hasta takiplerinin yapılması ve böylece daha etkin bir tedavi uygulanması öngörülüyor. Bu sistem sayesinde birinci basamakta tedavi edilebilecek olan hastaların tanı ve tedavileri ikinci ve üçüncü basamak olarak nitelenen diğer kurumlara gitmeden süratli bir şekilde yapılabilecek.
Kamu hizmeti yerine muayenehancilik
Zaman ve işgücü kaybını önleyen aile hekimliği modeli bu açıdan amacına ulaşmış
görünüyor. Ancak doktorlar Dünya Bankası ve IMF'in Türkiye görüşmelerinde de
1980'lerden beri masaya getirilen sisteme yönelik itirazlarını sürdürüyor. Hatta
uygulamanın sürdüğü Bulgaristan'da bir doktorun konuyla ilgili yorumu dikkat
çekici: ?Burada insanlar ölüyor?.
Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES)'nın pilot bölge olan Düzce incelemeleriyle ilgili raporlarında sağlık ocaklarında pratisyen hekimlerce yürütülen kamu hizmetinin, bu modelde bir tür özelleştirme yapılarak muayenehanecilik hizmeti haline getirildiğine dikkat çekiliyor. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Naciye Demirel'e göre aile hekimliği vatandaşın özellikle de yoksulların hizmete ulaşabilmesini engelleyen bir sistem.
Düzce ikinci bir deprem yaşıyor
Pilot bölge olarak seçilen Düzce'nin Türkiye'yi yansıtacak özelliklere sahip
olmadığını Naciye Demirel ?Bölgedeki meslektaşlarımızın tabiriyle Düzce ikinci
bir deprem yaşamaktadır? diyor. Demirel'e göre sağlık ocaklarında ekip olarak
verilen hizmet bir doktor ve bir hemşireyle sigorta primlerine bağlı bir muayenehanecilik
hizmetine sokuluyor. 10 bin kişiye bir aile hekiminin düştüğü sistemde doktorlar
ay boyunca 7 gün 24 saat en az bin en fazla 4 bin kişiye hizmet vermek zorunda
olacak. Hekimin bundan kazancı da kendisine bağladığı kişi sayısı kadar işlem
başına kazanç olarak tarif ediliyor. Yapılan hesaplamalar bu koşullar altında
bir doktorun ayda en fazla 4 bin YTL kazanabileceğini gösteriyor. Ayrıca yasaya
göre hekimler kendilerine başvuran hastaların en fazla yüzde 20'sini bir üst
sağlık birimine sevk edebilecek, bu oranın üstündeki sevklerde ücret kısıtlanacak.
SES'in iddiasına göre ise bu durum tedavisi zorlu salgın hastalık ortaya çıktığında
hekimlerin sevk etme eğiliminden uzaklaşmasına ve sağlık alanında telafisi mümkün
olmayan sonuçlara yol açacak.
Diğer yandan hekimlerin sağlık hizmeti verirken kullanabileceği bir limit var.
Bu limit aşıldığında ise hekimin masraf fazlasını kendi kazancından karşılaması
gerekiyor. Demirel'e göre bunu yapmak istemeyen doktorlar hastayı ya reddedecek
ya da bir sonraki aya erteleyecek. Yani aile hekimi o ay sevk limitini doldurmuşsa
hayati bir sorunu olan hastayı bir sonraki aya bırakmak zorunda kalabilir.
40 yıllık sağlık ocaklarının böyle bir sisteme kurban verilemeyeceğini savunan Demirel ve Türk Tabipler Birliği 19 Kasım'da Düzce'de ikinci bir inceleme yaparak halkı bilgilendirmeyi planlıyor.
Dünyanın en pahalı sistemi
Aile hekimliği hizmetlerinden yararlanabilmek için öncelikle sigorta primlerinin
süreklilik arz ederek ödenmiş olması gerekiyor. 114 milyonun altında gelire
sahip kişilerin masraflarını devlet karşılıyor. TTB Pratisyen Hekim Kolu Başkanı
Dr.Hüseyin Demirdizen aile hekimliği modelini dünyanın en pahalı sistemi olarak
değerlendiriyor. Demirdizen'in verdiği rakamlara göre Amerika'da kişi başına
4 bin 500 dolar harcanmasına rağmen nüfusun yüzde 25'i aile hekimliği hizmetlerinden
yararlanamıyor. 30 milyon kişi bu işletmelerin kapısından bile giremiyor. Almanya'da
aile hekimliğine kişi başına 3 bin dolar harcanıyor. Milli gelir 5 bin dolar
iken sağlık harcamasına 3 bin dolar harcanmasının imkansız olduğunu söyleyen
Demirdizen Türkiye'nin böyle bir modeli sübvanse edecek kaynağı olmadığını dile
getiriyor.
Eleştirilerin altında kendi çıkarları var
Eleştirilerin hedefindeki Düzce'nin İl Sağlık Müdürü Engin Mutlu ise aile hekimliğinin
gelişmiş bir sağlık hizmeti olduğunu savunuyor. Her sivil toplum örgütünün eleştirisinin
altında kendi çıkarları olduğunu öne süren Mutlu'ya göre, "Sözleşmeli personel
sistemine geçildiğinde sendikaların üye sayıları azalacak" Düzce'de hastaların
düzgün bir kayıt altına alındığını ve takiplerinin daha sağlıklı yapıldığını
söyleyen Mutlu ?Bu model daha önce denendi ama bu evreye hiç gelinmedi. Yüzde
98 başarıya ulaştık. Zaman içerisinde bütün eksikler tamamlanacak? diyor.
referans