BASK: Memura kız değil, kiralık ev bile vermiyorlar

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Mart 2006 14:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
BASK Genel Başkanı Resul Akay düzenlediği basın toplantısında Hükümete yönelik çarpıcı eleştirilerde bulundu.

MEMURLARA KİRALIK EV DAHİ VERİLMEMEKTEDİR.

Kısa adı BASK olan Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Resul Akay Konfederasyona bağlı Bağımsız Sağlık-Sen Başkanı Mehmet Bayraktar, Bağımsız Yapı İmar-Sen Başkanı Bayram Zengin ve Bağımsız Enerji-Sen Başkanı Hanife Ekinci ile birlikte Konfederasyon Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında Hükümeti ve yetkili sendikaları topa tuttu.

Akay basın toplantısında ilave ödemesi bulunmayan memurlara yapılması planlanan ek ödemelerin 01 Ocaktan önce yürürlüğe girmesi gerekirken halen yürürlüğe girmemesini Hükümetin sosyal diyalogu ve uzlaşmayı önemsemediğinin bir göstergesi olduğunu, Hükümet bu tutumu ile sosyal barışın temeline dinamit koymak istemektedir.

Akay, Basın toplantısında 29 Ağustos 2005 tarihinde Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN ile KAMU-SEN, KESK ve MEMUR-SEN arasında kahkahalar eşliğinde imzalanan mutabakat metni ile memurlara, emeklilerine, dul ve yetimlerine %2,5+%2,5 oranındaki maaş artışlarını sefalet artışları olarak tanımladı yetkili sendikaları da %2,5'luk artışa sevinen ve "Allah bin bereket versin" diyen dilencilere benzetti.

Yetkili sendikalardaki suskunluğu Cenab-ı Hakkın hükümete bir armağanı olduğunu ifade eden Akay basın toplantısında Üç buçuk yıllık Hükümet dönemi göstermiştir ki bu Hükümet çok talihli ve kısmetli bir Hükümettir, bu Hükümetin üyeleri Kadir Gecesi dünyaya gelmiş olmalıdır. Çünkü %2,5'luk artışa sevinen ve yayımladıkları bildirilerle işyerlerinde icraat yaptıklarını söyleyen yetkili sendikalar Hükümetin en büyük avantajı olmuştur.
Akay'ın düzenlediği basın toplantısının tam metni aşağıdadır.

HÜKÜMET YASALARI ÇİĞNEMEKTEDİR.

Ek ödeme alamayan memurlara ve sözleşmeli personele 40+40 YTL tutarında ek ödeme yapılmasına ilişkin Kanun Tasarısı 29 Ağustos 2005 tarihinde Hükümetle yetkili kamu sendikaları arasında imzalanan mutabakat metni gereğince hazırlanmış ve 9 Şubat 2006 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulmuştur.
On üç maddeden oluşan tasarının TBMM Genel Kurulundaki müzakerelerine 8 Mart 2006 tarihinde başlanmış ve bu güne kadar 8 maddesi kabul edilebilmiştir. Oysa TBMM, kamu çalışanlarının, emekli dul ve yetimlerinin aleyhine olabilecek düzenlemelerde sabaha kadar çalıştırılmaktadır.

1 Ocak'ta yürürlüğe girmesi gereken ek ödemelere ilişkin kanun tasarısının bugüne kadar yürürlüğe sokulmamış olmasını mazur görmek ve göstermek mümkün değildir. Hükümet bu tavrıyla kamu çalışanlarına karşı hasmane bir tutum sergilediğini bir kez daha ortaya koymuştur.

KAHKAHALAR VE İMZALAR PEŞ-PEŞE ATILDI

29 Ağustos 2005 tarihinde yer kavgası ile başlayan toplu pazarlıklar keyifle atılan kahkahalarla tatlıya bağlanmıştır. Kahkahalar Başbakanlık duvarlarını aşarak tüm Türkiye'ye yayılırken, memurların, emeklilerinin ve dul ve yetimlerinin umutları masada unutulmuştur.

Kamu çalışanlarına, emekli, dul ve yetimlerine Ocak ayında yüzde 2,5 Temmuz ayında yüzde 2,5 oranındaki sefalet artışı ile satın alma gücü açısından bakıldığında son derece komik bir rakam olan 40+40 YTL tutarındaki ek ödemelere. ilişkin imzalar, 29 Ağustos 2005 tarihinde Sayın Mehmet Ali ŞAHİN ve yetkili kamu sendikalarının başkan ve yöneticilerinin kahkahaları altında atıldı.

Yasa hükmü; mutabakat metninde belirtilen idari ve icrai işlemleri üç ay içerisinde, yani Hükümetin yetki alanına giren konulardaki düzenlemelerin 30 Kasım 2005 tarihine kadar yapılmasını öngörmektedir. Yasa hükmü ayrıca; mutabakat metni ile ilgili yasa tasarılarının da üç ay içerisinde TBMM'ye sunulmasını öngörmektedir. 4688 sayılı Kanunun belirttiği süre 30 Kasım 2005 tarihinde sona erdiği halde memurlara ek ödeme yapılmasına ilişkin Kanun Tasarısı 9 Şubat 2006 tarihinde parlamentoya sunulabilmiştir. İdari ve icrai düzenlemelerde Hükümet tarafından yerine getirilmemiştir. Hükümet mutabakat metnindeki imzanın gereğini yerine getirmeyerek 4688 sayılı Kanuna açıkça muhalefet etmiştir.

Hükümet izlediği hatalı politikalarla mutabakat metnini anlamsız hale getirmektedir. Hükümet bu tutumu ile diyalog ve uzlaşma sürecini dinamitlemektedir. Memurlar, ek ödemelerini geciktirmek için ayak sürüyen bir Hükümet anlayışı ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bir tarafta mutabakat metninde belirtilen hususların üç ay içerisinde yaşama geçirileceği taahhüt edilecek, diğer tarafta atılan imzanın gereği yerine getirilmeyecektir.

Bu yaklaşım tarzı düpedüz iki yüzlülüktür. Bu anlayışa sahip bir Hükümete karşı her türlü demokratik eylem meşru sayılmalıdır. Bu anlayışa sahip bir Hükümete meydanlar dar edilmelidir. Yetkili sendikalar oturan boğa görüntüsünü bırakmalı ve attığı imzanın gereğini yerine getirmeyen iktidara Türkiye'yi dar etmelidir.

Toplu görüşme müzakereleri devam ederken Hükümet yetkili kamu sendikalarına "Kamu Personeli Kanunu Tasarısı" taslağını dağıtmıştır. Bu taslağın Geçici 24'üncü maddesine göre; Hükümet ilave ödemesi bulunmayan memurlara 200 YTL tutarında ek ödeme yapabileceğini önermektedir.

Geçici 24'üncü maddede; "? 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre istihdam edilen memurlara bu kanunun mali haklar ile sosyal yardımlara ilişkin hükümleri yürürlüğe girinceye kadar iki yüz Yeni Türk Lirasına kadar aylık ek ödeme yapılabilir?." denilmektedir.

Anılan taslak toplu görüşme masasında yetkili kamu sendikalarına dağıtılmıştır. Bu taslağı yetkili sendikalara dağıtan Hükümet ilave ödemesi bulunmayan memurlara 200 YTL ek ödeme yapacağına dair irade beyanında bulunmaktadır. Ancak yetkili kamu sendikaları bu taslağın ilgili maddelerini okuma zahmetine katlanmadıkları için toplu görüşme müzakereleri sırasında 40+40 YTL ek ödeme talebinde bulunabilmişlerdir.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN bu öneriyi "canına minnet" sayarak derhal kabul etmiştir. Sayın ŞAHİN'in İmza töreni sırasındaki keyifli halinin temelinde de bu sevinç yatmaktadır.

Bir pazarlık düşününüz ki, Hükümet 200 YTL vermeyi tasarlamakta ve bunu yazılı bir metne dökmektedir. Sendikalar ise 80 YTL aldıkları için sevinçten uçmaktalar ve toplu görüşme masasını toplu gülüşme masasına dönüştürmektedirler. 200 YTL yerine, 40+40 YTL yi kabul eden yetkili sendikaların bu hali en iyimser bir ifadeyle ahmaklığın daniskasıdır.

SÖZLEŞMELİ PERSONELE EK ÖDEME ALDATMACASI

Mutabakat metni ile sözleşmeli personelin ücretlerinde iyileştirme yapılabilmesi için skala ayarlaması yapılması öngörülmektedir.

Skala ayarlaması yapılabilmesi için Kanun Tasarısı ile ek ödemenin miktarını belirlemeye ve ek ödeme yapıp-yapmamaya Yüksek Planlama Kurulu (YPK) ve Bakanlar Kurulu (BK) yetkili kılınmaktadır. Görüleceği üzere tasarı metninde belirtilen yetki şartlı bir yetkidir. Mutlak suretle ek ödeme yapılmasını öngören bir yetki değildir.

Oysa bu yetki 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 26'nci maddesi gereğince YPK'ya verilmiş bulunmaktadır. 399 sayılı KHK'nın 26'ncı maddesinde; "? teşebbüs ve bağlı ortaklıklar sözleşmeli personeline unvanları itibariyle uygulayacakları azami temel ücret miktarlarına ilişkin tekliflerini 15 Kasım tarihine kadar Devlet Personel Başkanlığı'na gönderirler. Bu teklifler Devlet Personel Başkanlığınca teşebbüs ve bağlı ortaklıklar arasında ücret dengesi ve uygulama birliği sağlamaya yönelik önerilerle birlikte Yüksek Planlama Kurulunun onayına sunulur" denilmektedir.

Sözleşmeli personelin ücretlerinde yapılacak iyileştirmelerle ilgili 399 sayılı KHK'nin ilgili maddesi ile ile YPK'ya açık bir yetki verilmektedir. Bu durumda Hükümetin TBMM'den yetki talep etmesini anlamak mümkün değildir. TBMM'nin ise daha önce verdiği yetkiyi bir defa daha vermesi son derece anlamsızdır. Hükümet bu yaklaşımı ile sözleşmeli personele yapılacak ek ödemeleri hasır altı etmeyi ve savsaklamayı amaçlamaktadır.

