Ankara ve İstanbul barosundan 'Ergenekon' açıklaması

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Ocak 2009 15:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ankara Barosundan "Ergenekon" açıklaması

Ankara - Ankara Barosu Yönetim Kurulu'ndan, "Ergenekon" soruşturmasına ilişkin yapılan açıklamada, "Hukuk devletinde hiç kimse ayrıcalıklı olmamakla, suç işleyen herkese dokunulur. Ne var ki bu dokunmanın biçimi, devlet gücü kullananlarca değil, yürürlükteki yasalar tarafından belirlenir" denildi.

Açıklamada, soruşturmanın; başladığı günden bugüne kadar olan süreç içinde, hukukun öngördüğü kurallara bağlı olarak yürütülen bir ceza soruşturması olmaktan daha çok, siyasi hesaplara ve hesaplaşmalara dayalı bir polis soruşturması niteliği görünümü verdiği öne sürülerek, "Özellikle emekli asker, emekli yargıç, emekli öğretim üyesi gibi kişiler hakkında yürütülmekle, fiilen görev yapmakta olanlara da tehdit niteliği taşıyan bütün bu gelişmelerden dolayı Ankara Barosu olarak endişe içerisinde olduğumuzu belirtiriz" görüşüne yer verildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu çerçevede ifade etmek gerekir ki haklarında terör örgütü mensubu olduklarına ilişkin ciddi kanıtlar ortaya konulmamış, ne ile suçlandıkları belirtilmemiş, suçüstü hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşullar oluşmamış olmasına rağmen, başta Türk yargısına uzun yıllar onurla hizmet etmiş olan, her zaman hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü savunan Sabih Kanadoğlu'nun evinin aranmış olması olmak üzere, kendi yetki ve görev alanlarında ülkemize ve halkımıza hizmet etmiş bulunan askerlerin, bilim adamlarının usulüne uygun biçimde ifade vermeye davet edilmeksizin ve davete uymadıkları takdirde zorla getirilecekleri bildirilmeksizin, günün erken saatlerinde gözaltına alınmış olmaları, yasaya ve mevcut hukuk düzenine açıkça aykırı olduğu gibi, günümüz iktidarına muhalif olanların susturulmalarını amaçlayan totaliter bir gidişin ciddi ve somut işaretleridir."


Muammer Aydın: "Yargı üzerinden siyaset yapılamaz"

İstanbul - İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, Ergenekon soruşturması kapsamında dün gözaltına alınanların çoğunun, belirli bir mevki, konum ve ikametgahları bulunduğunu, davetiye ile çağrılmalarının mümkün olduğunu ifade ederek, bu kişilerin, CMK'nın 145 ve bununla bağlantılı 98. maddesi atlanarak doğrudan yakalama kararıyla gözaltına alındığını savundu.

Aydın, İstanbul Barosu Orhan Apaydın Salonu'nda baro yöneticileriyle birlikte basın toplantısı yaptı.

Bir suç oluşumuna yönelik olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmanın, bir türlü bitirilemeyen ucu açık gözaltılar ve tutuklamalarla devam ettiğini anlatan Aydın, dün gerçekleştirilen arama ve gözaltıların, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Milli Güvenlik Kurulu, Yükseköğretim Kurulu, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi anayasal organların en üst noktalarında görev yapmış kişilere yönelik olmasının dikkat çekici olduğunu söyledi.

Ceza Muhakemesi Kanununda bir suç isnadı ile karşı karşıya olan kişi bakımından ilkenin önce ifade için çağrılması olduğunu, yakalama ve gözaltının ise istisna olup bazı şartlara bağlı olduğunu dile getiren Aydın, CMK'nin 145. maddesine göre ifadesi alınacak, sorgusu yapılacak kişinin davetiye ile çağrılıp gelmezse zorla getirilebileceğini bildirdi.

Aydın, aynı kanunun 98. maddesine göre ise soruşturma öncesinde çağrı üzerine ve çağrı yapılamayan şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenebildiğinin belirtildiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hukuki durum bu denli açıkken ne yazık ki yapılan soruşturmada tıpkı önceki yakalama ve gözaltılarda olduğu gibi bu açık kurallara uyulmadığı, ilgili yasal düzenlemelere aykırı hareket edildiği görülmektedir. Dün gözaltına alınan kişilerin çoğu belirli bir mevki ve konumda olup, belirli ikametgahları bulunan ve davetiye ile çağrılması mümkün kişiler olduğu halde, CMK'nın 145 ve bununla bağlantılı 98. maddesi atlanarak doğrudan yakalama kararı çıkarılmış ve gözaltına alınmışlardır.

Devletin Anayasal organlarındaki sorumluluk dönemlerinde ülkenin bölünmez bütünlüğü, anayasal rejim, laik ve demokratik düzen konusundaki duyarlılıkları ile çalışmaları nedeniyle bu kişilere karşı hukukun araç yapılarak birçok kez de hukuksal gereklere yeterli özen gösterilmeden adeta hesap sorma, öç veya rövanş alma anlamına gelecek biçimde sürdürülen soruşturma, bizleri hukuk devleti ve güvenliği adına endişe sevk etmektedir."

Aydın, Ergenekon Davasına da değinerek, 2 bin 500 sayfalık iddianameyi, "Okunması ve kavranması olanaksız" ve "Toplama iddianame" şeklinde nitelendirdi.

Soru cevap

Muammer Aydın, "Bu soruşturmaların gösterdiği şudur ki eğer 'Bu ülkede herkese ulaşabiliriz. Bunun için de yargıyı kullanırız' derlerse, bu bir gün döner kendilerini vurabilir" diye konuştu.

"Davaya temel oluşturan Tuncay Güney'in VHS kaseti, örgüt şeması ve bombaların kamuoyuna gösterilmediğini" öne süren bir gazetecinin sorusu üzerine Aydın, savcıların üzerine düşenin sadece aleyhte delilleri bulmak olmadığını, lehte delillerin de toplanması olduğunu, bunların hiçbirisinin yapılmadığını iddia etti.

İstanbul Barosu Başkanı Aydın, "Kimsenin yargıyı kullanarak yargı üzerinden siyaset yapmaya hakkı yoktur. Bunu yapanların mutlaka bir gün hukuka ihtiyaçları olacaktır" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber