DGM'lerin kapatılması, Sezer'in onayını bekliyor

Haber Giriş : 08 Mayıs 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Anayasa değişikliği yasasını onaylaması durumunda, Türk yargı sisteminin 20 yılına damgasını vuran DGM'ler kapatılacak.

Yapısı ve yargılama usulleri ile kamuoyunda hep tartışma konusu olan DGM'lerde, terör örgütlerinin üyelerinin yanı sıra çok sayıda siyasetçi, işadamı, bilim ve sanat dünyasının ''ünlü'' isimleri yargılandı.

Alınan bilgiye göre, ''Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmak'' üzere Anayasa ile kurulan DGM'ler, Türkiye'de yargı sistemi içerisinde 12 Mart ve 12 Eylül dönemi olmak üzere iki kez gündeme geldi.

12 Mart muhtırasının ardından, DGM'ler, Anayasa değişiklikleri sırasında gündeme geldi ve ilk olarak 1961 Anayasası'nın ''Mahkemelerin Kuruluşu'' başlıklı 136. maddesine, 1973 yılında 1699 sayılı Yasa ile eklenen hükümlerle, 26 Haziran 1973 tarihinde 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile kuruldu.

Anayasa Mahkemesi, 1773 sayılı Yasa'nın 1 ve 6. maddelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle açılan davada, 06 Mayıs 1975 tarihinde 1773 sayılı Yasa'yı iptal etti.

Daha sonra, 12 Eylül döneminde yeniden gündeme gelen DGM'ler, 1982 Anayasası'nın kabul edilmesiyle, 143. maddenin emredici hükmü gereği yeniden kuruldu.

DGM'lerin Kuruluş ve Yargılama Usulleri ise 16 Haziran 1983'te kabul edilen 2845 sayılı Yasa ile düzenlendi. DGM'lerin kuruluş yerleri, 2845 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile Ankara, Dıyarbakır, Erzincan, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya ve Malatya olarak belirlendi. 1996 yılında yapılan değişiklikle Erzincan, Kayseri ve Konya'daki mahkemeler kaldırılırken; Adana, Erzurum ve Van'da yeni mahkemeler kuruldu.

Mahkemelerin yargı çevresi, hakim ve savcıların nitelikleri, atama şeklini düzenleyen yasa, DGM'lerin biri askeri, diğer ikisi sivil yargıç olmak üzere üç kişilik bir heyet olarak yargılama yapacağını öngörüyordu. 1999 yılında 4390 sayılı Yasa ile askeri hakim ve Cumhuriyet savcılarının DGM'lerdeki görevlerine son verildi, heyet bir başkan ve iki üyeden oluştu.

2845 sayılı Yasa'nın 9. maddesinde, DGM'nin soruşturma yapmakla görevli olduğu suçlar tanımlanırken, olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde, olağanüstü halin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlara da bakılacağı hüküm altına alındı.

Organize suç örgütleri ile mücadele için 1999 yılında kabul edilen ve teknik takip olanaklarının kullanılmasını kolaylaştıran 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu'nda öngörülen suçlardan dolayı yargılama görevi de DGM'lere verildi. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturma'' hükmünü içeren 313 ve ''teşekküle yardım'' fiilini düzenleyen 314. maddeleri, DGM'lerin görev alanından 2001 yılında çıkarıldı, bu suçlara ilişkin dosyalar ilgili ağır ceza mahkemelerine gönderildi.

Yasanın üçüncü bölümünde düzenlenen yargılama usulleri de hep eleştiri konusu oldu. AB'ye uyum yasaları çerçevesinde, 2002 yılında, gözaltı süresi ve avukatla görüşme konularında düzenlemelere gidildi. Yasanın 16. maddesinde değişiklik yapılarak, toplu olarak işlenen suçlarda, 7 gün olarak uygulanan gözaltı süresi 4 güne indirildi. Gözaltına alınan kişinin avukatıyla görüşmesine, avukatın hazırlık soruşturmasında sorgulara katılmasına olanak sağlandı.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca DGM'lere atanan hakim ve savcılar 4 yıl görev yapıyor ve bu süre dolmadan görevlerinden alınamıyor.

DGM'lerde, Terörle Mücadele Yasası kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar için 647 sayılı Yasa'nın şartla salıverilme hükümlerini göre cezanın beşte ikisini değil, 3713 sayılı Yasa'nın 17. maddesindeki hüküm uygulanarak cezanın dörtte üçünün çekilmiş olması koşulu aranıyordu.

Türk yargı sisteminin yaklaşık 20 yılına damga vuran DGM'lerde, terör örgütlerinin yönetici ve üyelerinin yanı sıra çok sayıda ''ünlü'' de yargılandı.

DGM'lerde görülen davalar arasında, Türkiye ve dünya kamuoyunun en çok dikkati çekeni terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan'ın davası oldu. Öcalan, Ankara 2 No'lu DGM heyeti tarafından 1999 yılında İmralı Adası'nda yargılandı ve ölüm cezasına mahkum edildi. Mahkeme, AB'ye uyum çalışmaları çerçevesinde idam cezasının kaldırılmasının ardından, Öcalan'ın ölüm cezasını, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürdü. DGM'ler, 1994 yılında gündeme gelen ''DEP Davası'' ile kamuoyunda son 10 yılda hep tartışma konusu oldu. Davanın görüldüğü Ankara 1 No'lu DGM, kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan ve Selim Sadak'ı, 15'er yıl ağır hapis cezalarına mahkum etti. Mahkeme, 2003 yılının Mart ayında başlayan yeniden yargılama sonunda da 1994 yılında verdiği kararı yineledi.

HADEP yöneticileri hakkında, 1996 yılında yapılan olaylı 2. Olağan Kongresi'ne, 1998 yılı takvimine ve terör örgütü elebaşı Öcalan'a destek için yapılan açlık grevlerine ilişkin açılan davalar, 4616 sayılı Yasa uyarınca ertelendi.

HADEP'in olaylı kongresine ilişkin 1996 yılında başlayan ilk yargılamada Türk Bayrağı'nı indiren Faysal Akcan hakkında verilen 22 yıl 6 ay ağır hapis cezası ise Yargıtay tarafından onanmıştı. Bergama'daki altın arama madeniyle gündeme gelen Alman vakıflarının yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 15 kişinin, ''devlet aleyhine gizli ittifak'' suçlamasıyla, Ankara 1 No'lu DGM'de yargılandığı dava beraat ile sonuçlandı.

DGM'ler, Türk siyaset dünyasının tanınmış isimlerinin yargılandığı davalar dolayısıyla da kamuoyunun yakından izlediği yerler oldu.

Diyarbakır DGM, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Necmettin Erbakan'ın davaları ile bir döneme damgasını vurdu. Erdoğan hakkında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Siirt'teki bir açık hava toplantısındaki konuşmasıyla ilgili açılan dava, 1998 yılında sonuçlandırıldı. Diyarbakır 3 No'lu DGM, ''halkı, din ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği'' gerekçesiyle, TCK'nın 312/2. maddesi uyarınca Erdoğan'ı 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Erdoğan, cezasının infazı için 26 Mart 1999 tarihinde Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevkif Evi'ne teslim oldu. Erdoğan hakkında, 1992 yılında Rize'de ve 1993 yılında da Almanya'nın Ausburg kentinde yaptığı konuşmalar nedeniyle soruşturma başlatılması üzerine, 2002 yılında Ankara'da hareketli günler yaşandı. Erdoğan'ın ifadesini, 25 Nisan 2002 Perşembe günü alan eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, tutuklama istedi, ancak yedek hakimlik talebi reddetti. DGM Savcısı Ömer Suha Aldan, soruşturmayı takipsizlikle sonuçlandırdı.

Necmettin Erbakan, 25 Şubat 1994'te Bingöl'de yaptığı konuşma nedeniyle Diyarbakır 1 No'lu DGM'de yargılandı. DGM, 10 Mart 2000'de TCK'nın 312/2. maddesi uyarınca Erbakan'ı 1 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, kapatılan RP'nin milletvekillerinden Hasan Hüseyin Ceylan, Yeniden Doğuş Partisi eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, eski Sosyalist Demokrasi Partisi Genel Başkanı Akın Birdal da TCK'nın 312. maddesinden mahkum oldu.

TCK'nın 312. maddesinden hakkında çok dava açılanlardan biri de kapatılan RP'nin milletvekillerinden Hasan Mezarcı oldu. MÜSİAD Başkanı Ali Bayramoğlu ile eski Başkanı Erol Yarar, Yeni Asya Gazetesi'nin sahibi Mehmet Kutlular da TCK'nın 312. maddesinden ceza alanlar arasında yer aldı.

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, bir konuşmasında ''bölücülük'' yaptığı gerekçesiyle Ankara DGM'de yargılandığı davada mahkum oldu ve Haymana Cezaevi'ne girdi.

Eski Sincan Belediyesi Başkanı Bekir Yıldız, olaylı ''Kudüs Gecesi'' davasında, toplam 4 yıl 7 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 2 No'lu DGM, kapatılan RP'nin eski Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tekdal ile eski milletvekilleri Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik'in de sanıkları arasında bulunduğu ''Milli Görüş'' davasının kesin hükme bağlanmasını, 4616 sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun uyarınca erteledi.

Sivas'ta 2 Temmuz 1993 Cuma günü meydana gelen ve 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların ardından Ankara 1 No'lu DGM'de açılan davanın duruşmaları olaylı geçti. DGM, yaklaşık 7 yıllık yargılama sonunda verdiği 3. kararında, sanıklardan 33'ünü idam cezasına mahkum etti, diğer sanıkların bir kısmı hakkında çeşitli hapis cezaları verdi. Dava, hüküm giyenlerden 56'sının Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanmak için başvurmaları üzerine tekrar DGM'nin gündemine geldi.

Yeni Asya Gazetesi'nin Said-i Nursi'nin ölüm yıldönümü dolayısıyla 20 Ekim 1996 günü Kocatepe Camii'nde düzenlenen mevlitte meydana gelen olayların ardından Aczmendiler hakkında açılan davanın duruşmaları da, sanıkların saç şekilleri ve kıyafetleri dolayısıyla ''renkli görüntülere'' sahne oldu. Dava, 4616 sayılı Yasa kapsamında değerlendirildi.

Üniversite harçlarına yapılan zammı protesto etmek amacıyla TBMM Genel Kurul Salonu'nun izleyici locasında ''harçlara hayır'' pankartı açan öğrencilerin de yargılandığı dava, Ankara 2 No'lu DGM'de sonuçlandırıldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Hanefi Avcı da DGM'de yargılananlar arasında yer aldı. MİT'in operasyonel faaliyetlerde kullandığı bazı telefon numaralarını elde ettiği ve bunları açıkladığı gerekçesiyle yargılan Avcı, beraat etti.

DGM'de yargılanan bir diğer emniyetçi ise Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanvekili Bülent Orakoğlu oldu. Orakoğlu, kamuoyunda ''Köstebek'' davası diye bilinen davada beraat etti.

Fethullah Gülen, Ankara 2 No'lu DGM'de hakkında açılan davanın duruşmalarına ABD'de olduğu için katılmadı. DGM, davanın kesin hükme bağlanmasını, 4616 sayılı Yasa uyarınca erteledi. Terör örgütü PKK'nın ''Avrupa sorumlularından'' olduğu belirtilen Cevat Soysal, 18 yıl 9 ay ağır hapis cezası aldı.

Diyarbakır DGM, 1999 yılında terör örgütünün sözde komutanlarından ''Parmaksız Zeki'' kod adlı Şemdin Sakık'ı idam cezasına mahkum etti.

DGM'de hakkında en çok dava açılan kişilerden biri ise Sosyolog -Yazar İsmail Beşikçi oldu. Hakkında 100'ün üzerinde dava açılan, kesinleşmiş hapis cezası olan 52 dosyadan 50'sinin, Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçların Ertelenmesine İlişkin Kanun kapsamına girmesi dolayısıyla Beşikçi, 1993 yılında girdiği cezaevinden yaklaşık 6 yıl sonra çıktı.

Müzisyen Mehmet Şanar Yurdatapan, Gazeteci Oral Çalışlar, Yazar Haluk Gerger, Prof. Yalçın Küçük, Doç. Dr. Fikret Başkaya da DGM koridorlarında en çok görülen simalar arasında yer aldı. Ankara DGM, soruşturmaları sırasında büyük yankılar uyandıran, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın bazı ihalelerinde yolsuzluk yapıldığına ilişkin ''Vurgun'', hayali ihracatla ilgili ''Örümcek Ağı'' ve enerji ihalelerine ilişkin ''Beyaz Enerji'' davalarında, TCK'nın 313. maddesindeki değişiklik dolayısıyla görevsizlik kararı verdi, dosyalar ağır ceza mahkemelerine gönderildi.

Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok'un öldürülmesi gibi çok sayıda olayı kapsayan ''Umut Operasyonu''na ilişkin dava, Yargıtay'ın bir kısım sanıklar yönünden bozma kararı vermesinin ardından, Ankara 2 No'lu DGM'de devam ediyor.

SSK'ya iyileştirici tıbbi malzeme alımına ilişkin ''Neşter Operasyonu'', yurda kaçak et sokulmasıyla ilgili ''Buffalo'' ve Yargıtay'ın bozma kararı verdiği ''Hizbullah'' davaları ise sonuçlanmadı.

(aa)

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber