Aç gözlülük değil, sadece haksızlığa bir tepki!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 16 Ekim 2006 12:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
AÇ GÖZLÜLÜK DEĞİL, SADECE BİR HAKSIZLIĞA TEPKİ!

Ben 8 yıldan beri devlet hastanesinde çalışan bir psikologum. Genç, üretken, sorumlu, duyarlı biriyim. Psikolog gözüyle gözlemler yapıyor, tespit ettiğim aksaklıkları çözüm önerileriyle birlikte ele alıyor, projeler üretip bakanlıklara gönderiyorum. Mesleğimle alakalı, farklı muhtevalarda 4 tane orijinal cep kitapçığı hazırladım, hastanemiz başhekimliğinin katkılarıyla hastalarıma ücretsiz olarak dağıtıyorum ki daha çok istifade etsinler diye. Bu yazıyı, muhatabı olduğum bir haksızlığa isyan duygumu sağlıklı olarak kanalize edebilmek, böylece üzerime düşeni yapmış olabilmek, birazcık da olsa rahatlayabilmek, en çok da bu haksızlıktan sizleri haberdar edebilmek amacıyla kaleme alıyorum.

Bilindiği üzere psikologlar psikiyatri teknikeri ya da teknisyeni değil, bağımsız, apayrı bir bilim dalının uzmanlarıdırlar. Batı'da ve Avrupa'da ruh sağlığı alanındaki iki önemli uzmandan biri olarak işlev görürler. Daha ziyade hastanelerde çalışırlar ve bizzat ruhsal tedavi hizmeti verirler. Bu yönüyle psikologlar, bugüne kadar salt eğitim süreleri vb. nedenlerle aynı kategoride kabul edilen diyetisyenlik, fizyoterapistlik gibi mesleklerden ayrılırlar. Dolayısı ile bir psikologun, meslek icrası anlamında bir psikiyatri hekim ile olan farkı, yaptıkları işte değil; sadece işi yapış biçimlerindedir. Yani, sadece tedavide kullandıkları yöntem birbirinden farklıdır. (Biri ilaç merkezli, diğeri ise terapi merkezli ruhsal tedavi hizmeti sunarlar. Terapi tedaviye yardımcı bir yöntem değil, çoğu hastalıkta tedavinin yarısı, bir çok sorunda da -kekemelik, kişilik sorunları vb. gibi- bizzat ve sadece tedavinin kendisidir.)

Ayrıca psikologlar hastanelerde, bugüne kadar hep ihmal edilen, sadece ilaca indirgenerek eksik bırakılan ruhsal tedavinin olması gerektiği şekilde verilmesine olanak sağlarlar. En zahmetli ama en kalıcı sonuç veren psikolojik tedavi işini yürütürler. Diğer yandan diğer psikolojik yardımlarda da, örneğin koruyucu, eğitici, destekleyici amaçlı psikolojik aile - danışmanlığı vb. psikolojik hizmetlerde de bulunurlar. Her bir hasta ile birebir olarak ortalama 35, 40 dakika süren ve 4, 5, 6 seans devam eden görüşmeler yaparlar.

Aynı zamanda, heyet günleri hayati kararların alındığı raporlar için gerekli zeka, kişilik vb. önemli testleri uygularlar. Her bir psikolog günde ortalama 15-20, 25, 30 hastaya hizmet verir.

Diğer yandan psikologların hastanenin tamamına yönelik hizmet yükümlülükleri de vardır. Örneğin sadece psikiyatri servisindeki hastalarla değil, dahiliye, diyaliz, yoğun bakım, acil gibi bölümlerde yatan hastalarla da gidip psikolojik destek amaçlı görüşmeler yaparlar. Diğer taraftan personelin psikolojik sağlığıyla ilgilenirler. Bunların yanında psikologların sadece psikiyatri kliniği ve servislerle sınırlı kalmayan, başka ilave görevleri de vardır. Hasta Hakları gibi. Üstelik 7 kadrolu bir hastanede 2 kişi çalışarak 7 kişinin işini yaparlar (Bu durum, bizim hastanemiz için söz konusudur ama diğer kurumlarda da durum bundan farklı değildir. Bu durum, bir performans kriteri sayılmaz.)

Bunlar yetmez, emniyet, adliye - aile mahkemeleri, polis okulu, ceza evleri, huzurevleri gibi kurumlara geçici görevlerle gider, oradaki, şehrin diğer kurumlarının uzman personel ihtiyacına da cevap vermeye de çalışırlar. (Bu ek hizmetleri karşılığı hiçbir ek ücret almadıkları gibi, bu durum zaman zaman aldıkları döner sermaye payında kesintilere bile neden olur.)

Ancak bütün bunlar sonucunda psikologlar, psikiyatri hekiminin tam 1/7-8'i oranında döner sermaye ek geliri alırlar. Evet ruhsal tedavi yapan bir psikiyatrist tam 4-5 milyar lira, aynı şekilde (fakat sadece farklı bir yöntemle ) tedavi yapan - psikolojik yardım sunan ve bunun dışında bir çok ilave görevleri de olan bir psikolog ise ayda sadece 500-600 milyon lira (lise mezunu bir hemşireye çok yakın oranda) ücret alabilir. Bir psikiyatri hekimi aylık dönüşümlü olarak 2 gün poliklinik yapar, gün içersinde toplam 5,6 saat çalışıp 50, 60, 70, 100,120 hasta bakar, kriter hasta sayısı olduğu için çok çalışmış kabul edilir, aylık 3,4,5 milyar civarında ek döner sermaye payı alır, fakat aynı şekilde tedavi veren (psikologların görevleri yönergesi ektedir), ruhsal tedavinin en zahmetli ve en gerekli boyutunu yürüten bir psikolog, sanırım sadece bitirdiği fakültenin eğitim süresi nedeniyle tam bir hemşire kadar, 500-600 milyon civarında bir döner sermaye payı alırlar. (Buradan belki psikiyatristlerin çok hasta bakması bir kritermiş gibi algılanabilir. Ancak cerrahlar da günde 2,3 hasta bakıp 2,3 hastaya ameliyat yaparlar. Ama orada 100 hasta bakmış gibi puan-ücret alırlar. Soruyorum: Bir hastanın beyninden ur'u alıp hastayı yenidenyaşama döndürmekle bir kişinin beyninden ölüm - intihar düşüncesini alıp o kişiyi yeniden hayata döndürmek birbirinden çok farklı şeyler midir?)

Döner sermaye payı, eğer yapılan işin ve performansın karşılığı ise ve aynı işi yapanlar arasındaki ücret farkı adaletsizlikse, bu haksızlığın giderilmesi hususundaki düşüncelerimi siz yetkililerin bilgilerine saygı ile sunuyorum.

Haberi yazan: Psikolog

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber