Tarımsal STK'lar Tarıma Yük Değil Destek Olmalı!
Tarımsal alanda sayısı yirmi bine yaklaşan ve on beş milyon civarında üye sayısıyla en büyük potansiyeli barındıran tarımsal STK'ların fonksiyonlarını tam olarak icra ettikleri söylenebilir mi?
			Tarımsal STK'lardan çiftçinin, üreticinin ve yetkililerin tam desteğinin karşılığı 
  olan tarımın gelişmesi, kazanması ve sorunlarının çözülmesi için daha fazla 
  zaman ve çaba harcamaları bekleniyor.
STK'lar hem vatandaş nezdinde hem devlet nezdinde saygın ve gerekli kuruluşlar 
  olarak görülüyor
Dünyada ve ülkemizde Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) önemi ve fonksiyonu 
  gün geçtikçe artıyor. Toplum yararına çalışmaları takdir görüyor. Ülkemizde 
  de birçok konuda nerdeyse artık resmi muhataplık düzeyinde rol veriliyor. Geniş 
  faaliyet alanları açılıyor. Özellikle tarımda mevzuatın içinde tarımsal resmi 
  bir kuruluşmuş gibi yer veriliyor. Maddi ve manevi olarak fanusta korunur gibi 
  korunuyor. Tarımsal sürecin karar mekanizmasında ve üst düzey muhataplıkta engelsiz 
  dolaşım vizesi verilmiş durumda.
Tarımda çok yönlü destek gören STK'ların bir standardı var mı? 
Ülkemizde büyüklü küçüklü on binlerce STK'nın varlığı büyük bir güç gibi görünse 
  de hepsinin fonksiyonunu tam icra ettiği söylenemez. Özellikle tarımsal alanda 
  sayısı yirmi bine yaklaşan ve on beş milyon civarında üye sayısıyla en büyük 
  potansiyeli barındıran tarımsal STK'ların karşı karşıya olduğu sorumlulukları 
  yerine getirmede; mevcuttaki güçleri ile kıyaslandığında diğer toplumsal STK'lardan 
  geride seyrettikleri gözlerden kaçmıyor. 
  STK'ların en büyük özelliği olan gönüllülük ve yardımlaşma özelliğinin tarımsal 
  alanda faaliyet gösterenlerde belli bir standardı yakalayamaması, parasal ve 
  yönetimsel etkinin daha ön planda yer alması ve ona göre şekillenmesi, hizmet 
  açısından toplumdaki diğer STK'ların standardının altında kalmasının en önemli 
  nedenlerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Tarımın her alanında var olan STK'lar kendi alanlarında yeterli mi?
Tarımsal STK'lar arasında, her ilçede ve şehirde kurulmuş tarımın odaları var. 
  Her konuda faaliyet gösteren tarımın birlikleri var. Her üründe ve her bölgede 
  üretim ve ticaret yapan kooperatifleri var. Ülke çapında çiftçi ürünlerini değerlendiren, 
  ticari olarak sürekli büyüyen tarımın zincir marketleri var. Tarımda, kültürel 
  çalışmalar ve projeler yapan, eğitim veren, eğitimi destekleyen her konuda yorumları 
  tükenmeyen vakıfları ve dernekleri var. Hak arama gibi kutsal bir vazifeyi üstlenen, 
  tarımın sendikaları var; Tahmin edileceği gibi tarımsal STK'larda kurulma ve 
  yapılaşma sorunu yok! Yapan yapmış, kuran kurmuş! Ancak işleyişte bir tuhaflık 
  var!
  Bu devasa büyüklükteki tarımsal STK'ların bütçesi de, aynı şekilde devasa bir 
  miktara tekabül ediyor. Tarımın her alanındaki karar sürecinin içinde etkili 
  bir şekilde yer ve rol verilen, bir nevi tarımın gizli esas oğlanı konumundaki 
  tarımsal STK'lar, bu devasa bütçe karşısında ne üretiyor? Veya ne kadar sorumluluk 
  üstleniyor? Küçük ölçekli yöresel Kooperatifleri saymazsak gerçekte üretilen 
  bir şey yok! Üretilen üzerinden büyüme, etkili güç olma gidişi var! Sorumluluk 
  üstlenmede ise; "Tarım Bakanlığı varken bize sorumluluk üstlenmek düşmez" 
  modundalar!
Tarımsal STK'larda sorumluluğu üstlenmek öncelikli olmalı!
Kimisi üye aidatlarını yeterli görmediği için devlet kuruluşunun elindeki paralı 
  işleri de üstlenmek istiyor. Kimi yerde bunu başardıkları da oluyor. Kimisi 
  ömür boyu başkanlık sistemine tabi, bu durumda bir süre sonra mevcut STK, mevcut 
  başkanının şeklini alıyor ve öylece kalıyor! Kimisi dönüşümlü yönetim biçimini 
  tercih ediyor ama isimler hiç değişmiyor. Sonuç olarak bazıları toplumun sivil 
  bir kuruluşu olduklarını unutan bir yapıya bürünerek, üretkenlikten, gönüllülükten, 
  yardımlaşmadan, sorumluluk üstlenmekten uzak düşen bir tarımsal STK topluluğu 
  ile karşı karşıya kalan tarım kesimini ortaya çıkarıyor.
Tarım STK'larının yaşama yansıyan güncel zihinsel dönüşümü şart! 
Hiçbir şey yapmıyorlar demiyorum, tarım sektörünün seferber ettiği tüm imkanlara 
  rağmen, hem çiftçinin hem de Tarım Bakanlığının tam desteğine rağmen büyük çoğunluğu, 
  çabalarını ve zamanlarını kendi bütçelerini büyütmek ve güç sahibi olmak için 
  harcarken varlık sebepleri olan çiftçinin, üreticinin, tarım çalışanlarının 
  gelişmesi, kazanması ve sorunlarını çözmesi için neden gereği kadar ya da daha 
  fazla zaman ve çaba harcamıyorlar diyorum. 
  Tarımsal STK'larda tecrübeliler olmasın demiyorum, bir STK yöneticisi, özellikle 
  paralı olanlarda, buluğ çağında yönetim koltuğuna oturup pir ihtiyar olana kadar 
  koltukta kocamasın diyorum. 
  STK'ların kurucuları, emektarları kenara itilsin demiyorum, tek tipleşme olmasın, 
  sivilliğe uygun demokrasi olsun, sivil kalınsın, tamamlayıcı olsun, hizmetler 
  konuşulsun diyorum.
  Her alanda olduğu gibi tarımsal alanda da STK'ların varlığı kaçınılmaz, STK'lardan 
  vazgeçilsin demiyorum, eksiltilsin demiyorum, parazit olmasın bari simbiyotik 
  yaşansın diyorum. 
  Tarımsal STK'lar gerçek kimliğine uygun misyonunu sürdürmesi için kendi içinde 
  zihinsel dönüşümü sağlamak zorunda. Baş özelliği gönüllülük olan ve gönüllü 
  kuruluşlar sınıfında yer alan kuruluşların dönüşümü de gönüllü olmalı. 
A.Coşkun ÖZDEMİR