DÖNER SERMAYE PAYLARI

Sağlık ocaklarında çalışan binlerce sağlık çalışanı döner sermaye payı olarak 25-30 YTL aldığı halde ek ödemeden mahrum bırakılması büyük bir haksızlıktır.
Başbakanlık ve bağlı kuruluşlarında mesai kavramı gözetilmeksizin çalıştırılan ve buna karşılık fazla mesai tazminatı adı altında ödeme yapılan Genel İdare Hizmetleri Sınıfına mensup personele ek ödeme yapılmaması da aynı derecede büyük bir haksızlıktır.

Adli Tıp Kurumunda çalışan personele döner sermayeden yüzde 65'i oranında pay verilmesini olumlu karşılamakla birlikte, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde aktif olarak işleyen döner sermaye fonundaki birikimlerin yüzde 50'sinin personele dağıtılmaması açık bir haksızlıktır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde çalışan personelin döner sermayeden pay alması ile ilgili düzenlemenin tüm ısrarlarımıza rağmen tasarıya ilave edilmemiş olmasını anlamakta güçlük çekmekteyiz ve bu yaklaşımı art niyetli bir yaklaşım olarak görmekteyiz.

YETKİLİ SENDİKALAR NE İŞE YARAR

Hükümetin bu tutumu karşısında yetkili kamu sendikalarının ne işe yaradığıdır.

Yetkili sendikaların görevi tipik bir sorumsuzluk örneği göstererek yer kavgası ile başlattıkları toplu görüşmeleri "toplu gülüşmelere" çevirmek midir?
Yetkili sendikaların görevi Hükümetin karşısında "tuzluk" gibi oturmak mıdır?

İmza törenlerinde keyifli kahkahalar patlatmak mıdır?

Önlerine konulan yasa taslaklarını okumamak mıdır?

Yürürlükteki Kanunları ve mevzuatı bilmemek midir?

Yoksa temsil ettikleri mağdur ve sıkıntılı kitlenin hak ve kazanımlarını korumak ve onlara yeni hak ve kazanımlar elde etmek midir?

YETKİLİ SENDİKALAR DİLENCİ GİBİ

Yetkili kamu sendikaları hali "Allah bin bereket versin diyen dilenciyi andırmaktadır" yüzde 2,5 oranındaki maaş artışını övünç vesilesi yapan yetkili sendikalar Cenab-ı Hak'kın Hükümete bir armağanıdır.

Hükümetin vermiş olduğu komik ve sefil artışları bildirilere dökerek işyerlerinde dağıtmak suretiyle "Hükümet goygoyculuğu" yapan yetkili sendikaların hali yürek parçalamaktadır.

Mutabakat metnini imzalayan bir konfederasyonun tasarı TBMM'de görüşülürken eylem yapması eşyanın tabiatına aykırıdır.

Yetkili sendikaların görevi; komik rakamlardan oluşan ek ödemelerin yükseltilmesi için TBMM önünde eylem yapan Konfederasyonumuzun ve bazı meslek kuruluşlarının eylemlerini sabote etmek değildir.

Hele hele eylem kırıcılığı yaparak Hükümete destek vermek hiç değildir.

Bu bir şaşkınlık alametidir, dünyanın hiçbir yerinde şaşkınların hak aradığı, hakları koruduğu ve yeni haklar kazandığı görülmemiştir.

MEMURA KIZ DEĞİL, KİRALIK EV BİLE VERMİYORLAR...

Yetkili Konfederasyonun görevi; kamu çalışanlarını dünyaya geldiğine pişman eden, sefalet artışları ile günlük geçimde acze düşüren, sürgün ve kıyımlarla canından bezdiren bu hükümeti iktidara geldiğine ve geleceğine pişman etmektir.

Bu hükümet iş başına geldiğinden bu yana kamu çalışanları, emeklileri, dul ve yetimleri dünü arar hale gelmiştir.

Memurlar ve emeklileri aldığı aylıkla geçinememektedirler. Aylıkları ile gıda ihtiyacını zar zor karşılamaktadırlar. Ev kirasını, yakıt parasını, elektrik ve su faturasını ödemekte büyük bir müşkülat çekmektedirler. Eş ve çocuklarının giyecek ihtiyacını, eğitim ve sağlık ihtiyacını karşılamakta acz içerisindedirler.

Bu Hükümet döneminde kamu çalışanları iş yerine yürüyerek gidip gelmeye başlamışlardır.

Telefon faturasını ödeyemediği için telefonlarını görüşmeye kapatan kamu çalışanlarının sayısı hızla artmaktadır.

Bu iktidar döneminde kamu çalışanları kredi kartı sarmalı altında inim inim inletilmektedir.

Bu iktidar döneminde memurlara bırakınız kız vermeyi, kiralık ev bile verilmemektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber