Teftiş Kurullarının kapatılmak istenmesindeki temel amaç açıklanamamaktadır

Haber Giriş : 25 Ekim 2003 06:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
TEFTİŞ KURULLARININ KAPATILMAK İSTENMESİNDEKİ AMAÇ NE?

Bilindiği üzere hükümetin gündeme getirmiş olduğu Kamu Yönetimi Reform Tasarısı şu an Bakanlar Kurulunun gündeminde olup, çok yakında TBMM'ye sunulacaktır. Ancak, söz konusu tasarının özellikle denetim ilgili bölümü son derece yanlış ve anlaşılmazdır.

İlk olarak tasarıda, kamu idarelerinde iç denetimin kendi yöneticileri veya ilgili kurumun üst yöneticilerinin görevlendireceği elemanlar eliyle yapılacağı belirtilmektedir. Doğaldır ki, bu yöneticiler veya görevlendirecekleri kişiler soruşturma konusunda uzman olmadıklarından bir çok suç usul hataları veya kanuni sürelerinin geçmiş olması sebebiyle mahkemelerden geri dönecektir.

Diğer bir konu ise, yöneticilerin yolsuzluklarının kimler tarafından ortaya çıkarılacağıdır. Bu durumda yöneticiler ile ilgili yolsuzlukların ortaya çıkarılması tamamen tesadüflere bırakılmaktadır.

Oysa mevcut Teftiş Kurulları direk olarak bağlı bulundukları kurumun en üst amirine ( Bakanlıklarda Bakana) bağlı olarak görev yapmakta ve bu sayede de yaptıkları denetimlerde yöneticilerin veya memurların yolsuzluklarını daha çabuk ve objektif bir biçimde ortaya çıkarabilmektedirler. Yine bu kurullarda görev yapan Müfettişler en az üç yıllık bir eğitimden sonra göreve başladıklarından hukuki hata yapma riskleri de minumuma inmektedir.

Yasanın gerekçesinde mevcut Teftiş Kurullarının yolsuzlukları önlemede yetersiz kaldıkları ifade edilerek bu kurulların kaldırılması gerektiğinden bahsedilmektedir. İşin ilginç yönü; Tasarının 05.04.2003 tarihli ilk halinde Teftiş Kurullarının kaldırılması ile ilgili bir hüküm bulunmamakta ve tasarının 32. Maddesinde bu kurulların çalışmalarının nasıl olacağı etraflıca düzenlenmektedir.

Yine IMF'nin isteği doğrultusunda hazırlana DENETİM TEMEL KANUNU Tasarısı da hükümetin gündeminde olup, burada da denetim standartlarının nasıl olması gerektiği ayrıntılı olarak düzenlenmektedir.

Burada yapılması gereken, bazılarının geçmişi 100 yıllık olan bu kurulları kapatmak değil bunların daha bağımsız hale getirilerek etkinliğinin artırılmasıdır.

Yine tasarıda denetim birimleri sadece idaredeki memurları denetleyen birimler olarak ele alınarak büyük bir hata yapılmaktadır.

Oysa ki; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı..... gibi Bakanlıkların Teftiş Kurllarının çalışmalarının %90'lık bölümü piyasaya yöneliktir. Örneğin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftiş kurulunun görev alanı içinde yer alan şirketler, kooperatifler, esnaf odaları, tüketici şikayetleri, marka ve patent şikayetleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ile ilgili denetimlerin bu Kurulun kaldırılmasından sonra kim tarafından yapılacağı belli değildir.

Gerçi yasada dış denetimin Sayıştayca yapılacağı belirtilmekte ise de, buradaki dış denetimden kasıt kamu idarelerinin hesap ve işlemleridir.

ŞAYET HÜKÜMET MÜFETTİŞLERİN BAĞIMSIZ ÇALIŞMASINI İSTİYORSA SİYASİ SAİKLERLE TEFTİŞ KURULLARINA MÜDAHALE ETMESİN YETER. DENETİMİ TAMAMEN SİYASİ İKTİDARIN BASKI ARACI HALİNE GETİRECEK YENİ TASARININ YOLSUZLUKLARIN ÖNLENMESİ İLE BAĞDAŞIR BİR YÖNÜ BULUNMAMAKTADIR.

Sonuç olarak Teftiş Kurullarının kaldırılması ile yolsuzluklar azalmayacak, KENDİN PİŞİR KENDİN YE dönemi başlayacaktır. Ayrıca piyasa denetimi yapılamayacağından özellikle esnaf odaları, kooperatifler ve kamu payı olan şirketlerdeki yolsuzluklar daha da artacaktır.

BAKANLIK MÜFETTİŞLERİ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber