Memura, cüzi miktarlarda fazla ödeme yapılırsa hangi işlemler yapılır?

Fazla ödeme alan devlet memurunun zimmetin oluşmasında; kasıt, kusur, ihmal, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerde bulunarak kamu kaynağında eksilmeye neden olup olmadığına, gerçek dışı beyanı veya hilesi bulunmadığına bakılarak bir karar verilmeli yoksa kamu zararına sebep olan ödeme ermini veren ve ödemeyi muhasebeleştiren sorumlu ve ilgililerin belirlenmesi ve Kamu zararının; sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının kurulması gerekmektedir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 14 Ocak 2021 14:00, Son Güncelleme : 11 Ocak 2021 08:42
Memura, cüzi miktarlarda fazla ödeme yapılırsa hangi işlemler yapılır?

Kamu kurumlarında bu tarz fazla ödemeler söz konu olduğunda genellikle zimmet çıkarma işlemi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 77. maddesi ile Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 6. ve 7. maddeleri ve bu mevzuatın kanuni dayanakları gerekçe gösterilerek memurdan geri istenilmektedir.

PEKİ, GEREKÇE GÖSTERİLEN MEVZUAT NE KADAR DOĞRU, KAMU KURUMLARI MEVZUATLARDA HANGİ MADDELERİ VE İŞLEMLERİ GÖRMEZDEN GELİYOR?

Bu konuyu ve zimmete gerekçe tutulan ilgili mevzuatı dört bölümde inceleyecek olursak;

1- 6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU;

Bu Kanun taraflar arasındaki borç ilişkisini yasal olarak düzenleyen, her iki tarafın da haklarını belirleyen/sınırlayan kanun olup kısaca alacaklı ve borçlunun birbirlerine olan sorumlulukları yasal düzenleme ve koruma altına alan kanundur. Bu kanunda alacaklı ve borçlu hakları düzenlenmiştir.

Zimmet çıkartılan kişiler devlet memuru olup 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre görev yapmaktadır. Bu durumda devlet memuru ile çalıştığı kurum arasında her hangi bir iş sözleşmesi, alacak ve borç ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinin devlet memuru ile devlet kurumu arasında uygulanması durumu söz konusu değildir.

Dolayısıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77. maddesindeki; "Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.

Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur." hükümlerine istinaden devlet memuru görev yaptığı kurumdan herhangi bir borç almamıştır ve kurumada borç vermemiştir. Dolayısıyla bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşme durumu da söz konusu değildir.

Fakat ortada fazla ödemeden kaynaklı bir kamu zararı olduğu da bir gerçektir.

O VAKİT HANGİ İŞLEM YAPILACAKTIR?

2- KAMU ZARARLARININ TAHSİLİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK;

Bu Yönetmeliğin "Amaç" başlıklı 1. maddesine göre yönetmeliğin amacı; kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Tarafıma çıkartılan zimmet işleminin de Osmaniye Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 01.10.2019 tarih ve E.3739 sayılı makam onayı ile yapılan inceleme sonucunda 2017-2018 yıllarına ait gelir vergisi matrahlarının yeniden hesaplanması ile belirlendiği ortadadır.

Yine bu Yönetmeliğin "Kapsam" başlıklı 2. maddesine göre yönetmeliğin kapsamı; kamu idarelerinde görevli memurların, kullanımlarındaki taşınır ve taşınmazların korunması ve her an hizmete hazır halde bulundurulması için gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle Devlete verdikleri zararlar ile kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak kişilere verdikleri zararlar hakkında, 657 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca 27.6.1983 tarihli ve 83/6510 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkındadır.

Bu Yönetmeliğin "Dayanak" başlıklı 3. maddesindeki; "Bu Yönetmelik, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır." hükümlerine göre yönetmeliğin dayanağı ise 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunudur.

3- 5018 SAYILI KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU;

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun "Kamu zararı " başlıklı 71 maddesindeki; " Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır." hükümlerine göre oluşan kamu zararının bu zarara neden olan sorumlulardan tahsil edilmesi gerekmektedir.

Fazla ödeme yapılan devlet memuru, hiçbir şekilde tarafına çıkartılan zimmetin oluşmasında; kasıt, kusur, ihmal, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerde bulunmamış ve kamu kaynağında eksilmeye neden olmamıştır.

Dolayısıyla Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 6. ve 7. maddelerinde oluşan hususlar kendisine fazla ödeme yapılan devlet memurunu ilgilendirmemektedir.

İşte o maddeler;

"Kamu zararının belirlenmesi

MADDE 6- (1) Kamu zararının belirlenmesinde;

a) Yapılan iş, alınan mal veya hizmet karşılığı olarak ilgili mevzuatında belirtilen ya da mevzuatında öngörülen karar, onay, sözleşme ve benzeri belgelerde belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,

b) İlgili mevzuatında öngörülen haller dışında, iş yaptırılmadan, mal veya hizmet alınmadan önce ödeme yapılması,

c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,

ç) İlgili mevzuatı gereğince görevlendirilen komisyon veya kişilerce rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla iş yaptırılması, mal veya hizmet alınması,

d) Kamu idarelerine ait malların kiraya verilmesi, tahsisi, yönetimi, kullanımı ve elden çıkarılması işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

e) Görevlilere teslim edilen taşınırların zarara uğraması,

f) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

g) Kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek mali külfet getirilmesi,

ğ) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,

esas alınır.


Kamu zararının tespiti ve bildirilmesi

MADDE 7- (Değişik: RG-15.6.2019-30802-C.K.-1147/2 md.)

(1) Kamu zararı 6 ncı maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle;

a) Kontrol, denetim veya inceleme,

b) Sayıştay'ca kesin hükme bağlama,

c) Yargılama,

sonucunda tespit edilir.

(2) Tespit edilen kamu zararına ilişkin yazı, tutanak, rapor, ilam ve benzeri belgeler ilgili kamu idaresine gönderilir."


KAMU ZARARI TESPİT EDİLDİĞİNDE HANGİ İŞLEMLER YAPILMALIDIR?

Yönetmeliğin "Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen zararın değerlendirilmesi" başlıklı 7/A maddesi 3. fıkrasındaki; "(3) Kamu zararına ilişkin tespitlerin değerlendirilmesinde aşağıda yer alan hususlar birlikte dikkate alınır:
a) Kamu görevlilerinin mevzuata aykırı karar, işlem veya eyleminin varlığı.
b) Mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemden bir kamu zararı oluşması.
c) Sorumlu ve ilgililerin belirlenmesi.
ç) Kamu zararının; sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının kurulması." hükümlerine Göre fazla ödeme yapılan devlet memuru hakkında yukarıdaki tespitlerin yapılması gerekmektedir.

FAZLA ÖDEME YAPILAN DEVLET MEMURU HAKKINDA BİR KAMU ZARARI OLUŞTURUP OLUŞTURMADIĞIMIN TESPİTİ GEREKMEKTEDİR

Kendisine fazla ödeme yapılan devlet memurunun;
A- Kamu zararının oluşmasında; mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemde bulunup bulunmadığının,
B- Kamu zararının oluşmasında; mevzuata aykırı verdiği bir kararın bulunup bulunmadığının
C- Kamu zararının oluşmasında; işlem veya eylemin olup olmadığının ve bunlar nedeniyle bir kamu zararı oluşturup oluşturmadığımın tespiti gerekmektedir.

Dolayısıyla devlet memuru, tarafına çıkartılan zimmetle alakalı; mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemde bulunmadığı gibi mevzuata aykırı verdiği bir karar, işlem veya eylemde bulunmamaktadır. Eğer bu durumlarda bulunmuş ise bunların tek tek tespit edilerek ilgili memura tebliğ edilmesi ve zimmet çıkarılması gerekmektedir. Bu tespitler yapılmadan fazla ödeme yapılan memura zimmet çıkartılamaz.

Örneğin fazla ödeme yapılan devlet memuruna çıkartılan söz konusu zimmet iki yılda 1200 TL olsun buda aylık y 50 TL'ye tekabül etsin.

Kendisine fazla ödeme yapılan devlet memurunun bu ödemeleri fark ederek kurum müdürlüğüne başvurup "Tarafıma fazla ödeme yapıyorsunuz" diyerek düzeltme ihtimali, fazla ödeme miktarının düşüklüğü nedeniyle hayatın olağan akışına da aykırıdır. (Burada hatalı olarak yapılan fazla ödeme miktarı, hayatın olağan akışı içinde fark edilecek bir meblağdaysa örneğin aylık 500 TL gibi bir miktarsa devlet memurunun bunu fark etmesi de olağan dışıdır. Bu miktarın yüksek olması nedeniyle yapılan faza ödemelerin fark edilmemesinin olağandışı olması nedeniyle açılan davalarda devlet memuru aleyhine red edilmektedir.)

Kaldı ki söz konusu ödemeler genelde üst kurumca yapılan incelemeler sonucunda fark edilebilmektedir. Ayrıca örneğin hastanelerdeki döner sermaye ödemeleri her ay farklı miktarlarda olmaktadır, dolayısıyla memurun aldığı ücretin eksik ya da fazla mı olduğu noktasında bir mukayese yapma imkanı da bulunmaktadır.

ORTADA BİR KAMU ZARARI VAR AMA BU ZARAR KİMDEN TAHSİL EDİLECEK?

Dolayısıyla kamu kurumunca Yönetmeliğin "Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen zararın değerlendirilmesi" başlıklı 7/A maddesi 3. fıkrasındaki hükümlere göre; sorumlu ve ilgililerin belirlenmesi ve Kamu zararının; sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının kurulması gerekmektedir.

Buna göre fazla ödeme yapılan devlet memuruna çıkartılan zimmete ve kamu zararına neden olan sorumluların tespit edilerek zimmetin ilgili yönetmelik gereği bu sorumlulara çıkartılması veya muhasebe programını güncelleyen kişi veya şirket yetkilileri ile yapılan sözleşme gereği onlardan kaynaklı bir hatalı ödeme söz konusu ise söz konusu kamu zararın bu şirkete çıkartılması gerekirken tarafıma çıkartılan zimmet işlemi mevzuata ve hukuka açıkça aykırıdır.

Burada fazla ödeme alan devlet memuru o zaman kamu zararı da o ödesin şeklindeki vicdani bir savunma olsa da ne yazık ki mevzuat bu şekildedir. Bu şekilde fazla ödeme alan memur kamu zararını ödesin şeklinde bir mantık olursa ödemeleri muhasebeleştiren kişilerde hiçbir sorumluluk olmaması anlamına gelir ki bu da işleri içinden çıkılmaz bir hale dönüştürür. Mevzuat burada kimin; kasıt, kusur, ihmal, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerde bulunarak kamu kaynağında eksilmeye neden olup olmadığından gerçek dışı beyanı veya hilesi bulunup bulunmadığına bakmaktadır.

4-MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:16) KİŞİLERDEN ALACAKLAR KONULU TEBLİĞİ;

Bu durumlara yönelik Muhasebat Genel Müdürlüğünün (Sıra No:16) "Kişilerden Alacaklar" konulu Genel Tebliği bulunmaktadır.

Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No:16) Kişilerden Alacaklar konulu tebliğinde hatalı ödeme yapılan devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerde bulunarak kamu kaynağında eksilmeye neden olup olmadığından gerçek dışı beyanı veya hilesi bulunup bulunmadığına bakılması gerektiğine dair Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, 14/6/1974 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 22/12/1973 tarihli ve E. No. 1968/8, K.No.1973-14 sayılı kararının göz önünde bulundurulması gerektiği talimatı ilgili kurumlara bildirilmiştir.

İşte o tebliğin ilgili kısmı;

"I- KİŞİLERDEN ALACAKLARIN TAKİBİ, TAHSİLİ VE TERKİNİNE İLİŞKİN İŞLEMLER

Kişilerden alacakların sürüncemede bırakılmadan ve zaman aşımına uğratılmadan takip edilerek, kanuni faizi ile birlikte tahsil edilmesi esastır.

Kişilerden alacaklar konusunu oluşturan yersiz, fazla ve haksız ödemelerin geri alınmasına ilişkin olarak tesis edilen işlemlerin borçlular tarafından dava konusu edilmemesi veya idare aleyhine sonuç doğuracak işlem tesis edilmemesi bakımından, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, 14/6/1974 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 22/12/1973 tarihli ve E. No. 1968/8, K.No.1973-14 sayılı kararının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Anılan kararda;

- İdarenin, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağın geri istenmesine bir mahkeme kararına lüzum olmadan işlem tesis edebileceği ve bu işleme karşı açılacak davaların çözümünün Danıştay'ın görevi içinde olduğu,

- İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceği,

- Yukarıda belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde mümkün olduğu, 60 günlük süre geçtikten sonra geri istenmesinin mümkün olamayacağı,

belirtilmiştir.

İçtihatlar, hukukun yazılı kaynakları arasında sayılmakta ve içtihadı birleştirme kararları, benzer olaylarda mahkemeleri bağlayıcı bir nitelik kazanmış bulunmaktadır. Bu nedenle, idarelerin yapacakları işlemlerde, bu kararlarda belirtilen hususlara uymaları gerekmektedir.

Buna göre;

1- a) Kanuna aykırı şekilde yapılan terfi veya intibak işlemine ya da başka usulde yapılan yersiz veya fazla ödemeye o memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi ya da idareyi aldatıcı belge ibraz etmesi sebep olmuşsa,

b) İdarece yapılan işlem, yapıldığı tarih itibarıyla, idare hukuku yönünden yoklukla malül (sakat) ise ve özel hukuk yönünden de mutlak butlan ile sakat olmuşsa,

c) Yapılan terfi ve intibakta memurun kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata mevcut olduğu halde idareyi haberdar etmemişse,

yapılan fazla ödemelerin dayanağı olan hukuka aykırı işlemlerin, 60 günlük süreye bağlı kalınmaksızın her zaman geri alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu hukuka aykırı işlem sebebiyle yapılan fazla, yersiz ve haksız ödemelerin geri alınmasında genel hükümlere göre zaman aşımı süresinin dikkate alınması gerekmektedir.

2- Yukarıda belirtilen istisnai haller dışında kalan ve idarenin kendi ihmali ve bilgi azlığı gibi nedenlerden kaynaklanan idari işlemlere dayanılarak yapılan fazla ve yersiz ödemelerin ise (Örneğin; bir memura, memurun bilgisi dışında idarece fazla ve yersiz maaş, ücret, tazminat ... Ödenmesi gibi), ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 günlük dava açma süresi içinde geri istenmesi mümkündür. Bu durumda kamu görevlilerinin herhangi bir tazmin kararıyla karşı karşıya kalmamaları için, fazla ödenen paraların genel hükümlere göre zaman aşımı süresi içinde tahsili gerekmektedir."

Dolayısıyla ilgili mevzuatta yer alan açık hükümlere göre; fazla ödeme alan devlet memurunun zimmetin oluşmasında; kasıt, kusur, ihmal, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemlerde bulunarak kamu kaynağında eksilmeye neden olup olmadığına, gerçek dışı beyanı veya hilesi bulunmadığına bakılarak bir karar verilmeli yoksa kamu zararına sebep olan ödeme ermini veren ve ödemeyi muhasebeleştiren sorumlu ve ilgililerin belirlenmesi ve Kamu zararının; sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin illiyet bağının kurulması gerekmektedir.

Ahmet KANDEMİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber