Sadece profesörler asgari ücret sınırını geçiyor

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 17 Kasım 2005 10:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Türkiye'de, eğitim, öğretim ve bilimsel çalışmalara ayrılan ödeneklerin milli gelire oranının dünya standartlarının çok altında olduğunu belirterek, öğretmenler ve üniversite öğretim elemanlarının ücret sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini söyledi.

Hanefi Bostan yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin yirmi civarında yeni üniversite kurulması için kanun hazırlığı yapma aşamasında olduğunu, bunun sevindirici olmakla birlikte bu teşebbüste sayısal amacın hedeflendiğini ve kalite açısından meseleye bakılmadığının görüldüğünü bildirdi.

Bostan, "Bütün bunların en başında geleni de hiç kuşkusuz, eğitim, öğretim ve bilimsel çalışmalara ayrılan ödeneklerin milli gelire oranının dünya standartlarının hala çok altında kalmaya devam etmekte olmasıdır. Bu durumun en açık göstergelerinin başında da yine hiç kuşkusuz, öğretmenlerin ve üniversite öğretim elemanlarının, bir türlü giderilmeyen ve hatta her geçen gün daha da büyüyerek adeta çözülmez bir kör yumağa dönüşmüş bulunan 'ücret sorunu' gelmektedir" dedi.

Sadece mahrumiyet bölgelerinde görev yapan ve yüksek mahrumiyet zamları alanlar hariç, diğer devlet üniversitelerindeki öğretim elemanları içerisinde yalnızca profesörlerin asgari geçim sınırı düzeyinde maaş aldıklarını, doçentler de dahil olmak üzere geri kalan tüm öğretim elemanların ve bütün öğretmenlerin maaşlarının 'yoksulluk sınırı'nın altına olduğunu hatırlatan Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Hanefi Bostan, "Bugüne kadar gelmiş hükümetlerin olduğu gibi bugünkü hükümetin de zerrece ilgi göstermediği bu utanç verici durum, maalesef, akademisyenlerin en büyük mesleki kuruluşu olan YÖK ve öğretmenlerin en büyük mesleki kuruluşu olan MEB tarafından da ciddiye alınmamıştır ve alınmamaya da devam etmektedir. Öğretim üyeliği kariyeri ile bağdaştırılması imkansız olan bu keyfiyet, onların kariyerlerini ve mesleki formasyonlarını da etkilemekte, verimli akademik çalışmalarda bulunmalarını çok zorlaştırmakta ve bazı hallerde ise bütün bütüne ortadan kaldırmaktadır" değerlendirmesini yaptı.

Düşük ek ders ücreti uygulamasının da sorunu çözmediğine işaret eden Hanefi Bostan, "Ders ücreti ile geçimine katkıda bulunmak isteyen bir öğretim elemanının ve öğretmenin verebileceği haftalık azami 15-20 saat ek ders bile ciddi bir değer taşıyamaz hale gelmiştir. Söz gelimi, bir öğretmenin ders ücreti, saat başına en fazla 3.38 YTL, öğretim görevlisinin 5.32 YTL, yardımcı doçentin 6.65 YTL, doçentin 8.32 YTL, profesörün 9.98 YTL'dir. Bu durum, öğretmenlerin ve öğretim üyelerinin daha da çaresizleşmesi ve daha da kötü geçim şartlarına itilmiş olmasından başka bir anlam taşımakta değildir" dedi.

Öğretmenler ve öğretim elemanlarının maaşlarına içlerinde bulundukları sıkıntılı duruma kalıcı ve adil bir çözüm olmak üzere, gecikmeden bir zam yapılmasını ve 57. Hükümet döneminde başlatılan uygulama ile profesör, doçentlere tahakkuk ettirilen ancak diğer öğretim elemanlarına verilmeyen ek ödeneklerin iadesi edilmesini isteyen Hanefi Bostan, "Ders ücretlerinin de, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen ders ücretlerini 3.38 YTL'den 10 YTL'ye yükseltmeyi tasarladığı bu günlerde, en az 20 YTL'ye yükseltilerek bu işkenceye son verilmesini, hükümeti ve YÖK'ü, hiçbir fayda sağlamayan ve toplumda olduğu gibi tüm üniversite camiasında da bıkkınlık meydana getiren basit politik güç gösterilerinde bulunmaktan vazgeçerek öğretim üyeliği mesleğinin ve üniversitenin sorunlarına adil ve kalıcı çözümler üreterek uygulamaya geçmek üzere işbirliğine davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber