Bu kadarına pes dedirten hırsızlar

Doç. Özsoy, herkesin birbirini soyar hale geldiğine dikkat çekti ve bu gecenin arınmak için bir başlangıç olmasını diledi. İşte memleketimden hırsızlık manzaraları

Haber Giriş : 07 Eylül 2006 17:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Hırsızlar evine girdikleri milletvekillerinden birinin evinde duş aldı, diğerinin aracını çaldı. Üstelik aracı elden çıkaramayınca, uygun fiyata geri satmak istediler. Ya şeker kutularının ortaya çıkardığı soyguna ne demeli. İşte ülkemden insan manzaraları ve bu gece vesilesi ile bir temizlenme umudu...

Bu kadarına da pes dedirten hırsızlıklar?
Tatilde vatandaşlarımızdan öylesine ilginç olaylar dinledim ki, usta senaristlere taş çıkartacak yaşanmış hikâyelerle karşılaştım. Bir fırsatını bulur yeri geldikçe bunları yazarım diye düşünürken, meğer asıl sürpriz bizi İstanbul'da bekliyormuş.
Sene içinde her ay düzenli yaptığımız apartman toplantılarını Temmuz-Ağustos aylarında yapmazdık. Yöneticimizden Ağustos ayının son gününde toplantı yapmaya karar verdiklerine dair davet telefonu aldığımda, kesin bir aksilik var diye düşündüm. Olağanüstü MGK'yı çağrıştıran bu toplantı bana çok hayra alamet gelmedi.
Neyse? Toplantı başladığında, kapatılan Refah Partisi'nin tanınmış isimlerinden, şu an Saadet Partisi'nde de görev yapan hukukçu eski bir milletvekilimiz, 3 gün önce başına gelenleri anlattı.
İkindi vakti sularında evine hırsızlar girmiş. Anlattığına göre, hâlbuki kapıları kale kapısı gibiymiş. Anahtar çevrildiğinde, kapı alttan üstten, sağdan soldan dört yandan birden kilitleniyormuş. Kapıyı çok zorlanmadan ve binadakilerin dikkatini çekecek gürültü çıkarmadan açmayı başarmışlar. Tahminen evde yaklaşık yarım saat kalmışlar.
Fakat bu hırsızların ilgi alanı başka? Elektronik eşyalara, laptop'a dokunmamışlar. Giyim kuşam başta olmak üzere, daha çok tekstil ürünü eşyalar almışlar. Bunları alırken de, marka olanlarını seçmişler. Aynı tür eşyadan marka olanlarını alırken, diğerini bırakmışlar. Buraya kadar olanı bildik hırsızlık hikâyelerinden biri haliyle. Fakat bu hırsızlar biraz pişkin çıkmışlar.
Demek çalışırken o kadar yorulmuş ki bu temiz hırsızlar (!), soymak için girdikleri evde işleri bitince duş almayı da ihmal etmemişler. Bakmışlar ki ortalıkta ses seda yok, gelmişken karşı daireye de girelim demişler. Oradan aldıkları da yine, marka giyim kuşam olmuş.
Lüks yaşamı özendiren, şık mı rüküş mü mantığıyla milletin üst başına karışan kameralarla zoom yapan şu magazin programları yok mu, hırsızların bile ahlakını bozdu, özenti içine soktu inanın (!)

Çaldıkları arabayı geri satmaya kalkmışlar?
Bizler hayret içinde dinleyip, ?bu ne pişkinlik yahu?? derken, milletvekilimiz ?bu daha ne ki?? deyiverdi. AKP'nin kurucularından olan ve İstanbul Üsküdar'da oturan bir milletvekilinin evine geçtiğimiz günlerde giren hırsızların yaptıklarını anlattı.
Herkesin uyuduğu saatlerde gece yarısı girdikleri evde uyku derinleştirici sprey sıkarak işe koyulan hırsızlar, soyup soğana çevirdikleri evden çıkarken, 2 arabanın da anahtarını almışlar ve arabaları da götürmüşler. İkinci el piyasasındaki durgunluktan olacak (!) arabaları kolay yoldan elden çıkaramayınca, milletvekilimize ulaşarak, uygun fiyata arabaları geri verme konusunda pazarlığa girişmişler. Arabalarını geri alabilme umudu taşıyan milletvekilimiz, ya olan bitenden elalemin haberi olursa telaşına düşmüş. Niye telaş yapıyor ki? Kim duyacak ki (!)

Evden getiriyorlarmış?
Yazınının başında, tatilde ilginç olaylar dinlediğimizden bahsetmiştik? Onlardan biriyle sonlandıralım yazımızı?
Her mesleğin kendine göre incelikleri varmış. Her meslek içinden çıkabilecek ahlak fukarası hırsızlar, işin türüne göre soyarlarmış işyerlerini.
Kahvehanede çalışan elemanlar çalıştığı yeri nasıl soyarlarmış bakın.
Müşterilerden kimisi 2, kimisi 3, kimisi tek, kimi kıtlama, kimi şekersiz içse de çayı, ilginçtir, çay başına ortalama 2 şer tüketilirmiş tüm kahvehanelerde. Akşam satılan çay hesabı yapılırken de, kaç şeker tüketildiğinden çıkarırlarmış hesabı. Küp şeker paketlerinin üzerinde içindeki adedi yazması da işlerini kolaylaştırırmış haliyle?
Akşamları eve geç gittiği için her gün saat dokuz gibi kahvehanesine gelen, kahveyi erken saatte elemanlarına açtıran bir iş sahibi, bir gün işe gelmeden önce doktora gitmesi icap etmiş. Erken saatte arabasıyla kahvesinin önünden geçmiş. Bakmış ki, müşteri kaynıyor içerisi? Sevinmiş. 2 saat sonra döndüğünde şekerlere baktığında ise, önünden geçerken kahvede gördüğü insan sayısınca bile şeker tüketilmediğini fark etmiş. Haliyle şaşırmış bu işe. Kuşkulanmış. Nasıl oluyor da, o kadar insan çay içmeden kahvede oturuyor diye elemanı sıkıştırdığında ise acı gerçeği öğrenmiş. Meğer her gün evinden, cebinde küp şeker getiriyormuş eleman. Patronun olmadığı saatlerde çayların yanına, evden getirdiği şekerleri koyuyormuş.

Bu gece başlangıç olabilir
Sözün kısası, bu memleketi herkes çapına göre soyuyor. Herkes gücü yettiğine, diş geçirebildiğine yürütüyor işleri.
?ve çok az kaldı kire pisliğe bulaşmamış insan?
Sırf başkalarını suçlamak çıkar yol değil?
Önce kendimize bakalım..
Milletçe günah çıkarmamız gerekiyor.
Kim bilir, bu gece başlangıç ta olabilir Haber7

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber