'Özelleştirme İdaresi tasfiye edilsin'

Haber Giriş : 19 Ağustos 2006 12:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Akşam Gazetesinden İsmail Küçükkaya'nın yazısı

Zafer Çağlayan ve Sinan Aygün, sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının nasıl çalışması gerektiğini gözler önüne seren bir model uyguluyorlar. Amerikan demokratik sistemi içinde hem sayıları hızla artan ve milyon sınırına dayanan hem de etkinlikleri güçlü şekilde hissedilen sivil toplum örgütleri gibi Aygün ve Çağlayan da doğal olarak popülerleşiyorlar. Hatta Yalım Erez'den sonra hiç görmediğimiz bir güç odağı haline de geliyorlar ister istemez. Bunu da sevindirici buluyorum.

Bu ikili gerek parlak önerileri, gerek çarpıcı ve vurucu eleştirileri, gerekse dikkat çeken etkinlikleriyle aslında bir çeşit 'toplumsal muhalefet misyonu' üstlenmiş gibiler. Aslında Ankara Sanayi Odası Başkanı Çağlayan ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Aygün'ün tarzları birbirinden çok farklı. Kişiliklerinden kaynaklanan nüanslar onların tarzlarına da yansıyor. Ama sonuçta farklı modellerle de olsa ikisinin de çok önemli bir toplumsal görev yerine getirdikleri düşüncesindeyim. Her şeyden önce 'bilinç oluşturucu' bir rol üstlenmişler.

Geçenlerde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)nun bir konferansında gazeteci arkadaşlarım Okan Müderrisoğlu (Sabah) ve Yavuz Oğhan (CNN Turk) ile birlikte AKŞAM adına da bendeniz konuşmacıydık. Söz, medyanın sivil toplum örgütlerine, sendikalara ve hatta muhalefete yeterince yer vermediğine uzandı. Burada ben, Sinan Aygün ve Zafer Çağlayan örneğini verdim. Gerçekten de Çağlayan ve Aygün'ün medyadaki açıklamalarına bakınca 'demek ki gazete ve televizyonların dikkatini çekmek pekala mümkünmüş' diye düşündüm.

ATO Başkanı önceki gün, vatandaştan aydınlatma vergisi alınmasına karşı çıkacaklarını ve gerekirse mahkemeye gideceklerini söylüyordu. Nitekim Enerji Bakanı Hilmi Güler, gelen yoğun tepkilerden sonra böyle bir uygulamaya gidilmeyeceğini açıklamak durumunda kaldı. Aygün özellikle kredi kartı faizlerindeki yanlışlıklara karşı da etkili kampanyalar yürütmüş ve sonuç almıştı.

'Özelleştirme İdaresi tasfiye edilsin'

ASO Başkanı Çağlayan ise çarşamba akşamı yaptığımız sohbette pek çok yerinde saptama, yararlı örnek ve önemli uyarılardan sonra Özelleştirme İdaresi'ni eleştirdi. Çağlayan, 'Artık Özelleştirme İdaresi'ni özelleştirmenin zamanı geldi. 2006 yılı sonuna kadar portföylerindeki bütün dosyaları tamamlasınlar, özelleştirmeleri bitirsinler ve İdare'yi tasfiye etsinler' dedi.

Zafer Bey'in beklenmedik bu sözlerine şaşırdım ve nedenlerini anlamak üzere pek çok soru yönelttim. Çok fazla detaya girmek istemeyen Çağlayan sayıları hızla artan yanlış uygulamalar gördüklerini söylemekle yetindi. Doğrusunu isterseniz bu bende Özelleştirme İdaresi'ne dönük yeni bir merak uyandırdı. Bakalım neler çıkacak? Ne olursa olsun 80'li yıllarda başlayan özelleştirme serüveninin artık tamamlanması gerekiyor. Hele yeni aksaklıklara veya yanlış uygulamalara kimsenin tahammülü yok. Her şeyden önce şu anda özelleştirmelerin gündemde olmayışı zaten tuhaf. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın özelleştirmeden sorumlu olması süreci çok hızlandırmıştı. Oraya başkan yardımcısı düzeyinde yapılan çok iyi atamalara rağmen süreç sonradan neden yavaşladı acaba? Ya da yanlışlar, şüpheler niye artmaya başladı? Zafer Çağlayan boşu boşuna dikkatleri Özelleştirme İdaresi'ne çevirmezdi. Bekleyelim, görelim...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber