Diyanet İşleri Başkanı: Diyanet sünni bir kuruluş değildir

Haber Giriş : 25 Şubat 2005 13:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, ''Diyanet İşleri Başkanlığı hiçbir zaman Sünni bir kuruluş değildir'' dedi.

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV), Bilgi Üniversitesi Kuştepe Yerleşkesi'nde düzenlediği ''Türkiye'de Din-Devlet-Toplum İlişkileri ve Diyanet İşleri Başkanlığı'' konulu panel başladı.
Panelin açılışında konuşan Bardakoğlu, Diyanet İşleri'nin temel görevinin dini anlama, din ile çağdaş hayat arasında bağ kurma ve bu bağı güçlendirmek isteyenlere rehberlik etme olduğunu söyledi.
Diyanet'in, toplumu din konusunda aydınlatırken kullandığı dini bilgiyi bilimsel metodolojiye bağlı ürettiğini, laiklik gereği bu konuda yetkin ve bağımsız olduğu için de bilimsel özerkliğe sahip bulunduğunu ifade eden Bardakoğlu, ''Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kamu kurumları arasında yer almasının laiklik ilkesiyle uyuşup uyuşmadığının'' tartışmalara yol açtığını hatırlattı.

Bardakoğlu, Diyanet'in hizmet açısından Müslüman olmayı üst kimlik olarak kabul ettiğini kaydederek, ''İslam'ın içindeki her türlü farklı inanış, dini hayat tarzı tutum ve davranışlara karşı eşit mesafede olmaya, aralarında derecelendirme ve kıyaslama yapmamaya özen gösteriyoruz'' dedi.

Toplumu din konusunda aydınlatma ve ibadet yerlerini idare etmede yasaların verdiği görevlerin sınırları içinde hareket ettiklerini belirten Bardakoğlu, Atatürk'ün 3 Mart 1924'te yeni bir anlayışla kurduğu ve önümüzdeki hafta 81. kuruluş yıldönümü kutlanacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Cumhuriyet'ten bu yana ana çizgisini koruduğunu vurguladı.

TÜRKİYE'NİN ÖZEL VE ÖZGÜN KONUMU..

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Cumhuriyetimizin bunca yıllık tecrübesi içinde kat edilen mesafeyi, bu cümleden olarak bugüne kadar titizlikle korunan laiklik ilkesini, kamu düzen ve istikrarını, kamu hizmeti anlayışıyla ve vatandaşlık esasına göre hizmet sunmayı, dine dair bilgi üretiminde bilimselliği, tarihsel tecrübeyi, eleştirel bakışı ve rasyonel düşünceyi önemsiyoruz.

Bu ilkelere bağlılık, konulan idealleri ve hedefleri gerçekleştirebilme, şüphesiz sadece teşkilat personelinin değil hepimizin ortak çabası ve heyecanıdır. Öyle olduğu için de bu çabalar belli neticeler vermiş, Türkiye, İslam ile demokrasiyi ve bilimi, dindarlık ile modernliği ve laikliği, kamu düzeni ile özgürlükleri ve farklılıkları uzlaştıran örnekliği ile hem İslam ülkeleri arasında, hem de Batı önünde özel ve özgün bir konum kazanmıştır. Şüphesiz ki, Osmanlı'dan devralınan miras üzerinde Cumhuriyet döneminde yeni bir anlayışla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yapı ve misyonunun bu kazanımda inkar edilemez bir payı vardır.''

Bugün gelinen noktanın yeterli olmadığını ve mükemmeli gerçekleştirdiklerini de iddia etmediklerini kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, ''Değişen dünya şartlarında, sivilleşme ve özgürleşme eğilimlerinin kamuoyuna mal olması ve demokratik bir talep haline gelmesine bağlı olarak, yeni yüzyılda nasıl bir Diyanet modelinin anılan hedefleri daha iyi gerçekleştireceği hususunu her zaman tartışabiliriz ve tartışmalıyız'' dedi.

SORULARI YANITLADI

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bardakoğlu, TESEV'in 22 Şubat Salı günü açıkladığı Diyanet İşleri'ne ilişkin rapora ilişkin ''bu tür tartışmalara olumlu baktığını'' söyledi.
''Raporda kadınlara yönelik din hizmetlerinin az olduğuna değinildiğinin'' hatırlatılması üzerine Bardakoğlu, Diyanet'in personelinin büyük bir kısmının imam hatip ve cami görevlilerinden oluştuğunu, bunların da erkek olduğunu bildirdi.

Bardakoğlu, ''Kadınlara yönelik din hizmetlerini artırmalıyız. O eleştiriye ben de katılıyorum. Toplumsal gelişmenin atılımının kadınlardan başlayacağına inanıyoruz'' diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na yönelik özerklik tartışmalarının anımsatılması üzerine de Bardakoğlu, önemli olanın bilimsel özerklik olduğunu, başkanlığın da şimdiye kadar bunu koruduğunu ve korumaya devam edeceğini kaydetti.

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, bilimin, rasyonel düşüncenin ve dinin orijinal kaynaklarının gösterdiği bilgiyle hareket ettiklerini dile getirerek, kamu düzeni, laik demokratik yapı ve Cumhuriyet'in temel ilkeleri ile özerkliği ve sivilliği bir arada dengelemek gerektiğini anlattı.
Önümüzdeki yıllarda bütün kurumlarda sivilleşmenin olabileceğine işaret eden Bardakoğlu, bu çerçevede Diyanet İşleri Başkanlığı'nda idari özerklik konusunda bazı adımlar atılacağına kani olduğunu belirtti.

''SİYASETİN DIŞINDA OLMAYA ÖZEL ÖNEM VERDİK''

Bir gazetecinin ''Diyanet siyasi iktidarların tekelinde mi?'' sorusuna ise Bardakoğlu, şu karşılığı verdi:

''Biz siyasetin dışında olmaya özel önem verdik. Siyasi mülahazalarla hareket etmedik. Siyasetin, ticaretin ve toplumdaki İslam içi alt gruplaşmaların Diyanet'i yönlendirmesini doğru bulmuyoruz. Diyanet, sadece objektif kriterlere, vatandaşlık esasına ve laik prensiplere göre hareket etmek zorundadır. Ancak böyle hareket ettiğinde kuşatıcı olabilir, toplumsal barışı sağlayabilir.'' Bardakoğlu, ''zorunlu din derslerinin kaldırılmasına ilişkin bir çalışma olup olmadığına'' ilişkin bir soru üzerine, bu konunun kendilerine intikal etmediğini söyledi.

''Laiklikte Diyanet olur mu'' sorusuna ise Bardakoğlu, ''81 yıldır bu tecrübenin yaşandığını, Türkiye'nin İslam dünyası ve batı önünde iyi bir örnek olduğunu'' belirterek, ''(laiklik ile Diyanet İşleri Başkanlığı uzlaşır mı?) sorusunun yanlış olduğunu ifade etti.

''EŞİT MESAFEDE OLMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUZ''

''Diyanetin Sünni bir kurum olduğu eleştirilerine nasıl bakıyorsunuz?'' sorusunu da Bardakoğlu, şöyle yanıtladı:

''Diyanet İşleri Başkanlığı, hiçbir zaman Sünni bir kuruluş değildir. Sünniliği yaşatma, geliştirme, yayma gibi bir politikaya sahip değildir. Vatandaşlık esasına göre, kamu hizmeti anlayışıyla herkese eşit mesafede duran bir din hizmeti ve din bilgisi kurumudur. İslam'ın içinde yer alan bütün kardeşlerimize eşit mesafede olmaya özen gösteriyoruz. Aleviler azınlık değildir, İslam'ın içinde yer alan kardeşlerimizdir. Tıpkı Hanefiler, Şafiler, Nakşiler, Mevleviler ve Caferiler gibi. İslam'ın içinde kalan alt oluşumlardır. Bunların hepsini kucaklamalıyız ki, 21. yüzyıldan barış, esinlik ve güvenlik içinde çıkalım.'' Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Bardakoğlu, her kesim, her toplum ve her grubun Diyanet'ten farklı beklentilerinin olabileceğine dikkat çekerek, ortak paydada bir din hizmeti üretmeyi ve ortak bir dini bilgiyi sunmayı toplumsal bütünlük açısından önemli gördüklerini vurguladı.

Ali Bardakoğlu, insanların farklı dindarlık tecrübelerini, gelenek ve pratiklerini kendilerine özel alan olarak bırakmayı yeğlediklerini de kaydetti.
Bardakoğlu, başka bir soru üzerine, Türkiye'de 20 binden fazla camide din görevlisi açığı bulunduğunu, bunun da din hizmetlerini aksattığını bildirdi.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber