2006-2007 Adli Yıl açılışı Yargıtay'da düzenlenen törenle başladı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 06 Eylül 2006 15:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargıtay Başkanı Osman Arslan, laiklik ilkesine vurgu yaparak, "Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlış ise Cumhuriyet'e, Atatürk İlkeleri'ne bağlı olan ve dinin gereklerini yerine getiren kişileri, çeşitli sıfatlarla suçlamak da o kadar yanlıştır" dedi.

2006-2007 Adli Yıl açılışı Yargıtay'da düzenlenen törenle başladı. Devletin zirvesinin biraraya geldiği törende açılış konuşmasını yapan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, insanlığın tarih boyunca barışa özlem duyduğunu ve bu özlemi gerçekleştirmeye çalıştığını belirterek, "Bölgemizde ve dünyada savaşlar ve savaş tehditleri sürmekte, temel insan hakları ihlal edilmekte, bilim ve teknikteki gelişmeler, insanlığın geleceği için bir anlamda tehdit oluşturmaktadır" dedi. Terör örgütlerinin temel insan haklarını ortadan kaldırmak ve dünyayı yaşanmaz hale getirmek için acımasız saldırılarda bulunduğuna dikkati çeken Arslan, insanlığın savaşları ve terörü ortadan kaldırmak için ortak ve samimi çaba göstermesinin zorunlu olduğunu vurguladı. Bu konuda hem devletlere hem de dünyada yaşayan her bireye önemli görevler düştüğünü belirten Arslan şunları söyledi:

"Uluslararası barışın sağlanması için silahların susması, hukuka aykırı davranışların son bulması, hukukun üstün değer olarak kabul edilmesi ve bütün devletlerin hukuka saygı göstermesi gerekir. Uluslararası hukuk kurallarına bazı ülkelerin uymadıkları görülmektedir. Oysa uluslararası hukuk kurallarına uymak da hukuk devlet gereğidir. İnanıyoruz ve diliyoruz ki dünya savaşı da terörü de sona erdirecektir. Yüce Atatürk'ün işaret ettiği gibi 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' mutlaka sağlanacaktır. Gelecek kuşakların adaletin ve barışın egemen olduğu, sevginin, insan hak ve özgürlüklerinin geçerli bulunduğu bir dünyada yaşamalarını umut etmek istiyoruz."

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan her bireyin hak ve fırsat eşitliği olduğuna dikkat çeken Arslan, "Etnik ve inanç ayrımı yapılmaksızın her birey, kamuda en üst düzey görevlere gelebilir, her yerde her türlü ekonomik ve ticari faaliyette bulunabilir. Bu hak ve fırsat eşitliğine karşın insan hakları ve demokrasi adı altında bir takım ayrıcalıkların talep edilmesi, ulusal birliğimizi bölmeye yönelik ayrılıkçı düşüncelerdir" diye konuştu.

Terörist faaliyetlerle herhangi bir sonuç elde edilmesinin mümkün olmayacağını belirten Arslan, "Bu tür eylemler, acı ve gözyaşını artırmaktan başka bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle her Türk yurttaşı kendisinin, yakınlarının ve ülkesinin mutluluk ve refahı için devletine ve devletin niteliklerine sahip çıkmalı, her konuda devletine yardımcı olmalıdır" dedi.

Konuşmasında laiklik konusuna da değinen Arslan, "Din ve inanç gerçek kişilere özgüdür. Dinin, kişilerin vicdanlarında saygın bir yeri vardır. İnsandan başka hiçbir varlığın dini yoktur. Ne insanlar tarafından oluşturulan kurum ve kuruluşların ne de tüzel kişiliği olan devletin dini olamaz. Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri, dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlış ise Cumhuriyet'e, Atatürk İlkeleri'ne bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri, çeşitli sıfatlarla suçlama da o kadar yanlıştır. Bu tür yaklaşım ve değerlendirmelerin ülke bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine zarar verdiği ve kutuplaşmaya neden olduğu gözden uzak tutulmamalıdır" diye konuştu.

Hakim teminatının hakim bağımsızlığını sağlayan bir araç olduğunu kaydeden Arslan, bunun Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde kapsamlı bir şekilde yer aldığını belirtti. Davaların uzamasıyla ilgili şikayetlere de atıfta bulunan Arslan, "Genel olarak davaların uzamasından mahkemeler ve hakimler suçlanmaktadır. Gecikmelerde mahkemelerin ve hakimlerin rolü yadsınamaz. Ancak davaların gecikmesinde tek etken hakimler değildir" açıklamasında bulundu.

Davaların uzamasına neden olan etkenleri sıralayan Arslan, mahkeme ve hakim sayısını az olması, bazı hakimlerin duruşmalara hazırlıksız çıkması, bazı hakimlerin ağır iş yükünü taşıyamaması, görevli kurumların hızlı çalışmaması, güvenlik güçlerinin adli kollukla ilgili işleri ek ve ikincil iş olarak görmesi olduğunu belirtti. Konuşmasının sonunda Yargıtay'ın 138 yıldır Türkiye'de adalet dağıttığını belirten Arslan, "Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar varlığını sürdürecek. Yargıtay da adalet dağıtma işlevini sonsuza kadar milletinin hizmetine sunacaktır" dedi.

Arslan'ın konuşmasının ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok bir konuşma yaptı. Danıştay saldırısına değinen Özok, "Bu saldırı, Cumhuriyet'in temel değerlerine ve hedeflerine yönelik yıkıcı düşünce ve tertiplerin ulaştığı boyutları göstermekte, ne kadar vahim bir durumla karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koymaktadır" değerlendirmesini yaptı.

Konuşmasında BDDK ve TMSF'yi eleştiren Özok, "BDKK ve TMSF Nazi Almanyası'nda dahi mevcut olmayan yetkileri hukukilik anlamında değil kanunilik anlamında acımasızca kullanmaktadır" dedi. Konuşmaların ardından tören sona erdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, çıkışta basın mensuplarının tezkereyle ilgili sorularına cevap vermemeden makam arabasıyla Yargıtay'dan ayrıldı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber